Bugün Türkiye Cumhuriyeti Filibe Başkonsolosluğu’nda, Bulgaristan basınına, Türkiye’deki 15 Temmuz askeri darbe girişimiyle ilgili bir basın toplantısı yapıldı.
Basın toplantısına, basın mensupları büyük ilgi gösterdi
Basın açıklamasını, Filibe Başkonsolosu görevini vekaleten yürüten Birey Yılmazsoy yaptı.
Yılmazsoy, özetle şu açıklamayı yaptı:
“…15 Temmuz akşamı, Türk Silahlı Kuvvetlerine(TSK) sızmış bir grup tarafından Ankara ve İstanbul başta olmak üzere, Türkiye’nin çeşitli kentlerinde silahlı bir darbe girişimi, silahlı bir kalkışma meydana geldi. Olayların gelişiminden kısa süre sonra, bunun Anayasal düzene karşı bir darbe girişimi olduğu, neredeyse terör içerikli bir hareket olduğu anlaşıldı. Bu kalkışmanın faillerinin tamamen TSK’nın emir komuta zinciri dışında hareket ettikleri, darbe girişiminin ilerleyen saatlerinde, demokrasiye sahip çıkmak üzere sokakları ve meydanları dolduran kendi halkının üzerine ateş açmaktan çekinmeyen bir grup olduğu, kendi vatanlarına, halklarına ve komutanlarına ihanet etmekte sakınca görmedikleri anlaşıldı. Darbe saatlerinde, bu grup tarafından sivil halka akıl almaz ölçüsüz orantıda şiddet uygulandığını, sivil halkın üstüne ağır silahlarla ateş açıldığını, şehirlerin stratejik noktalarının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Cumhurbaşkanlığını bombalanmasına esefle şahit olduk. En başından itibaren TSK’nın emir komuta zinciri ve büyük çoğunluğu, bu darbe girişimine karşı durmuştur. Şiddete dayalı bu komploda yer alanlar, hava kuvvetlerinin, jandarma ve zırhlı birliklerin bazı unsurlarından ibaret kalmıştır. TSK’nı Anayasal demokratik düzene sadık unsurları, Emniyet teşkilatı ve Cumhuriyet savcılıkları, eylemin başlamasından kısa süre sonra, seçilmiş hükümetin talimat ve emirleri doğrultusunda gerekli önlemleri almışlardır. Fakat bu darbenin başarısız kalmasındaki en büyük etkeni necip Türk milletidir. Hür demokratik düzenin tehlikeye düştüğünü gören halk sokaklara dökülmüştür…
… Siyasi unsurların darbe girişimi karşısındaki duruşlarına gelince, darbe girişiminin hemen ertesi günü 16 Temmuz’da mecliste grubu bulunan tüm siyasi partilerin imzasıyla, milli iradye sahip çıkan bir bildiri yayınlanmıştır. Darbe saatlerinden sonra, devlet kurumlarının yaptığı değerlendirmede, bu planlı darbe girişimine kalkışan grubun Fethullah Gülen terör örgütünün(FETÖ) unsurları olduğu, itikatlı kişilerden oluştuğu anlaşılmıştır…
Sayın basın mensupları, yurtdışından bazı şeylerin anlaşılmasında zorluk yaşandığının farkındayım. Zira karşımızdaki yapının boyutların bir bakışta anlamak kolay değildir. Karşımızda on yıllardır, otuz, hatta kırk sene geriye dönük bir çalışmayla, devletin bir çok kurumuna sızmış, nihayetinde üst kademelerine adamlarını yerleştirmiş ve dünyada az görülmüş şekilde işleyen bir örgütlü yapı vardır…”
Yılmazsoy, FETÖ yapılanmasının,- Türkiye için- PKK ve DAEŞ gibi uluslar arası terör örgütlerinden daha tehlikeli olduğunu, çünkü bu terör örgütlerinin çeşitli terör eylemlerine rağmen, Türkiye’de olağanüstü hal kararı alınmadığını belirtti.
Bir gazetecinin, FETÖ yapılanmasının uluslar arası bir boyutunun olup olmadığı sorusuna, Yımazsoy, “FETÖ örgütünün uluslar arası bağlantıları ve destekçileri vardır” cevabını verdi.
Benim, “Fethullah Gülen cemaatinin tüm devlet kurumlarında örgütlendiği bilinmektedir, bu örgütün Türkiye Dışişleri Bakanlığında, Türkiye dış temsilciliklerinde de örgütlenmesi var mıdır?” soruma, Yılmazsoy, “Sayın bakanımızın ifadeleriyle cevap vereyim, diğer kurumlarda olduğu gibi, bakanlığımızda da bu örgütün yapılanmasının boyutlarını ortaya koyma üzere çalışmalar devam ediyor, bu örgüte mensup veya bu örgüte yakın kişilerin, kamu çalışmalarından uzaklaştırılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Bu çerçevede bakanlığımızca çalışmalar yürütülüyor, bu konuda bakanlığımızca bir komisyon kuruldu,- bu isimleri tespit etmek üzere- birkaç kanaldan soruşturmalar yürütülüyor. Her hangi bir haksızlığa, herhangi bir yanlışlığa sebep vermemek için, kimseyi töhmet altına bırakmamak adına… Yine bakanımız ifadeleriyle, 121 çalışanın bakanlığımızla ilişkileri kesildi. Bunun haricinde de, bir takım bakanlık mensuplarının görevlerinin askıya alınması söz konusu…” diye cevapladı.
Yılmazsoy, Türkiye hükümetince tüm ülke çapında ilan edilen olağanüstü hal kararının Anayasaya uygun olduğunu, bu gibi yasaların tüm Avrupa konseyi ülkelerinde de olduğunu, örneğin Fransa terör saldırılarından sonra 6 ay süreyle olağanüstü hal ilan ettiğini söyledi.
Toplantının sonunda Yılmazsoy, Bulgaristan basın mensuplarına, Türkiye’de uygulamaya konulan olağanüstü hal kararının, Batı ülkelerinde sıkıyönetim kararı alınmış gibi algılandığını, oysa Türkiye’ye güvenli bir şekilde ve gönül rahatlığıyla seyahat edebileceklerini de ilave etti.
Haber: Durmuş Arda
News
