DOLAR 35,5594 0.16%
EURO 36,5618 -0.36%
ALTIN 3.080,73-0,39
BITCOIN 36508400.55245%
Kırklareli

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Rodoplar’ın gözyaşları

Rodoplar’ın gözyaşları

ABONE OL
5 Mart 2017 18:25
Rodoplar’ın gözyaşları
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Rodoplar’ın gözyaşları insanın gözyaşlarını andırır. Bunlar, bir annenin çocukları için döktüğü yaşlardır. Bu, toprağın doğurduğu ve toprağın aldığı çocukları içindir.

Annenin gözlerinden süzülen yaşlara gitti bakışlarım. Bu yaşlarda yansımıştı binlerce insan kaderi. Yere düşer ve toprak onları susamışcasına içerdi…

Rodop dağları, kendi evlatları için cennet köşeleri yaratmıştı. Irmak boylarında, engin yaylalarda, dağ yamaçlarında, çayır çimen düzlüklerinde… Sen niye ağlıyorsun?
Taa, o kadim zamanlardan günümüze kadar, o kulübecik evlerde hayvanı hasanetiyle, hep başı dik insanlar yaşıyormuş… 

Gelelim günümüze. O kulübelerde, o evceğizlerde bir suskunluk, bacalar tütmüyor, kapı gıcırtıları da yok. Oysa bir zamanlar, o evlerin sahipleri bahçelerde meyve üretir, tarlalarında buğday mısır, çayır çimenlerinde hayvanlarını otlatırdı… Bir de çocuklar getirirdi dünyaya, neslin devamı için. 
Şimdi, bir soru soralım: Bu dağlara inancımız güvencimiz nedir?? Onların, başımızın üstünde yeri var mı?
Heyhat, bu evlerin, bu kulübelerin yanından geçerseniz, ağlayan bir annenin feryatlarını duyacaksınız.
Hani benim yavrularım?… Hani benim çobanlarım?… Hani benim ormanda çalışanlarım? 

Düğünlerde, bayramlarda o Selime’nin türküsü niye söylenmiyor?!? 

Hani o Yusuf’un Feride’si? Ah, ah! 

Hani o hanımlar, tarlasını kazarken toprağının türküsünü söylerlerdi, o kültürle o medeniyetle yaşamları dolup taşardı. Şimdi büyük bir zincir kopmuş gibi…

Ben ağlamayayım da kimler ağlasın?!

Yalnız bunlar mı? Köy kırlarında keçilerini otlatan o yaramaz küçük çobanlar nerede, bir oğlak fundalıklar içinde kayboldu gitti, çocuk çobanlar o sevimli çığlıkları ile onun peşinde kovalaşmalar… Hani o zevkli su boyu eğlenceleri… Bir söğüt dalından yapılan çığırtkan düdükler, o düdüklerin sesi nerelere ulaşmıyordu..?

Hani o aceleci yaşlılarımız?.. Sırtına birkaç odun almış, değneğine dayanarak, bir anlık soluklanmayı bile çok görürlerdi kendilerine, hele bir köylüsüne rastlarsa, o sohbetin zevkine hiç doyum olur mu? 
Hani, o akşam karanlıkları çökünce kızların utana sıkıla o şen şakrak gülüşleri, nerede?

Pencere altındaki delikanlıların dua edercesine mırıldandıkları türkü, nerede:
“Salına da salına da gel 
Hadi yavrum,
Dön dolan ine bana gel..!”
Hani o Rodop insanını en iyi yansıtan:
“Севдице, кузум пилянце,
Че ти са сбираш, торнуваш
А мене кому аставяш.!?”
(Aşkım, canım, birtanem,/ sen gidiyorsun/ beni kimlere bıraktın.!?)

Bu toprağın insanları bir yerlere gittiler. Yok artık onlar. Kimilerini geçim sıkıntısı kovaladı. Birçoklarını ise zorla kovdular.

Ortada beyaz evleri görüyoruz. Bir takım samanlıkları, kulübemsi damları… Bu boşluklar Rodoplar’ın boşluklarını andırıyor. Öte yandan bu dağın hüznü kederi ve gözyaşları…

“Hay Allah’ım, şu senin dünyanda ne çok dert ve gam var!”

Emel Balıkçı

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.