DOLAR 34,0648 0.03%
EURO 37,6669 -0.01%
ALTIN 2.744,950,09
BITCOIN 19616516.13281%
Kırklareli
25°

KAPALI

SABAHA KALAN SÜRE

“Akrabam” eski savcı Zekeriya Öz’ün aymazlığı

“Akrabam” eski savcı Zekeriya Öz’ün aymazlığı

ABONE OL
19 Aralık 2023 22:23
“Akrabam” eski savcı Zekeriya Öz’ün aymazlığı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Üzülerek belirtmek isterim ki, kumpas “Ergenekon” ve “Balyoz” davalarının savcısı Zekeriya Öz, hiç görüşmediğim ve tanışmadığım “akrabamdır”.

Z. Öz, annemin halasının torunudur. Rahmetli annem, 1924 doğumluydu ve halası için “Kızanken(çocuk iken) F. cicem(halam) bana çok baktı, bende çok emeği var” derdi. Annemin F. halası, ondan 12-13 yaş daha büyük olması gerek… Onun anneannesiyle benim dedem, Yemen savaşında şehit düşen Fettahoğlu Ahmet’in çocuklarıdır, yani öz kardeştir. Annemin halası F., daha doğmadan veya kundaktayken yetim kalmıştır.

Fettahoğlu Ahmet, Bulgaristan Eğridere belediyesine bağlı Sütkesiği köyünün en yüksek kısmında bulunan Fettahlar mahallesindendir. Fettahlar sülalesi, Osmanlı döneminde fetihlere katılan, köklü bir ailedir.

Fettahoğlu Ahmet’in doğduğu evler…

Fettahoğlu Ahmet’in hayatta kalan üç kardeşi olmuştur; Ali, Mehmet ve Karallar köyüne gelin giden Gülsüm(ismini yanlış hatırlıyor olabilirim).

Araştırmalarıma göre, Fettahoğlu Ahmet, Osmanlı ordusunda mecburi askerlik yaptıktan sonra, Solaklar(resmi olarak Levtsi) köyüne içgüveysi gidiyor ve bu evlilikten dört çocuğu oluyor; Ayşe, Ahmet Ali(benim dedem), Şükrü ve F.(Zekeriya Öz’ün anneannesi). Her nedense Fettahoğlu Ahmet, Yemen savaşı döneminde yeniden askere gidiyor ve orada şehit düşüyor. Bazı iddialara göre, Fettahoğlu Ahmet, para veya inşaatına  başladığı evinin tamamlanması için komşusunun yerine ikinci kez askere gitmiştir.

 

Fettahoğlu Ahmet, Solaklkar köyündeki bu evin yapımı için ikinci kez askere gidiyor ve 1911-1912 Yemen isyanında şehit düşüyor.

Fettahoğlu Ahmet’in çocuklarından Ayşe, Susuzburnu(resmi adı Suhovo) köyüne gelin gidiyor. Şükrü, Gümülcine civarında kayboluyor. Ahmet Ali(annemin babası), Solaklar’da evleniyor ve orada vefat ediyor. En küçükleri F. ise, Çataklar köyünden A. D. ile evleniyor ve 1951 yılında iki kızıyla(bunlardan birisi Zekeriya Öz’ün annesi K. olur) birlikte, ilk önce Babaeski’nin bir köyüne, daha sonra Bursa’ya göç ediyorlar.

Zekeriya Öz’ün kendisiyle, annesiyle veya kardeşleriyle yüz yüze veya sosyal medyadan hiç tanışmadım.

1989 yılında Türkiye’ye göç ettiğimde, Trakya bölgesine yerleştim. Göçmen kağıdımı aldıktan sonra, Bursa Davutkadı’da yaşayan 1951 göçmeni olan halam H.’yi  ziyarete gittim. Bir ara halam, “Bu mahallede annenin halası yaşıyordu, seneler önce vefat etti, fakat eşi ve kızı hala yaşıyor, ziyaret etmek ister misin?” diye sordu. Bende “olur” dedim. Böylece annemin halasının eşi A.D. ile tanıştım, onun kızı olan R.’yi ise, daha önceden tanıyordum, çünkü 70’li senelerin ortalarında eşi ile Bulgaristan’a ziyarete gelmişlerdi ve bizde bir-kaç gün misafir kalmışlardı. Annemin halasının eşi A.D. ve kızı R., 90’lı senelerin başında Lüleburgaz’daki evimde misafir oldular. Trakya ziyaretlerinin asıl amaçlarının Babaeski’nin bir köyünde olan arazileri ile ilgili olduğunu düşünüyorum.

Geçen yaz, internetten Z. Öz’ün teyze oğlu Seyrullah Vatansever ile tanıştım. Tanışırken içimden, “Zekeriya Öz gibi yobazın teki olabilir” diye çekincelerim olmadı değil…

Fakat karşıma şiir kitabı olan, Atatürk devrimlerine saygılı, din bezirganlarını, yobazları, milleti soyanları, aldatanları hicveden, Türk ulusal bilinci yüksek, yani soyadı gibi bir vatansever birisi çıktı.

Geçenlerde telefondan Seyrullah Vatansever’i aradım ve aramızda Zekeriya Öz ile ilgili şu konuşma geçti: 

Durmuş Arda (D.A.):  Zekeriya Öz ile hemen hemen aynı ortamda yetişmişsiniz, nasıl oldu da farklı taraflara, farklı düşüncelere kaydınız?

Seyrullah Vatansever(S.V):“Biz, gerek anne, gerek baba taraftan dindar ailelerin çocuklarıyız. Ancak benim babam dindar, onun babası yobazdı. Zekeriya’yı hep yobazların arasında yetiştirdi.

D.A: Zekeriya okulda başarılı, zeki bir çocuk muydu?

S.V: Zekeriya, okulda başarılı, zeki bir çocuk değildi. Korkak bir çocuktu, sokakta bir köpek yavrusu görse, korkudan dörtnala koşardı. Daha küçük yaşlarda tarikat kuran kurslarına gittiği için beyni yıkandı, Mustafa Kemal Atatürk’e, “Beton Mustafa” demeye başladı. Başarılı bir öğrenci olmasa da İmam Hatip Lisesi mezunu oldu. Gerek ortaokul, gerek lise yıllarında Fethullah Gülen’in dershanelerine gitti. İstanbul Hukuk Fakültesini, daha önce kendisine verilen sınav sorularıyla kazandığını tahmin ediyorum. Çünkü kendisinde avukat veya savcı olacak kapasite yoktu.  Zekeriya’nın, Bursa Birlik Vakfı bursuyla  İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun olduğu konuşuldu.

Zekeriya’nın İstanbul’da “özel yetkili savcı” yapıldığında hayli şaşırdım.

 D.A.: Geriye dönüp bakarsak,  uydurma “Ergenekon” ve “Balyoz” davalarıyla Türk ulusal bilinci yüksek subayları içeri atarak ordudaki komuta kademesini alt üst ettiler. Buda Suriye topraklarındaki PKK oluşumunu, mülteci sorununu, 15 Temmuz darbe girişimini… Dolayısıyla Türkiye’nin  şimdiki perişan durumundan Zekeriya Öz gibilerinin çok suçları var…. 

S.V: Zekeriya ile biz ondan papaz olduk zaten. 2008 yılında, İskenderun’da görevli amiralleri tutuklatmaya başladığında, telefon ettim ona, “Ya Zekeriya, iyi yapmıyorsun, cumhuriyetin temel değerlerini koruyan orduya dokunma, yazık olur!” dedim. O da bana, “Sen eceline mi susadın?” diyecek kadar pervasızlaştı. Ondan sonra ilişkilerimiz koptu ve bende daha sonra medyaya onun kim olduğunu açıkladım, o da benim hakkımda suç duyurusunda bulundu ve hakkımda “terörden” soruşturma başlatıldı. Bir gece 15 polisle evim basıldı ve tutuklandım. İki gün tutuklu kaldıktan sonra, Bursa mahkemesi beni  serbest bıraktı. Daha sonra beni yeniden tutuklattı ve görev yaptığı İstanbul Bakırköy adliyesine getirtti, bir-kaç gün sonra oradaki mahkeme de beni serbest bıraktı.

D.A: Bu Zekeriya Öz’de hiç Türk milli duygusu yok muydu, nereden nereye gelmişiz, Çanakkale savaşını, bu hiç Bursa işgalini, Kurtuluş Savaşını, Atatürk’ün “Nutuk” kitabını okumadı mı, nasıl yaptı bu şerefsizliği?

S.V: Ya Durmuş, bu köpek Kurtuluş Savaşını okusa var ya,  Türklüğün, milliyetçiliğin ne olduğunu bilse,- kendisi MHP’li olduğunu söylüyordu- Türk bayrağını ayaklar altına almaz.

D.A: Doğru mu anladım, “Zekeriya’nın MHP kökenli” olduğunu mu söylüyordu?

S.V: Tabi, Zekeriya MHP kökenli olduğunu söylüyordu

D.A: MHP Türk Milliyetçisi bir parti olarak bilinir…

S.V: Durmuş, sen bari yapma ya, Allah’ını seversen,  gözünü seveyim, MHP’nin adı “milliyetçi”, insanları kandırmak için… 

 D.A.: Cumhuriyetin kurucu değerlerinin yıkma girişimine, göçmen olarak benim bir akrabamın da bulaşmasından ben çok rahatsız oluyorum. Sonuçta onun anneannesiyle benim dedem kardeş…

S.V: Biz anne tarafından akrabayız. Onun baba tarafında var i….k, yavşaklık…. Onların baba tarafından dedeleri Pomak kökenli.

D.A: Zekeriya Öz’ün baba tarafının Bulgaristan Kızılağaç(Kirkovo), Dardere(Zlatograd) tarafından olduğunu biliyorum. O bölgede yaşayan Pomakların çoğu, eskiden Müslüman olmalarına rağmen, şimdi Hıristiyan- Slav isimleri taşıyorlar, yani mürtet oldular, hatta Kızılağaç ve Dardere merkezlerine kiliseler yaptırdılar. Demek baba kökeni oradan…

S.V: Pomaklığın ne anlama geldiğini pek bilmiyorum, fakat Zekeriya’nın babası Pomak. O da Bulgaristan 1951 göçmeniydi, kahvelerde jilet satarak ailesinin geçimini sağlıyordu. Jiletçi Ali, bir ara birden “Birlik ticaret” isimli bir toptancı işyerinin ortağı oldu. Birden de zenginleşti. Bu kaynağın Bursa’daki Birlik Vakfı çevrelerinden sağlandığını tahmin ediyorum.

D.A: 70’li senelerin başında çocuktum, fakat o zaman baban Bulgaristan’ da misafirken ve yetişkinlerle sohbet ederken, Zekeriya Öz’ün babası hakkında “Benim bacanak haftalarca kayboluyor, nereye gittiğini söylemiyor, sanki gizli işler  çeviriyor” dediğini hatırlıyorum. Daha o zamanlarda Fethullah Gülen cemaatine katılmış olabilir mi?

S.V: Babam söylediyse, doğru söylemiştir. Babam dindardı, fakat devletine, milletine zarar verecek birisi değildi. Türk milli duyguları yüksek birisiydi.

 D.A: Fethullah Gülen cemaati mensupları, cumhuriyetin kurucu değerlerini 2007 yılından sonra açıkça yıkmaya başladıklarında, arkalarında o zamanki AKP iktidarı da vardı, bir nevi işbirliği yaptılar…

S.V: 2010 yılının Mart ayında babam vefat etti, Zekeriya Öz, babamın cenazesine Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine tahsis ettiği Mercedes zırhlı araçla geldi, ayrıca üç araçla gelen 12 koruma polisi vardı. 65 gün sonra da annem vefat ettiğinde ise, annemin cenazesine beyaz bir zırhlı  Audi marka ciple geldi. Yine bir sürü  koruması vardı…

Zekeriya Öz, yasadışı yollardan kuzeni Seyrullah Vatansever’in telefonlarını dinletmiş.

Zekeriya, görevden alındıktan sonra, yasadışı yollardan benim telefonlarımı dinlettiği ortaya çıktı. Savcılıktan, “Senin telefonlarını yasadışı dinlettiği için suç duyurusunda bulunup, devletten tazminat talebinde bulunabilirsin” dediler. Bende, “Alçak bir hain yüzünden devletin mahkemelerini meşgul etmek istemiyorum. Allah’tan bulsun” dedim. Öyle de oldu, ben hala buradayım, o, yurtdışında bir yerlerde köstebek gibi gizleniyor.”

Seyrullah Vatansever ile aynı duyguları paylaşmamız, beni bir nevi rahatlatıyor…

Daha önceki sohbetlerimizde de, Seyrullah Vatansever, sık sık şöyle demişti:

“Maalesef insan akrabalarını seçemiyor, fakat dostlarını seçebiliyor! Zekeriya Öz, hep yanlış çevre ve yanlış dostlar seçti.”

Zekeriya Öz’ün babasının Pomak olduğu gerçeği de bizi rahatlattı. Ancak diğer Fettahoğlu kardeşlerin soyundan gelenlerin,- tamamen Türk  kökenli olmalarına rağmen-  seçtikleri “dostluklar” da aklımdan çıkmıyor…

Örneğin:

Fettahoğlu kardeşlerin Ali soyundan gelenler, Bulgaristan totaliter rejimi döneminde, Sütkesiği köyünde rejime hizmet edenler arasında ön saflarda yer almışlardır. Bunlar Ramadan ve Fevzi Duranov kardeşlerdir. Bu sülalenin soyadı genelde “Fetov” olarak gidiyor, fakat Ramadan ve Fevzi kardeşler, her nedense Ali’den olma babalarının adı olan Duran ismini, soyadı olarak kullandılar.

Fettahoğlu Mehmet soyundan gelen HÖH/D(p)S milletvekili Bayram Bayram, bir DS yapılanmasının bayrağını sallaya sallaya milletvekili yapıldı.

Fettahoğlu kardeşlerin Mehmet’in Çamdere(resmi olarak Borovitsa) köyüne içgüveysi giden oğlu Şevki’nin soyundan gelen Bayram Bayram, Bulgaristan’daki totaliter rejimin gestaposu sayılan eski gizli servisi DS tarafından kurulan bir parti olan HÖH/D(p)S bayrağını, 1984 yılında şehit edilen 20 aylık Türkan bebeğin anıt mezarında ve başka yerlerde sallaya sallaya, aynı  parti tarafından milletvekili yapıldı(Bayram Bayram, 2016 yılındaki şu yazımdan dolayı, beni Kırcaali savcılığına veya polisine şikayet etmiştir: https://www.arda-tuna.com/2016/12/27/bulgaristandaki-sehitlerimizi-anma-gunu-bulgaristandaki-gercek-musluman-turk-ve-pomaklarin-birlesme-gunu-olabilir-mi/). Söz konusu yazıda ismi geçen Delyan Peevski, şimdi aynı partinin başına geçmek üzere… Neyse, bu bir ayrı yazı konusu.

Maalesef…

İnsan akrabalarını seçemiyor!

Durmuş Arda

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.