Beyhan Mustafa, genç ve cesur bir gazeteci adayı. Turkuaz isimli, kendi medya sitesinde yazmakta.
Paylaştığı son yorumunun başlığı aynen böyle:
“Bulgaristanlı Türk aydınlarıyla görüşmesinde, Dost Partisi lideri Lütvi Mestan eleştiri yağmuruna tabi tutuldu”.
Benim bildiğim ve tanıdığım aydınlarımız hemen hemen 27 yıldır susmakta ve sorumluluktan kaçmakta. Toplum ve siyasetimizin dışında kalmayı tercih edip, kendi “cukkasını” doldurma peşindeler. Aynı tablo, yurt içinde veya yurt dışında yaşayanların tümünü kapsamakta. Aydın geçinen bu duyarsız tipler, bunca yıldır acaba hangi sebeplerden dolayı halkımızın önünde yol göstericiliğe kalkışmadılar?
Sofyalı Türk aydınlarla, DOST partisi yönetimi bir toplantı düzenlemiş. Bu etkinliğin fotoğraflarını inceledim. Aydın geçinenlerin arasında yarım asırdan fazla totaliter sistemin sabık uşakları ve 27 yıldır hain Ahmet Doğan’nın çevresinde ilik düğmeleyenler yer almışlar. Bunca yıldır sadık bir şekilde Todor Jivkov’un veya Ahmet Doğan’ın propagandasını yapıp, şimdi birden bire aynı bu Ahmet Doğan’a karşı gard almanın bizlere faydası veya zararı mı olur dersiniz…
Beyhan Mustafa’ıın yazısına göre, aydınlarımız, Lütfi Mestan’a birçok soru yönlendirmiş. Bunu hangi yüzle yaptıklarını ben bile kestiremiyorum. Şimdi bu soruları sıralayayım ve parantez içinde, kendi düşüncelerimizi aktaralım.
– Sayın Lütfi Mestan, HÖH’ün Bulgaristan’daki Türklerin gerçek haklarını savunmadığının bilincindeydiniz de, neden HÖH’ü daha erken terk etmediniz ve niçin bunca çok geciktiniz?
( Doğru bir soru. Bu, bütün DPS liderleri ve üyeleri için de geçerlidir. Aslında, kimse bunca insanı bu şaibeli partiye üye olmak için veya sempati duymak için zorlamadı. Bir de hala oyunu HÖH’e verenlere ne demeli? Bazıları, “Ben bu parti sayesinde iş sahibi oldum ve bundan dolayı başka bir siyasi partiye hizmet edemem” demeye getirmekte, o zaman seçim sandığının perde arkasında seni gözetleyen mi var, kardeşim. Orada, sen bir tek, kendi hür iradeni ve vicdanının sesini konuştur. Ayrıca, çalıştığın devlet kurumu veya belediye, HÖH partisinin babasının malı değil.)
– DOST partisinin kurulmasından önce, Bulgaristan’daki Türklerin haklarını savunma vaadinde bulunan HÖH, HŞHP ve diğer projeler kuruldu. 26 yıldır hep boş hayallerle ve boş umutlarla yaşam sürdürmeye devam ediyoruz. Diğer partilere bakarak DOST’un farkı ne olacak?
( Bu da çok doğru bir soru. Bu zamana kadar hak ve özgürlüklerimizin ne biçimde korunduğunu ve savunulduğunu hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Bu esnada hak ve özgürlüklerimiz gasp edildi, hatta bizim resmen milli bir kimliğimiz bile yok. Hatta, resmi rejimin uygulamalarına göre, Bulgaristan’da Türk yaşamıyor ve Bulgar etnosuna bir takım ayrıcalıklar tanınmakta. Avrupa Birliği’nin insan haklarını kapsayan bütün sözleşmelerini, ülkemizin imzalamasına rağmen, yürürlükte ise hala ileriye dönük bir adım bile atılmıyor.
DOST partisi öncelikle çok güçlü pir siyasi partiye dönüşmeli ve diğer yeni ve demokratik siyasi güçlerle beraber yurdumuzu bu bataklıktan çıkarmalı.
HÖH’ün içinde neler gördük; yalanı, hırsızlığı, ihaneti, dolandırıcılığı, mafyacılığı, diktatörlüğü, Türk’e karşı beslenen nefreti ve kini, hatta azılı Türkofob Bulgar oligarklarını ve mafiyortlarını bünyesinde barındırdı bu uyduruk ve sahte parti.
Bunlar, bize karşı her zaman zarar verilmesi için gündem oluşturdu. Amaçları ise bu şekilde, kendilerini bu batmakta olan kaptansız geminin güvertesinin en doruğunda tutmaktı. Şimdilik bunu başarabiliyorlar da! Seni veya beni kim düşünüyor, be kardeşim?
DOST, bunlardan farklı ve makul bir yol rotası belirleyebilirse, o zaman bizim “iş oldu” işte…)
– Bulgaristan’daki resmi kaynaklara göre, 1936/1937 ders yılında 585 Türk İlkokulu’nda ve 20 Türk Ortaokulu’nda, toplam 53.335 Türk öğrencisi ve toplam 1.438 Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni tarafından eğitildiğini göz önüne alarak, günümüzde Bulgaristan’da İngilizce, İspanyolca, Fransızca ve diğer yabancı dillerde okullar varken, neden tek bir Türk Okulu bile yok? 1974 yılında, Jivkov hükümeti tarafından kapatılan ve devletin el koyduğu Türk İlkokul, Ortaokul, Lise ve Yüksek okulların yeniden açılması hakkında hala neden hiç sesinizi çıkarmıyorsunuz?
( Bu konuda asla yalana dolana gerek yok. Bizzat biz, yani Türk asıllı ebeveynler, çocuklarımızın anadilde eğitim görmesini istemiyoruz. Devlet bu eğitime yasak koymuyor. Okul ve öğretmen tahsisi yapıyor ama biz daha 2-3 yaşındaki bebelere bile yabancı diller öğretiyoruz. Bir araştırma yaptığınızda göreceksiniz ki, bu yıl Türkçe eğitim görenlerin sayısı binden daha azdır… Dediğim gibi, bunca yıldır bizim aydın geçinenlerimiz acaba neden bu yönde hiç bir görüş bildirmediler. Bunca holding sahibi zenginimiz bulunmakta ama gidip Cebel’e veya Dulovo’ya, tek bir Türk lisesi veya üniversitesi açtıranını görmedik…
Bunun için bir tek Lütfi Mestan mı suçlu dersiniz, kendisi komisyon ve parti başkanlığı yaptı ama tepesine bir takım Gestapolar konmamış mıydı? Aynı üst aklın sufle etmesiyle, Lütfi Mestan, Peevski gibi bir “domuzu” DANS başkanlığına önermemiş miydi? Artık özgürsün, Lütfi başkan! Görelim seni ve takım arkadaşlarını…)
– Ne zaman DOST partisi üst düzey temsilcileri, çeşitli Bulgaristan medyalarına verdikleri demeçlerde Jivkov tarafından, 1980 yılında zorla dayatılan “Български турци” / Bulgaristan Türkleri/ ifadesini kullanmaya devam edecekler?
( Belli ki, aydınlarımız da bu sorunun cevabını bilmiyorlar ama birçoğumuzun yeni bir söyleme veya siyasete açık olduğumuz aşikar.
Aslında Türk’ün adı dünyanın her neresinde Türk’tür. Kahfesinin adı bile! Sen madem ki, beşikte ki bebeğine bile “çujd ezik”/yabancı dil/ ile konuşuyorsun veya Türk isminden gönüllü olarak feragat etmişsin, o zaman senin neren Türk kalmış, be kardeşim?)
– DOST partisi, çağdaş Avrupa kriterlerine dayanarak, ne zaman taraftarlarının ve Internet kullanıcılarının sorularına cevap verecek? ( DOST partisi üyesi olmadığıma göre bu soru beni aşar ama gördüğüm gibi bir tek bu partinin elektronik sayfalarında üye ve sempatizanlarla diyaloglar kurulmakta. Bunu bilmeyip ve soru soranlara önerim, gitsinler ve Ahmet Doğan’a bunları sorsunlar…)
– DOST partisinin WEB sitesine ne zaman Türkçe şekli eklenecek?
( Bu gerçekten büyük bir ayıptır!)
– BSP’nin BKP’nin devamı olduğunu çok iyi biliyoruz. Borisov’un Mayıs 1989’daki Barışçıl Eylemleri’nin bastırılmasında subay olarak katıldığını bilerek ve bundan kısa süre önce “-Bulgaristan’daki Müslümanların Bulgarlaştırılması gerekiyordu, ancak farklı metotlarla yapılmalıydı, yani yaşlıların isimlerine dokunulmamalıydı, yeni doğan Müslüman asıllı bebeklere Bulgar adları verilmeliydi” şeklindeki açıklamasına dayanırsak, ne zamana kadar Türk asıllı Bulgaristan vatandaşları, son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi HÖH ve DOST tarafından aralarında parçalanma yaratılarak, uçuruma sürüklenmeye devam edilecekler?
( Acaba aydınlarımız şunu neden anlamak istemiyor,1990 yılından sonra kurulan bütün siyasi partiler, eski totaliter sistem tarafından kurgulandı ve arenaya sürüldü. Vaktinde o çok sevdiğimiz SDS’nin liderlerinin hepsi birer istihbarat ajanı olduğunu sonradan öğrenmedik mi? Bunlara sözde “Türk partisi” HÖH’te dahil olmadı mı? Demek hala hepimiz topyekun, anamızı ağlatan ve kovalayan HÖH’e oy vermeliyiz??? Bir tek HÖH sayesinde parçalanmayacağız ve uçuruma sürüklenmeyeceğiz!!! Böyle bir görüş sergileyen aydının ağzını pisleteyim ben…)
– Komünizmin Bulgaristan’da yasaklanması ve eski BKP militanlarının devletin üst kademelerinde yer almalarının yasaklanması hakkında ne gibi yasal ve hukuki girişimlerde bulunacaksınız?
( Bu soruyu soran belli ki, bu yönde hiç bir şahsi hukuki girişimde bulunmamış. Ben de bulunmadım. Daha Meclise bile girmemiş yeni bir parti ne yapabilir? Vaktinde BAHAD gibi bir kuruluşu hiç birimiz desteklemedik. Ne HÖH’ü, ne de göçmen dernekleri.)
– 1881, 1913, 1917, 1937, 1942, 1953, 1972, 1981 ve 1985 döneminde Bulgarlstan’daki Pomakların ve Türklerin, ayrıca kendilerini Millet olarak tanımlayan grubun adlarını ve dinlerini zorla değiştiren ve doğrudan doğruya Bulgarlaştırma dönemine katılan katillerin yargılanması meselesini Avrupa Mahkemelerine taşımayı hiç planlıyor musunuz?
( Çok garip, kurnaz ve saf bu Sofyalı aydınlarımız! Bahsettikleri o Avrupa Mahkemeleri, bir tek Türkleri ve Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’ni yargılamak için heveslidir. Sofyalı aydınlarımız gözlerini Ankara’ya çevirseler daha isabetli olur. Ankara’da da mahkemeler bulunur…)
– Madem ki çağdaş Avrupa Birliği değerlerini ve kriterlerini savunuyorsunuz, ne zaman İngilizce öğrenmeye başlayacaksınız ve Türkçenizi ne zaman geliştireceksiniz?
( Burada şahsi bir saldırıya yöneliyor aydın parçamız, sanki kendisi birçok dili mükemmel bilmekte? Benim bildiğim Lütfi Mestan bir Mestanlılı Türk öğretmeni ve ana dili, hepimizin konuşabildiği kadar düzgündür, hatta kendisinin bir artısı var, kendisi Bulgaristan’da resmi dilimizi en iyi kullanan parlamenterlerimizden birisidir.?
– HÖH’ten ihraç edilen Şerife Mustafa ve onun gibilerinin kaderi ne oldu? HÖH eski sekreteri Ahmet Emin öldürüldü mü?
( BKP’nin “partiyna şkola”/parti okulu/ mezunu aydınımız, burada, Ahmet Doğan’ın sorumluluklarını Lütfi Mestan’a yüklemek peşinde. Şerife Mustafa, benim lise öğretmenim ama onu Ahmet Doğan bir banka patroniçesi yaptı ve sonrasında uyuşturucu iğneler sayesinde “uyuttu”. Ahmet Emin ise, bizzat adaşı Doğan’ın sarayında öldürüldü. Bu soruyu Lütfi Mestan’a soranın aklından şüphe ederim ben. Sıkıyorsa, gitsin bunları Ahmet Doğan’a anlatsın…)
– Hristo Biserov, Delyan Peevski gibi ve bunlara benzer dolandırıcı tipler DOST Partisinde yer alacaklar mı?
( Şimdi, bu soruyu yönlendirene aydın mı denir?)
– Şair Mehmet Karahüseyinov’un Şubat 1985’te zorla Bulgarlaştırmaya karşı göğüs gererek ve kendisini yakma teşebbüsünde bulunarak, hayatına son vermek istediğini ancak 2015 yılında öğrendiğinize göre, Mayıs 1989’daki JİVKOV tarafından kana boyanan Barış Eylemlerinin tam kimler tarafından örgütlendiğini, tam 27 yıl geçmesine rağmen neden hala bilmiyorsunuz?
( Belli ki, bu arkadaş ne aradığını bilmiyor. Ahmet Doğan’ın partisi şair Mehmet gibi kahramanlarımıza karşı mücadele etmek için kuruldu ve yaşatıldı. Barış eylemlerine katılanlar hala yaşıyor ve aramızdalar. Kimlikleri ve benlikleri belli. Katillerimiz de!?
– Yapılan son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Bulgar aşırı milliyetçi partilerin büyük başarı etmeleri karşısında, eğer Bulgaristan’da 1923 ve 1933 yıllarına benzer faşist bir hükümet kurulursa ne yapacaksınız?
( Faşistlerin ve katillerin son akıbeti bellidir. DOST’un arkasında koskoca bir Türkiye var ama HÖH’ün bilemem…)
– Harabe halinde veya dini ibadete kapalı olan Pargalı İbrahim Paşa Camii -Hezargrat /Разград/, Fatih Mehmet Рaşa Camii ve Melek Ahmet Bey Camii -Ilıca /Кюстендил/, Ahmet Bey Camii -Dubla /Дупница/, Mihaloğulları Camii -Ihtiman /Ихтиман/, Karaca Paşa Camii -Nevrakop /Гоце Делчев/, Taşköprü Camii ve Peçevi Ahmet Dede Mevlevihanesi -Filibe /Пловдив/, Açık Hava Namazgahı ve Mahmut Рaşa Camii -Sofya /София/, Eski Cami -İvraca /Враца/, Bayraklı Cami -Samakovi /Самоков/, Eski Camii -Akçalar /Арчар/, Feruz Bey Camii -Tırnova /Велико Търново/, Hacı Hüseyin Bey Camii -Belgradçık /Белоградчик/, Karlızade Ali Bey Camii -Karlıova /Карлово/ ve bunlara benzerlerinin onarılması ve nihayet ibadete açılması hususunda neler yapılacak?
( Bence, bu soru ajan Başmüftümüz Aliş’e sorulmalı. Ne de olsa milyonlarca dolar gönderiyoruz kendisine.)
– Burgaz’ın tam göbeğinde ibadete açık olan Ermeni Surp Haç Kilisesi bile varken, ne zamana kadar aynı şehrin çarşısından epey uzak Vızrajdane semtinde bulunan Mescit ilе yetineceğiz?
( Eğer DOST partisine güçlü bir temsil hakkı kazandırırsak, bu sorun da ortadan kalkabilir ve Burgaz kentinin dibinde, kendi özerk devletini kuran Ahmet Doğan da belki bu camide ibadete başlar. Gerçi, buna pek inancım yok!)
– Ohri Sözleşmesi’nin Kırcaali/Кърджали/, Şumnu /Шумен/, Silistre /Силистра/, Еski Cuma /Търговище/, Rusçuk /Русе/, Hacıoğlu Рazarcık /Пазарджик/, Varna /Варна/, Burgaz /Бургас/, Нasköy /Хасково/, Hezargrat /Разград/, Filibe /Пловдив/ ve saire gibi il ve ilçelerinde uygulanması için Bulgaristan Parlamentosu nezdinde ne gibi önerge ve taslaklar sunacaksınız?
( Öncelikle biz siyasetsiz bir Milli Kurultay düzenleyelim ve orada belirlediğimiz gündemi, daha sonra güvendiğimiz siyasi güçlere havale edelim. Böyle daha iyi olmaz mı?)
– Bulgaristan’da ne zaman komşu ülkelere benzer 24 saatlik Türkçe radyo ve televizyon programları olacak?
( Belki bir asır sonra olur! Bu bebek emzirme masalı gibi bir şey işte…)
– Bulgaristan’daki Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde işsizliğe nasıl bir çözüm üretilecek ve Türkiye’ye gerçekleştirdiğiniz ziyaretlerde Bulgaristan’a yatırım imkanları veya bu alanda başka meseleler görüşüldü mü?
( Lütfi Mestan’ın gayreti olmamış olsa bile, Türkiyeli iş adamları Bulgaristan’a yatırım yapmak için her zaman hazırdırlar. Ne de olsa, Bulgaristan, Patagonya’dan daha yakın bir mesafede bulunuyor. HÖH’ün ve diğer Bulgar siyasetçilerin sayesinde günümüze kadar gözle görünür bir yatırım gerçekleştirilemedi. Bunun tersi olmuş olsaydı, şimdi belki de ülkemizde işsiz insan kalmazdı. Ama o zaman ise uyduruk ve sahtekar oligarklar olmazdı. Ne de Ahmet Doğan’nın özerk devleti…)
– Bulgarların ve diğer azınlık grubu mensuplarının DOST partisine kazandırılması amacıyla ne gibi girişimlerde bulunacaksınız?
( Bu sorunun cevabını, umarım ki, Lütfi Mestan gereken bir şekilde vermiştir. Gerçi bizler, demokrat düşünceye ve yapıya sahip her vatandaşımızla ortak hareket edebiliriz. Sonuçta bu güzelim ülke hepimizin!)
Sofya toplantısının soruları ve cevapları ortada. Yıllar boyu bu tür konuları sadece gündeme taşımaktayız. Ama bir türlü ve belirgin bir şekilde, kollarımızı sıvayıp işe koyulmuyoruz. İş başa düşer derler ama ben ise hepimize büyük bir sorumluluk ve görev düştüğü düşüncesindeyim.
Mümin TOPÇU
SON YAPILAN YORUMLAR