27 Eylül günü, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarında bulunan Karabağ bölgesinden başlattığı yeni taciz ateşinden sonra, Azerbaycan ordusu, Ermenistan işgal kuvvetlerine karşı milli kurtuluş savaşı başlattı.
Bilindiği gibi, – Rusya’nın desteğiyle- 1991-1993 yılları arasında Ermenistan tarafından işgal edilen Karabağ, toplam 12 bölgeden(reyon) oluşmaktadır. Bunların 5’i, 1923 yılından beri özerk olan Dağlık Karabağ içinde, diğer 7’si ise, doğrudan Azerbaycan egemenliğine bağlı olan bölgelerdi.
Karabağ, şu bölgelerden oluşmaktadır:
1.Ağdam,
2.Cebrail,
3.Fuzuli,
4.Gubadlı,
5.Kelbecer,
6.Laçın,
7.Zengilan
8.Hankendi( Dağlık Karabağ özerk bölgenin merkezi),
9.Ağdere,
10.Hocalı
11.Hocavend,
12.Şuşa.
Bunların son 5’i, özerk Dağlık Karabağ içindedir.
Yine bilindiği gibi, özerk Dağlık Karabağ bölgesi nüfusunun % 70’i etnik Ermenilerden oluşmaktaydı. Buna dayanan Ermeniler, daha Sovyet rejimi dönemindeki 1988 yılında, etnik temizlik yapmaya başlayarak, bölgede yaşayan Azerbaycan Türklerinin bir kısmını göçe zorlamaya başladılar. 1991 yılının sonlarından sonra ise, Dağlık Karabağ bölgesinden başlayarak, çoluk- çocuk, kadın, gözetmeden Azerbaycan Türklerini katletmeye başladılar. 1992 yılında. Hocalı’da katledilen 613 sivil Azerbaycan Türkü, bir soykırım örneğidir.
Üç sene içinde Azerbaycan topraklarının %20’si, Ermenistan tarafından işgal edilirken yapılan katliamlarda, -sivil veya asker- 20 binden fazla Azerbaycan Türkü şehit edilmiştir, 1.5 milyonu ise yerinden yurdundan edilerek göçe zorlanmıştır.
Peki, nasıl oldu da o zamanın 2.5 milyonluk Ermenistan’ı, yine o zamanın 8 milyonluk Azerbaycan’ını mağlup edebildi?
Rusya’nın Ermenistan’a yaptığı her türlü askeri destek sayesinde…
Çünkü Rusya, kendi arka bahçesinde yükselen Türk bilincinden ve Türk milli bilincinden çekindi ve Azerbaycan Türklerine bir ders vermek istedi…
Bu 30 sene zarfında, Azerbaycan Türklerindeki bu Türk ulus bilincinin daha çok yükseldiğini, geçen sene Azerbaycan’da yapılan bir yayla festivaline katıldığımda, bizzat yerinde görme ve yaşama fırsatım oldu.
Türkiye’de yaşayan bazı Türklerin dini ve mezhebi duyguları, Türk milli duygularının önüne geçmektedir.
Fakat Azerbaycan Türklerinden hiç birinin dini veya mezhebi duygularının, Türk mili duygularının önüne geçtiğini görmedim.
Bazen dil sürçmesiyle “Azeri” veya “Azeri Türkü” diye cümle kurmaya kalksam, hem kadınından, hem erkeğinden, hem gencinden “Biz Azeri veya Azeri Türkü değiliz, biz öz ve öz Türk’üz. Devletlerimiz farklı olsa da, biz bir milletiz “ diyorlar.
Azerbaycan Türkleri, tiyatro, bale, klasik müzik vs gibi, çağdaş Bati kültür ve sanatlarını benimsedikleri gibi, asırlardır Türk kültürünü yaşatan bir topluluktur; Azerbaycan Gence doğumlu Nizami Gencevi ve Fuzuli gibi Türk şairlerinin eserlerine de önem vermektedirler. Türk düşmanı Ermenilerin, bugünlerde Nizami Gencevi’nin anıt mezarının bulunduğu Gence şehrini bombalaması ve daha önce şair Fuzuli’nin adını taşıyan Fuzuli kentini de işgal etmesi(bugünlerde kurtarıldı) bir rastlantı olmasa gerek…
Azerbaycan Türkleri, Türk toplulukları arasında, Türk dilini en iyi korumuş olan topluluktur. Örneğin Kurtuluş Savaşından sonra Türkiye’de kurulan Türk Dil Kurumu,- Atatürk’ün talimatıyla- Azerbaycan Türklerinin kullandığı birçok Türkçe kelimeyi, Türkçe sözlüklerine eklemiştir.
Bırakın Ermenistan’ı, emperyalist ülkeler dahi, kimse 900 sene İran devletini yöneten Azerbaycan Türklerini küçümsemesin!
Türk ulus bilinciyle hareket eden Azerbaycan Türkleri, bugün olmazsa, yarın muhakkak işgal altındaki toprakları düşmandan kurtaracaklarına kimsenin şüphesi olmasın!
Azerbaycan Türk halkının gazası mübarek olsun!
Yazımı, Nizami Gencevi’nin devlet yöneticilerine yaptığı şu güncelliğini koruyan anlamlı tavsiyelerle bitirmek istiyorum:
“ Devletin, adalet üzerinde ayakta duracağını bilmeli ve devletin dağılmasını önleyen tedbirler almalı…
… Zulüm yapanlara affedici olmamalı…”
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.