26 aralık günü, “soya dönüş” kurbanı olan Türkan bebeğimizin anma törenini Tek Rumeli televizyon kanalında dikkatlice izledim…
İki yıl öncesine kadar Türkan bebeğin mezarını dahi bilmeyenler, bugün aynı ona ait anma törenlerini düzenleyenlerin yaptıklarına şaşırmamak elde değil…
Tek Rumeli tv.kanalı muhabiri Gökhan Tuzladan beyin gayriihtiyari gayretiyle zar zor Türkan bebeğin mezarı iki yıl önce otlar, çöpler içinde bulundu ve ayni kanal tarafından görüntülere get’r’ld’…
Gökhan Tuzladan mezarın başında Türkan bebeğimizin ve diğer şehitlerin üzerinden siyaset yapan HÖH partisinin temsilcilerine hitaben yaptığı mantıklı, ayni zamanda da eleştirici konuşması, herhalde aynı partisi mercilerini gocundurmuş olacak ki, o günlerden bu yana göstermelik olarak anma törenleri düzenlenmektedir…
Oysa Türkân bebeğin veya diğer şehitlerimizin HÖH partisi kodamanlarının o timsah gözyaşı gibi görünen sözlerine hiç mi hiç ihtiyacı yoktur…
Şehitlerimizin, mahpuslarda yatanların ve sürgüne gönderilenlerin istediği, katillerin ve işkencecilerin bulunup, yargı önüne çıkarılmaların ve gerekli cezaları almalarıdır. Bu uğurda kılını bile kıpırdatmayan HÖH partisi mensupları, nasıl oluyor da bugün ezberlenmiş demeçler ile bu mağdur halkın karşısına çıkabiliyorlar?
Bendenizi içerlendiren en çok Türkiye’den gelen bazı milletvekillerinin HÖH saflarında yer almaları, sözüm ona CHP Yalova milletvekili Muharrem İnce’nin orada hazır bulunmasıdır…
Bir yeni siyasi oluşumun başarılı veya başarısızlığı en çok beş yılda ortaya çıkar… HÖH partisi artık 27 yıldır Bulgaristan siyaset sahnesindedir. Üstelik zaman zaman hükümet ortağı olmuş, Bulgaristan siyasetinde kilit nokta konumuna gelmiştir.
Eğer Türkiye’de ana muhalefet partisi CHP, HÖH partisinin Bulgaristan vatandaşı Türklere şimdiye kadarki yaptıklarını görmemiş ise, bu anma törenindeki konuşmaları lakırdıdan ibaret olur… Öyle de oldu maalesef… Zaten anma töreninde sayın Muharrem İnce, HÖH partisi milletvekillerinin konuşmalarına veya genel başkanı Mustafa Karadayı’nın 5 dakika Türkçe konuşup hemen Bulgarcaya geçmesini pür dikkat ciddiye alsa çelişki hemen ortaya çıkacak… Yani Bulgaristan’da Türk kökenli milletvekillerinin halkı karşısında ana dili Türkçeyi konuşmak sakıncalı olduğunu… Üstelik partinin adı da “Hak ve Özgürlükler Hareketi” partisi…
Bulgaristan vatandaşı Türklerin, bugün, 27 yıl geçmesine rağmen, kaba kuvvet kullanıp zorla verilen Hıristiyan-Slav simleri arşivlerden (kütüklerden)silinmedi ise, Bulgaristan’da halâ Türklere *TÜRK* denmeyip “Bulgar Müslümanları” yakıştırması yapılıyorsa, Bulgaristan’da Türklerde Türk azınlığı statüsü devlet tarafından tanınmıyorsa… Türk kökenli milletvekillerinin Türkçe propaganda yaptıkları için sonra cezalandırılıyorsa, okullarda Türk öğrencilerinin teneffüs esnasında kendi aralarında Türkçe konuşurken öğretmenleri tarafından azarlanıyorsa, yine okullarda Türk öğrencilere ana dili Türkçe dersi verilmiyorsa, Bulgaristan vatandaşı Türkler, her alanda negatif ayırımcılık görüyorsa…
Soralım HÖH partisi milletvekillerine ve Muharrem İnce gibi Türkiye milletvekillerine, “bizlerin hangi hak ve özgürlüklerimizi savunuyorsunuz?” diye. Ha, eğer M.İnce, “düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığıyla siyaset yapıyorsa, buna gerçekler üzerinden siyaset denemez,denmemeli…
M.İnce’yi AKP karşısındaki dik duruşuyla takdir ederdim… Başkanı K.Kılıçdaroğlu’ndan da şu ifadeyi dile getirirken işittim: “ Recep Tayyip Erdoğan da şimdi Bulgaristan’daki Türkleri, HÖH partisini bölmeye çalışıyor.”
Hoppala, hele şükür, AKP 25 yıldır HÖH partisini kimlere hizmet ettiğini anlamış oldu… Zaten öteden beri düşünürdüm, Neden Türkiye Cumhuriyeti siyasetçileri, Bulgaristan siyasetçilerinin oyununa geliyor” diye.
Göçler, sürekli Bulgaristan’da yaşayan Türklerin aleyhine olmuştur. İlkokul mezunu olan Todor Jivkov, Üniversite tahsil görmüş olan inşaat mühendisi Süleyman Demirel ve askeri akademisi mezunu Kenan Evren’i oyuna getirip, Bulgaristan’ın içişlerine karışılmamasını ve bu ülkede yaşayan Türklerin göçünü imzalattırdı. Tespitime göre, meğerse insan zekası, Üniversite diploması ile ölçülmezmiş.
HÖH partisi milletvekillerinin ise, ünlü Amerikan şair ve yazar Mark Twain’in şu şiir sözlerini hatırlatmak istiyorum:
“Şaşarım yemeyip biriktirene/Onun bir fakirden farkı ne/Altın gömmüş on metre yerin derinine/Altının orada dururken taştan farkı ne?”
Bize de, HÖH Milletvekillerine şunu sormak düşüyor:
Bizlerin haklarını savunmayacaksanız Bulgaristan parlamentosunda işiniz ne?
Niyazi Makak
News
