Peticiq.bg sitesinde “3 Mart Bulgaristan ulusal gününe” karşı başlatılan imza kampanyası devam etmektedir (https://www.peticiq.com/3-bulgarian-national-holiday?fbclid=IwAR1xaiSVkIPxNYtc0FGgIIXLNEuA2pX3jbpp1PCYAfOodzzRaaKnfYoFd5E).
Gerekli makamlara sunulmak için hazırlanan dilekçenin içeriği ise özetle şöyledir:
“3 Mart 1878 Ayastefanos Antlaşması, iki Avrasya imparatorluğu arasındaki savaşı sona erdiren ve ikili ilişkilerini düzenleyen bir ön anlaşmadır…
…Bulgarların katılmadığı ve esasen iki yabancı ülke arasında imzalanan bir antlaşmanın Bulgaristan’ın ulusal bayramı olması için tarihi bir olay kabul edilebilir mi?
Kasıtlı veya değil, bu tarih, Bulgaristan’ın Osmanlı yönetiminden kurtuluş günü olarak Bulgarlara sunulmaktadır.
Bununla birlikte, Ayastefanos Antlaşması metnini okuyan herkes için bunun böyle olmadığı açıktır. bu antlaşma kapsamında BAĞIMSIZLIK alan Karadağ, Sırbistan ve Romanya’nın aksine (2.,3.,5.maddeleri) Bulgaristan, Rusya tarafından İŞGAL edildi (8. madde). Ancak, ne Karadağ’da, ne Sırbistan’da, ne de Romanya’da bu gün, ulusal gün olmamakla birlikte, resmi tatil günü dahi değildir. Bu antlaşma sonucu, Osmanlı yönetiminin, Rus işgali ile değiştirilmesi olduğu halde, sadece bizim ülkemizde ulusal gün olarak kutlanmaktadır…
Bulgaristan, yabancı bir ülke tarafından işgal edildiği bir günü, kendi ulusal bayram günü olarak kabul eden dünyadaki tek ülkedir…
…Başlarımızı dik tutacağımız ve gururla kutlayacağımız bir ulusal bayram gününe ihtiyacımız vardır!”
Bilindiği gibi, Bulgaristan’daki totaliter rejimi, 3 Mart gününü, Bulgaristan’da yaşayan Türklere karşı giriştiği asimilasyon dönemi olan 1987 yılında resmi tatil, 1989 yılında 400 binden fazla Türkü göçe zorladıktan bir kaç ay sonraki 1990 yılının başlarında ise, “Bulgaristan Ulusal Bayramı” ilan etmiştir.
Yine bilindiği gibi, 3 Mart günü, 1877-1878 Rusya- Osmanlı devleti arasındaki savaşı bitiren Ayastefanos(San Stefano) Ateşkes Antlaşmasının imzalandığı bir gündür. Bu ikili antlaşmada şimdiki Kuzey Makedonya’nın tamamı, şimdiki Türkiye’nin Lalapaşa, Kırklareli, Pınarhisar, Lüleburgaz, Vize gibi merkezleri; şimdiki Yunanistan’ın İskeçe, Kavala gibi merkezleri; şimdiki Sırbistan’ın Pirot, Vranye gibi merkezleri; şimdiki Romanya’nın Dobruca bölgesinin bir kısmı gibi yerler, hayali Bulgaristan Knezliği sınırları içinde yer alıyordu.
Amerikalı tarihçi Justin McCarthy, İngiltere arşivlerindeki diplomatik kaynaklara dayanarak yazdığı “Ölüm ve Sürgün”(Sayfa 109-110, tablo 5-6) adlı eserinde, 1877- 1879 yılları arasında 261 binden fazla sivil Türk veya Müslüman hayatını kaybettiğni, bunların bir kısmı açlıktan, hastalıktan veya soğuktan donup ölmüş olsa da, birçoğu Rus askerleri veya Bulgar çeteciler tarafından katledildiğini, aynı dönemde 515 bin sivil Türk yerinden yurdundan göç ettirilip malvarlıklarına el konulduğunu, 1879- 1887 yılları arasında 52 binden fazla Müslüman Türkün yine göçe zorlandığını belirtmektedir. Yani 1877-1878 yıllarında, Rusya’nın “kurtardığı” ve daha sonra Bulgaristan knezliği kurulduğu topraklarda, Müslümanların %17’si katledilmiştir, %34’ü ise göçe zorlanmıştır. Osmanlı kaynaklarında ise, bu katledilen ve sürülen Müslüman sayısı daha fazladır.
Ayastefanos Antlaşması, Bulgaristan Knezliği’nin kurulmasını ilan etse de, 13.07.1878 tarihinde yapılan Uluslararası Berlin Antlaşmasına kadar, sadece 4 ay 10 gün yürürlükte kalan ikili bir antlaşmadır ve uluslararası hiçbir hükümlülüğü olmamıştır.
Buna rağmen, gerek knezlik, gerek çarlık, gerek otoriter rejim, gerek “demokrasi” döneminde, Bulgaristan’daki bazı çevreler, Ayastefanos Antlaşmasını daima gündemde tutarak “Büyük Bulgaristan” hayalinde koşup, tüm komşu ülkelerin en zayıf anlarını yakalayıp, onlara karşı saldırgan, agresif politikalar izlemişlerdir.
Bulgaristan’ın 1. Balkan Savaşında Osmanlı devletine; 2. Balkan Savaşında Sırbistan, Yunanistan, Romanya; 1. Dünya Savaşında yine Sırbistan, Yunanistan, Romanya; 2. Dünya Savaşında Sırbistan ve Yunanistan gibi komşu ülkelere saldırması, daima Ayastefanos Antlaşmasına dayandırılmış olup, bu da Balkanlar’da yaşayan tüm halklara katliamlar, zorunlu göçler getirmiştir.
Bulgaristan’da şimdiki demokrasi döneminde ise, açılımı yapılmadan VMRO(bunun açılımının “İç Makedon Devrim Organizasyonu” olduğu Bulgaristan ve Kuzey Makedonya’da herkes tarafından bilinmektedir) gibi adlar taşıyan partilerin yasal siyaset yaptığı bilinmektedir. Şu an komşu ülkelerin en zayıf halkası Kuzey Makedonya olduğuna göre, Bulgaristan’daki bazı çevrelerin bu ülkede yıkıcı faaliyetler yürüttükleri bilinen bir gerçektir.
Bulgaristan’da sürekli Bulgar etnik milliyetçiliği yaparak geçimini sağlayan bazı çevreler, her 3 Mart günü, “Bulgaristan Ulusal Bayramı” kutlamalarında, komşu ülkelere karşı ve Bulgaristan’da yaşayan azınlıklara karşı nefret dili kullanma fırsatı olarak gördükleri için, bu durum, Bulgaristan ulusunun % 20’sini oluşturan azınlıkları rahatsız etmektedir.
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.