DOLAR 35,5594 0.16%
EURO 36,5618 -0.36%
ALTIN 3.080,73-0,39
BITCOIN 36443400.39794%
Kırklareli

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Milli Mücadelenin Gizli Kalmış Boyutu; İstihbarat Kavramı ve Türk İstihbaratı

Milli Mücadelenin Gizli Kalmış Boyutu; İstihbarat Kavramı ve Türk İstihbaratı

ABONE OL
30 Ocak 2017 07:49
Milli Mücadelenin Gizli Kalmış Boyutu; İstihbarat Kavramı ve Türk İstihbaratı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bugün olduğu gibi geçmişte de her devlet milli güvenliği ve halkının bekası için üzerine yönelen tehditler karşısında önceden haber elde etme yönünde isteklidir. Bunu yapmak için de yine bizzat devletin buyruğunda bir yapı vücuda getirilecektir. İşte bu yapının adı; ulusal ve uluslararası alanda görev yapacak olan istihbarat teşkilatıdır.
İstihbarat teşkilatları ve bunların faaliyetleri her zaman merak konusu olmuştur. Tarihin eski dönemlerinde falcılığa ve astrolojiye dayanan istihbarat, sonraları ayrıntılı keşfe dönüşmüştür. Zamanla ekonomik ve siyasi alanlardaki gelişmeler, milletler arası meseleleri arttırmış ve buna orantılı olarak istihbarata duyulan ihtiyaç da genişlemiş ve büyümüştür. CITATION Erd02 \l 1055 (ilter, 2002) Bu büyüme ve gelişmelerin tamamı insanları haber alma konusunda farklı yollara itmiş ve bu ihtiyaç ve merakta araştırıp incelemeyi zorunlu kılmıştır.
M.Ö. 5000 yıllarında Çinli filozof ve komutan Sun Tzu-Wu tarafından yazılan ‘’ Harp Sanatı ’’ eseri, istihbarat konusunda ilk yazılı vesikadır. İstihbari çevrelerde bu eser tarihin en eski istihbarat kaynağı olarak kabul edilmektedir. CITATION Emi023 \l 1055 (Emin, 2002)
İstihbarat, kelime manası itibariyle Arapça ‘’ İstihbar ‘’ kelimesinin çoğulu olarak haberler veya yeni öğrenilen bilgiler, haber alma demektir. Haber kelimesinin dilimizde geniş bir kullanım alanı bulması kelimenin türev açısından oldukça zengin ve geniş bir yapıya sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Kullanılagelen ihbar, muhbir, gibi kelimeler bunların örnekleri olarak verilebilir CITATION Gül04 \l 1055 (Avcı, 2004)
Osmanlı devleti daha kuruluş yıllarından itibaren diğer devletlerle olan ilişkilerinde basit ve sistemli olmayan istihbarat faaliyetlerinde bulunmuştur. Bu iş için kullanılan gruplar, daha çok Hristiyan ve Yahudiler arasından seçilen ‘’Martoloz’’ adı verilen bir yapılanmadır. Devletin böyle bir teşkilatı bulunmakla birlikte, 1699 Karlofça Antlaşması’na kadar batıya karşı her alanda üstün olduğu anlayışı kabul edildiği için; stratejisini daha çok savaş meydanlarında kurma ilkesini benimsemiştir. Bu da düşman zayıf olarak görüldüğü için istihbarat faaliyetlerinin yürütülmesine daha az ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur. Ancak; 1683 II. Viyana Kuşatmasından sonra devam eden geri çekiliş imparatorluğun ilk defa batının askeri ve teknik üstünlüğünü kabul etmesini sağlayarak psikolojik üstünlüğünü kaybetmesine sebep olmuştur.
Türk tarihinde, çağdaş anlamdaki istihbarat çalışmalarına en fazla önem veren yönetim, İttihat ve Terakki yönetimi olmuştur. Amaç; dağılan, kum gibi parmaklar arasından kayıp giden imparatorluğa sahip çıkabilmektir. CITATION Emi023 \l 1055 (Emin, 2002) Bu düşünce ve anlayışı sağlayabilmek için ‘’ Teşkilat-ı Mahsusa ‘’ 17 Kasım 1913 yılında Enver Paşa tarafından resmi olarak kurulmuştur. Modern anlamda ilk Türk istihbarat teşkilatı hüviyetini taşıyan bu yapının; Garbî Trakya Hükûmet-i Muvakkatesi’nin (Batı Trakya Geçici Hükümeti) kurulması aşamasında da büyük katkılarının olduğu bilinmektedir. İttihat ve Terakki yönetimi Edirne’nin kaybedilmesinden sonra gerçekleştirdiği Bab-ı Âli Baskınından sonra yönetimi tek başına ele almış ve I. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar devlet bu kadro eliyle yönetilmiştir. Savaşı İtilaf Bloğunun kazanacağının anlaşılmasıyla birlikte İttihatçı yönetim ülkeyi terk etmiştir. Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamış ve teslimiyetini kabullenmek zorunda kalmıştır. Mondros’un imzalamasından sonraki süreçte yurdun her tarafı düşman işgaline uğramış ve Türk milletinin makus talihi, 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasıyla büyük bir değişime uğramıştır. Mustafa Kemal’in önderliğindeki Türk milleti düşmana karşı mücadeleyi yalnız savaş meydanlarında değil cephe gerisinde de yürütmüş ve bunda düşmanın hayal bile edemeyeceği başarılar kazanmıştır. Düşmana karşı psikolojik ve cephe gerisindeki mücadelede Ankara hükümetinin etkin birer yardımcısı olan bazı cemiyet ve gruplar bulunmaktadır. Bunlardan şüphesiz ki tamamı burada anlatılamayacak kadar geniş ve önemlidir.
Mondros Mütarekesiyle beraber işgallerin ülke geneline yayılmasıyla bu gizli teşkilat ve örgütler İstanbul merkezli olmak üzere ülke genelinde geniş bir faaliyet alanı bulmuşlardır. Bunlardan en önemlisi hiç şüphesiz; Karakol Cemiyeti’dir. Cemiyet, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin devamı niteliğinde olup, Enver ve Talat Paşaların direktifleriyle mütarekenin ardından kısa bir süre sonra kurulmuştur. Cemiyetin fiili kurucuları Kara Kemal ile Kara Vasıf Bey’dir. CITATION Rec99 \l 1055 (Recep, 1999) Bu cemiyetin milli mücadelede Ankara hükümetine büyük yararlılıkları dokunmuş İstanbul’dan sürekli ve düzenli olarak cephane kaçırdığı gibi payitahttaki her türlü gelişmeden Ankara’yı anında haberdar etmiştir. Ama cemiyetinin amacının bir süre sonra sapması sebebiyle Ankara ile anlaşmazlığa düşülmüş ve faaliyetleri kadük kalmıştır.
Bu cemiyet ve gruplardan diğerleri ise Zabitan, Yavuz, Moltke, Hamza, Mücahit, Muharip ve Felah, Mim Mim gruplarıdır. Hamza grubu, Ankara’nın olurunu alarak kurulan ve desteklenen ilk istihbarat grubudur CITATION Erd04 \l 1055 (Erdal, 2004) Hamza grubu bu isimle çalıştığı yaklaşık 3 aylık dönemde, İstanbul’daki bazı zararlı dernek üyelerinin künyelerini Ankara’ya göndermiş, muhbirlerini Bursa, İzmir, Manisa’ya sokarak; Yunan ordusunun harekâtıyla ilgili bilgileri Ankara’ya ulaştırmıştır. Fakat; grup şifrelerinin İngilizlerin eline geçmesinden sonra isim değiştirerek ‘’ Mücahit Grubu ‘’ adını almıştır. CITATION Erd02 \l 1055 (ilter, 2002) 1920’lerin Türkiye şartlarını göz önünde bulundurduğumuzda grubun faaliyetlerinin azımsanmayacak ölçüde etkili olduğu anlaşılır. Bu durum cephede muharebe eden komutanlara ‘’muhabere’’ ( haberleşme) faaliyetinin de en az savaşmak kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Felah Grubu da, Ankara’ya subay ve cephane gönderilmesi ile istihbarat teminine ağırlık vermiş, milli mücadelenin lehinde propaganda faaliyetinde bulunmuştur. Özellikle Yunan ordusunun durumu ile ilgili bilgileri Ankara’ya iletmiş; İngiliz taraftarı Damat Ferit Paşa tarafından Anadolu’ya gönderilen ajanların listesini de ele geçirerek Ankara’ya bildirmiştir. CITATION Erd02 \l 1055 (ilter, 2002) Hepsi bir yana Mim Mim grubunun faaliyetleri çok daha mühimdir. Mustafa Kemal Paşanın oluruyla Teşkilat-ı Mahsusa’nın son başkanı sıfatını taşıyan Hüsamettin Ertürk’e bu görev verilmiştir. Bu grup, bir haber alma ağı kurarak bunu sağlamak için değişik yöntemler kullanmıştır. Yalnız haber almayı sağlamakla kalmamış, diğer karşı faaliyetleri de açığa çıkarmıştır. Grup elemanları Genel Kurmayın istediği her türlü bilgiyi ilgili örgüt ve kişilerle irtibata geçerek elde etmiştir. Fransız ve İtalyanlar ile İngilizlerin arasının açıldığı durumu iyi değerlendiren grup, bu ülkelerin ajanlarından aldığı yardımlarla İtilaf devletlerinin kontrolü altında bulunan depolardan aldıkları silah ve mühimmatları aralıksız olarak Anadolu’ya göndermiştir. Ajanlar bazen dilenci, işçi, bilim adamı, matbaacı olarak ortaya çıkmış işgal güçlerine ait önemli ve gizli belgeleri ele geçirmeyi başarmıştır CITATION Fik95 \l 1055 (Fikret, 1995)
Türk istihbarat teşkilatının çağdaşlarından çok sonraları sağlam temellere oturabildiği, İttihat Terakki Yönetimi döneminde girişilen ilk ciddi faaliyetleri de saymazsak; bizi imparatorluğun istihbarat ağının oldukça zayıf olduğu çıkarımına götürebilir. İmparatorluğun son 10 yılının sürekli savaşlar ve yıkımlarla geçtiği imparatorlukta yaşayan toplumların hayatlarının adeta sıradan bir parçası haline gelen bu durum; devleti ve onu yönetenleri farklı çözüm yolları bulmaya itmiş; Bu da devletin çağdaş anlamda bir istihbarat teşkilatı oluşturmasına zemin hazırlamıştır. Mondros Ateşkesiyle başlayan işgaller halkı topyekûn mücadeleye itmiştir. İşte bu mücadele ruhunu Samsun’da ateşleyerek; Havza, Amasya, Erzurum ve Sivas’ta taçlandıran Mustafa Kemal; gerek İstanbul’daki gruplarla gerekse de Anadolu’nun dört bir tarafındaki amacı düşmanı yurttan kesin olarak çıkarmak olan bu grup ve cemiyetlerle yakın işbirliği içerisine girmiştir. Bazen iktidar mücadelesi ve çıkarların araya girmesi bu ilişkileri bozmuş olsa da; hiç şüphesiz ki Türk milleti düşmanı topyekün bir seferberlikle yurttan atmasını bilmiştir.

Bekir Güler

Kaynakça:
BIBLIOGRAPHY Gültekin, Avcı (2004). İstihbarat Teknikleri – Aktörleri, Örgütleri. istanbul: Timaş Yayınları.

Emin, Demirel. (2002). Teşkilat-ı Mahsusa’dan Günümüze Gizli Servisler. İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayınları.
Erdal, Şimşek. (2004). Türkiye’de İstihbaratçılık ve Mit. İstanbul: Kumsaati Yayınları.

Fikret, Kızıler. (1995). Teşkilatı Mahsusa’dan Günümüze Kadar Türk İstihbarat Teşkilatları ve Konuya İlişkin Bibliografya Denemesi. Ankara.

Erdal, İlter. (2002). Milli İstihbarat Teşkilatı Tarihçesi. Ankara.

Recep, Çelik. (1999). Milli Mücadelede Din Adamları. İstanbul: Emre Yayıncılık.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.