Dün, Messenger’ den bir mesaj aldım. Mesaj, Güntekin Şakir isimli Bulgaristan vatandaşı Şumnulu bir Türk’ten geliyordu.
İşte mesaj:
“Bir hayalim vardı…
Türkiye’de yaşamak!
Zaten yakın akrabalarımdan da hiç kimsem kalmamıştı Bulgaristan’da.
Çok istiyordum ve başardım…
Türkiye’ye geldim…
Çok Şükür Rabbime hayalim gerçek oldu… İlk önceleri her şey çok güzeldi, mutluydum, mutluluktan kalbim küt küt atıyordu.
Ezan sesi ve çok sevdiğim bayrağım, sevincime sevinç katıyordu…
Nereden bileyim ki kötü günler yeni yeni başlıyor ve yeni bir hayat sınavı ile karşı karşıya olduğumu…
Bulgaristan vatandaşı olan Türkler, Türkiye’ye girişinden 3 ay sonra oturma izni alamazsa, kaçak sayılıyor. Bana oturma tezkeresi vermedikleri için, Türkiye’de, yani Atalarımın topraklarında “kaçak” sayıldım.
Benim gibi Türkiye’de “kaçak” durumuna düşenler, sosyal güvenceden, sağlıktan yararlanamıyor, çalışamıyor…
Turkiye’ de bu şekilde senelerdir yaşayanlar var.
Yakınlarımın hepsi Türkiye’de, fakat devletimiz, bana ve benim gibi yurtdışı Türklerine oturma izni vermiyor…
Kaçak çalışıyorsun, paranı alamıyorsun…
Hiçbir güvencen ve hakkın yok!
Bu şekilde yaşanır mı arkadaşlar?
Türkiye’de geleceğim olmadığı için ve bir Türk olarak İngiltere’ye gitmeye karar verdim, çünkü Türk devleti bize hiçbir hak tanımıyor.
Bulgaristan’da hayat zaten yok, tüm gençler yurtdışında… İngiltere oturma izni ve çalışma izni veriyor. Fakat Türkiye vermiyor…
Oysa ben Türkiye’yi çok sevdim!
Buna rağmen, bize hiçbir hak tanınmadığı için, Türkiye’den üzülerek ayrılmak zorundayım.”
Türkiye’de, Güntekin Şakir gibi binlerce Türkiye sevdalısı Türk vardır ve maalesef bunlara, yani Atalarının topraklarında oturma izni verilmiyor.
Kırcaali merkezli ALTAY Derneği, Türkiye hükümetine ve Türkiye’deki en büyük üç partinin merkezlerine,- dünyadaki örneklerini de vererek- şöyle bir öneride bulunmuştu:
“…Bizler, Bulgaristan’da yaşayan Türkler için bu sorumluluklar Uluslararası 1878 Berlin Antlaşmasında, Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında 1913 yılında imzalanan İstanbul Antlaşmasında, Türkiye Cumhuriyeti ve Bulgaristan arasında 1925 yılında imzalanan Ankara Antlaşmasında detaylı olarak belirtilmiştir. Yunanistan’da, Makedonya’da, Romanya’da ve diğer eski Osmanlı topraklarında yaşayan Türkler için de Türkiye Cumhuriyetinin bu tür Antlaşmalarda da yazılı sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukların yerine getirilmesi büyük devlet olmanın şartlarındandır.
Sekiz yıl önce Macaristan soydaşlarının problemlerini hafifletmek ve komşu ülkelerde yaşayan Macarların kültürel kimlikleri korunması için bir kanun kabul etmiştir. Bu, Komşu Ülkelerde Yaşayan Macarlar Kanunu’dur. Bu kanuna göre başka ülkelerde yaşayan Macar asıllılar, – Macaristan’daki seçimlerde oy kullanmak hariç – Macarlar vatandaşlarına tanınan her türlü haktan istifade etmektedirler; Romanya, Slovakya, Sırbistan, Ukrayna, Hırvatistan ve Slovenya’da yaşayan Macar toplumunun temsilcilerine Macar Uyruklu statüsünü belgelendiren özel kart veriliyor ve Macaristan’da yılda üç ay sosyal güvenceden yararlanarak yasal olarak çalışma hakkıyla birlikte ücretsiz üniversite eğitimi alma, ücretsiz veya indirimli kültürel etkinlikler ve Macaristan’da bulundukları sürede sağlık haklarından da yararlanabiliyorlar.
Bulgaristan, Dış Ülkelerde Yaşayan Bulgarlar Kanunu’nu, Yunanistan 4000/3/10 No’lu Kararname’yi, Slovakya 1997 yılında 70 No’lu Dış Slovaklar Kanunu’nu kabul etmiştir. Romanya, Slovenya, Avusturya, İtalya ve Rusya buna benzer kanunlar kabul etmiştir. Bu kanunlar, “jus sanguinis” (kan bağı) hukuku ilkesine göre tasarlanmıştır.
Bu da demektir ki, bir zamanlar Osmanlı Devletinin devamı olan Türkiye hariç birçok ülke, yabancı ülkelerde yaşayan soydaşlarına çeşitli haklar tanımış ve özellikle kültürel kimliğinin korunması için özel kanunlar kabul etmiştir. Günümüzde de uygulamaktadırlar.
Globalleşen dünyada maalesef Türkiye Cumhuriyeti bu olayların gerisinde kalmaktadır.
Türkiye de eski Osmanlı toprakları olan yabancı ülkelerde yaşayan soydaşları için özel bir kanun çıkartabilir.
Örneğin yurtdışı Türk topluluklarına verilen üç aylık vizelerin altı aya çıkarılması, yılda altı aya kadar çalışma hakkı tanınması, soydaşların sigorta kapsamına alınması gibi kolaylıklar sağlanabilir.
Türkçe eğitim gören öğrencilere veya Türkçe eğitim almış soydaşlara Türk derneklerinin yöneticilerine veya Özel Türk Kimlik Kartı üzerinde yazıldığı üzere ücretsiz veya dini kuruluşlarda çalışanlara, Türkiye’de ücretsiz veya indirimli yolculuk hakkı verilebilir, bu kapsama giren kişilere kamunun kültür kurumlarını kullanma ve sunulan hizmetlerden yararlanma hakkı sağlanabilir, kamu kültür eserleri ve bilimsel araştırmalara, tarihi anıtlara ve ilgili belgelere ulaşım ulaşım hakkı sağlanabilir. Ayrıca soydaşlara çalışma izniyle Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde çalışabilir. Çalışma izni, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde Türk Soylu Yabancıların Türkiye’de Meslek ve Sanatlarını Serbestçe Yapabilmelerine, Kamu, Özel Kuruluş veya İş yerlerinde Çalıştırılabilmelerine İlişkin Kanuna uygun olarak verilebilir…”
Maalesef, şimdiye kadar bu konuda bir sonuç alınamadı…
Güntekin Şakir’in Türkiye sevdası da, şimdilik, kursağında kalacak gibi görünüyor!
Durmuş Arda
SON YAPILAN YORUMLAR