TİKA(Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı) ve SDE(Stratejik Düşünce Enstitüsü)’nün ortaklaşa düzenlediği 2. Balkan Buluşması, Ankara’da gerçekleşti.
30 ve 31 Mayıs günlerinde, Green Park Ankara otelde gerçekleşen 2. Balkan buluşmasına, Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, TİKA Başkanı Serdar Çam, SDE Başkanı Muhammet Savaş Kafkasyalı’nın yanı sıra; Türkiye, Bulgaristan, Yunanistan, Bosna, Kosova, Makedonya, Arnavutluk, Karadağ, Sırbistan, Romanya, Slovenya, Hırvatistan gibi Balkan ülkelerinden 300 kişiden oluşan siyasetçi, bilim adamı, akademisyen, din adamı, Sivil Toplum Kuruluşu temsileri de katıldı. Toplantıya, yerel ve yabancı basının ilgisi de büyüktü.
Toplantının açılış konuşmasını yapan SDE Başkanı Muhammet Savaş Kafkasyalı, “Balkanların, yüzyıllar boyunca bir arada yaşama, çok kültürlülük, karşılıklı saygı ve barış coğrafyasıdır. Modern uluslararası sistem, kendi işleyişine uygun olarak çatışma ve parçalamayı Balkanizasyon olarak adlandırılmıştır.” ifadelerini kullandı.
İkinci sözü alan TİKA Başkanı Serdar Çam, “Balkanların, birçok acı ve sıkıntının yaşandığı bir yer olmasına rağmen çok özgün bir bölgedir… Balkanlarda farklılıklar zenginlik örneği olarak ifade edilmektedir. Balkan halkları din, dil, ırk olarak beraberce nasıl yaşandığını çok güzel bir şekilde göstermiş, tüm dünyaya bir örneklik oluşturmuştur. Terör faaliyetlerinin, şiddet olaylarının yaşandığı günümüzde tüm devletlerin buradan ders çıkarmaları gerekmektedir. Balkan tarihinde yönetim kabiliyeti yüksek birçok kişi yetiştirmiştir. Osmanlı’nın neresine giderseniz gidin bir Balkan kökenli yönetici ile karşılaşırsınız.” tespitinde bulundu.
Daha sonra söz alan Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ise, özetle şu mesajları verdi:
“Balkanlar’ın çok kültürlü, çok dilli ve çok dinli yapısı, çatışmaların ve kargaşa ortamının değil, huzur ve barışın ve birlikte yaşamanın sembolü olmadıkça dünya barışı da mümkün değildir… Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz günlerde Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandır Vuçiç ile gerçekleştirdikleri Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi oturumunun ardından düzenlenen basın toplantısında da söylediği gibi, ülkemizin çabaları kriz ve istikrarsızlıktan medet umanların planlarına büyük darbe indirmektedir. Temel gayesi Balkanlar’ın barış ve istikrarına katkı vermek, güçlü işbirlikleri oluşturmak olan ülkemizin bu çerçevedeki çabaları manipüle edilmeye çalışılmaktadır… Günümüz dünyasının karanlık tablosunda, bizim medeniyetimiz çokluk içinde birlik sunan bir barış medeniyeti olarak cazibesini korumaktadır… Balkanlar’ın çok kültürlü, çok dilli ve çok dinli yapısı çatışmaların ve kargaşa ortamının değil, huzur ve barışın, birlikte yaşamanın sembolü olmadıkça, dünya barışının da olmayacaktır… Balkanlar’daki kardeşlerimizin ayağına diken batsa, Anadolu’nun bağrına bir hançer saplanır… Allah’ın izniyle 24 Haziran’dan sonra Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle daha güçlü, daha etkin mekanizmalarıyla; din, dil ve ırk farkı gözetmeksizin gönül coğrafyamızın ihtiyaçları ve sorunlarıyla çok daha yakından ilgilenecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi, farklılıklardan güç alarak yükselen bir Balkan ruhunu hep birlikte inşa edeceğiz!…”
Bu konuşmasından sonra Çavuşoğlu, programının yoğun olduğu gerekçesiyle, 2. Balkan buluşmasına katılanlardan özür dileyerek toplantıdan ayrıldı.
Toplantı, “Balkan Tarihinde Temel Kırılmalar”, “Balkanlarda Çok Kültürlülüğün Sürekliliği” “Balkanlarda Doğal ve Kurgusal Kimlikler” panelleriyle devam etti.
“Balkan Tarihinde Temel Kırılmalar” oturumuna katılan Bulgar tarihçi Stoyan Dinkov, “Bulgaristan’da etnik homojenleşme( tek tipleşme) modeli, komünist rejiminin 1970 yılında aldığı kararla başlamıştır. Bu dönem, Bulgaristan’daki Türk azınlığına karşı organize bir şekilde açıkça yürütülen bir kampanyanın başlangıcıdır.
Komünistler ilk önce ikilem içinde kalıyorlar; Türk kültürünü, dilini ve geleneklerini kısmen mi, yaksa tamamen İslam kültürünü mü reddetsinler. Totaliter rejim, Türk kimliğinin en belirgin işaretinin din unsuru olduğunu tespit ediyor. Bu da olmayan ‘Türk milliyetçiliğin’ belirgin göstergesi sayıldığı için, İslam dinine karşı kampanya başlatılıyor.
Komünizm, Türklerin kimliğini kaybederek tek tipleşmesini, Bulgar, komünist ve Hristiyan olmasını amaçladı. Türk ve Müslüman azınlıklar özel bir odaklanmayla asimile edilmeye çalışıldı. Rejim, bütüncül politikalarla Müslüman topluluğun ortadan kaldırılmasını hedefledi… Bin yıllardır süren global Türk tarihini bilmedikleri için, komünistlerin tehlikeli ve sapkın bir ‘evrimsel’ model seçmeleri, buda bir anda Bulgar devletinin ve ulusunun çöküşünü getirecekti. Bu öyle bir çöküş ki, bu güne kadar etkilerinden çıkılamadığı gibi, devletin yıkılması derecesine kadar derinleşti…
Beyin yıkama, isimlerin değiştirilmesi, İslam’dan Hıristiyanlığa doğru din değiştirme teşebbüsünde bulunma çabaları ve son olarak, bu acımasız ve tehlikeli mantıkla ‘soya dönüş’ sürecini başlatılması, kurulduğu 1878 yılından beri Bulgar devletine ve ulusuna en çarpıcı darbe vurulmuştur…”
Dinkov, günümüzde yakalanan barış ortamının devam etmesi için, Balkanlar’da ve Türkiye’de istikrarın devam etmesi gerektiğini belirtti.
Diğer Balkan ülkelerinden gelen akademisyenler de, kendi ülkelerindeki sorunları dile getirdiler.
Toplantının 1. günü akşamı verilen iftar yemeği öncesi, Burhan Şaban yönetimindeki Bosna-Hersek ilahi grubu, ilahiler okudu.
Toplantının 2. günü, Balkanların geleceği ile ilgili geniş katılımlı Stratejik Düşünce Çalıştayı ile başladı.
Bu çalıştaya katılan Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, Balkanlarda mikro milliyetçiliğin istismar edildiğini, Balklanların belki petrolü, doğalgazı yoktur, fakat tarımı, hayvancılığı, turizmi olduğunu, Türk bankalarının Balkanlarda şube açmalarını teşvik ettiklerini ve bankaların kredi verme imkanlarını arttıracaklarını, Balkan ülkelerinin güvenlik güçlerini Türkiye’de eğittiklerini belirtti.
Kalın, “Türkiye’nin Balkanlar’daki derdi nüfuz elde etmek değil, barış, huzur ve güvenliği sağlamaktır. Biz bunu da defalarca ispatladık. Bizim Balkanlarla ilgili başka bir gündemimiz olsaydı Türkiye çok daha farklı angajmanlara girerdi. Girdiği ilişkilerinde son derece şeffaf, bütün tarafları eşit muhatap kabul eden bir yaklaşıma sahiptir. Biz Türkiye olarak, dünya sisteminden de adalet ve eşitlik talep ediyoruz. Cumhurbaşkanımız ‘dünya 5’ten büyüktür’ dediği zaman da bu dünya düzeninin adalet ve eşitlik üretmediğini, bu yüzden acil sorunlara çözüm bulamadığını söylüyor. Çözüm nerede? Bu düzenin değişmesinde. Ama bunun için kurumlardan önce zihinlerin değişmesi gerekiyor. Bunun için de bizim bu konuları oturup dünyanın egemen güçleriyle açık ve net bir şekilde konuşmamız gerekiyor… Kendi hikayemizi kendimiz yazmalıyız…”dedi.
Kalın, sözlerini özetle şöyle bitirdi:
FETÖ, Türkiye’de yaptıklarını sizin ülkelerinizde de yapabilir. Artık Balkanlar’da FETÖ döneminin kapanması gerekiyor… Güçlü bir Türkiye, Balkanlar için iyidir. Güçlü, istikrarlı bir Balkanlar, Türkiye için iyidir, dünya için iyidir.”
Bu konuşmasından sonra Kalın, çalıştaya katılanlardan birkaç soru alabileceğini belirtti.
Bulgaristan Kırcaali merkezli ALTAY Derneği temsilcisi Durmuş Arda’nın, “Bulgaristan’da yaşayan Türklerin; Batı Trakya, Makedonya, Bosna, Kosova’da yaşayan Müslüman ve Türklerle kıyasla, Türkiye tarafından ihmal edildiğini düşünüyorum. Örneğin Batı Trakya’da 150 bin Türk yaşamasına rağmen, Türkiye buradan 3 binden fazla Üniversite öğrencisi almaktadır. Oysa Bulgaristan’da 1 milyondan fazla Türk yaşamaktadır ve buradan alınan öğrenci sayısı birkaç yüzü geçmemektedir” tespitine, İbrahim Kalın, Balkan ülkeleri arasında ayrım yapmadıklarını, fakat bunu not alacaklarını belirtti.
2.Balkan buluşmasına katılanlar, yapılan organizasyonun mükemmelliğini belirttikten sonra, verilen mesajlar doğrultusunda strateji belirlenmesi konusunda hemfikir oldular.
2.Balkan buluşması, Ankara’ya 90 km mesafede bulunan, Türk tarihini, mimarisini ve kültürünü yaşatan, doğa ve tarihi güzellikleriyl meşhur Beypazarı gezisiyle son buldu.
Haber: Durmuş Arda
2. Balkan Buluşmasından kareler:
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.