DOLAR 34,0472 0.2%
EURO 37,6276 -0.16%
ALTIN 2.744,990,62
BITCOIN 19427565.13351%
Kırklareli
25°

KAPALI

05:05

SABAHA KALAN SÜRE

Gündemde olan Boğaziçi Üniversitesi’nin evveliyatını düşünürsek…

Gündemde olan Boğaziçi Üniversitesi’nin evveliyatını düşünürsek…

ABONE OL
21 Nisan 2023 11:54
Gündemde olan Boğaziçi Üniversitesi’nin evveliyatını düşünürsek…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

28 Ağustos 1895 tarihli New York Times gazetesinde,  Boğaziçi Üniversitesi’nin evveliyatı olan Robert Koleji’nin kurucusu ve 1877 yılına kadar da yöneticisi olan Cyrus Hamlin hakkında şöyle bir yazı çıkmıştır:

“Geçen mektubumuzda Sason (şimdiki Batman ilinin bir ilçesi)sorununun, Ermeni isyancıların suç teşkil eden gayretlerinden kaynaklandığını ve Ermenilerin şahitliğiyle iddialarına kesinlikle güvenilmemesi gerektiğini doğrulamıştık.  Şimdi de bu iki gerçeği Türk – yani Müslüman bir kaynak kullanmadan; Amerikalı ve Avrupalı – yani Hristiyan tanıklığıyla ispatlamayı teklif ediyoruz.

Her şeyden önce, Ermeni isyancı hareketinin en açık ve güven verici izahatını veren kişinin Sayın Rahip Cyrus Hamlin’in kendisi olduğunu belirtmekle başlayalım.  Sason isyanından sadece birkaç ay önce 23 Aralık, 1893 tarihinde the Congregationalist’de( Protestan cemaati kilisesi) gerçekten öngörülü bildirisini yayınladı.  Ortamın taraflardan bağımsız olarak anlaşılabilmesi için bu öngörüsünün tetkik edilmesi mutlak gereklidir.  Peder Cyrus Hamlin’in bildirisi şöyledir:

‘Ermeni bir ‘ihtilalcı’ parti, Türk imparatorluğunun bazı bölgelerindeki misyoner faaliyetlerine ve Hıristiyan toplumunun tamamına korkunç şeytani ızdırap çektirmekte.   Bu gizli bir örgüttür ve sadece Doğu’da iyi bilinen bir kandırmaca becerisiyle yönetilmektedir.  Dağıttıkları el ilanının sonucunda şunlar yazılıydı:

‘Ermenistan’daki İhtilalcı hareketi yöneten tek Ermeni partisi bizimkidir.  Merkezimiz Atina’dadır ve Ermenistan’daki bütün şehir, kasaba ve köylerde temsilciliklerimiz mevcuttur. Parti’nin kurucularından Nishan Garabedian, Amerika’dadır ve daha fazla detay isteyenler onunla [Worchester Massachussetts’deki adresini vermiş] veya [Atina’da bir adres vermiş] derneğimizin merkeziyle temasa geçebilirler.’

Çok zeki ve Ermenicenin yanı sıra son derece düzgün İngilizce de konuşan bu Ermeni Centilmeni(Robert Koleji mezunu anlayın), ihtilalin hararetli savunucularındandır.  Kendisi bana, Rusya’nın toprak sahiplenmek için ön Asya’ya girmesi yolunda son derece güçlü ümitleri olduğuna dair güven verdi.  Bu işi nasıl becereceklerini sorduğumda bana: ‘İmparatorluğun her köşesinde teşkilatlanmış olan bu Hınçak çeteleri Türkleri ve Kürtleri öldürüp köylerini ateşe verdikten sonra dağlara kaçmak için fırsat kollayacaklar.  Galeyana gelen Türkler savunmasız Ermenilerin üstüne çullanıp onları o kadar hunharca katledecekler ki, Rusya insanlık ve Hıristiyanlık medeniyeti adına [topraklarına] girip işgal edecek.’

Bu entrikanın, duyduklarımın arasında en şeytanca ve vahşisi olduğunu söylediğimde, bana sakince ‘Size öyle göründüğüne şüphe yok ama biz Ermeniler bağımsızlığımızı kazanmaya kararlıyız.  Avrupa Bulgarların vahşet hikayelerine kulak verdi ve şimdi Bulgaristan özgür. (Bulgarların 1876 yılındaki Rusya destekli isyanlarından sonra, Rusya müdahale ederek, 93 harbi olarak bilinen 1877-1878  Osmanlı- Rusya savaşını çıkarmıştır ve işgal ettiği topraklarda Bulgaristan prensliği kurulmuştur) Milyonlarca (Ermeni) kadın ve çocuğun kanı akıp feryatları göğe yükseldiğinde, (Avrupa)bizim de çığlığımıza kulak verecektir.’  Ümitsizce, bu komplonun bütün medeni dünyanın gözünde, Ermeni adının nefretle bağdaştıracağında ısrar ettim.  O, ‘Biz ümitsiziz, yapacağız’ diye yanıtladı.

 …Ama senin milletin Rus himayesini istemiyor, ne kadar kötü olursa olsun Türkiye’nin yönetimini tercih ediyor.  Her zaman göçüp yerleşmenin kolay olduğu komşu ülkelerle yüzlerce millik ortak sınırı var.  Müslüman yönetiminde yüzlerce yıldır bu böyle sürdü.  Eğer milletiniz Rus yönetimini tercih etseydi, şu anda Türkiye’de hiçbir Ermeni ailesi kalmazdı’ dediğimde: ’Evet’ diye yanıtladı, ‘ve bu aptallıklarının cezasını şimdi çekecekler.’

…Aynı emellere and içen başkalarıyla da sohbet ettim ama onların hiç biri partinin üyesi olduklarını itiraf etmediler.  Tabii, katliam ve kundakçılığın yanında yalan çok hafif kalır.

…Bu parti, Türkiye’de Protestan misyonerlerle Protestan Ermeniler aleyhine Türkleri galeyana getirmeyi amaçlıyor.  Merzifon’daki bütün problemler, onların hareketlerinden kaynaklandı.  Bunlar kurnaz, ahlaksız ve insafsızlar.  Kendi milletinden olanları bile, canından olmak tehdidi altında para bağışlamaya zorlayarak yıldırmışlar, çoğu zaman da tehditlerini gerçekleştirdiler.

…Ben bu İsyancı Hınçak Partisinin iğrençliklerinden sadece birkaç tanesine en yumuşak şekilde açıklık getirdim.  Parti Rusya merkezlidir, Rus hüneri ve altınıyla yönetiliyor.  Memleketimizdeki ve dışarıdaki tüm Misyonerler bunu kınasın.  Her yerdeki bütün Protestan Ermeniler cesurca karşı gelsinler.  Bütün Pazar (Kilise) okullarına sızmaya çalışıp saf ve cahil insanları baştan çıkartarak, kendi hilesine ortak etmeye çalışıyor.  Biz de Ermenilerle arkadaşlık kurarken, hepimizin nefret etmesi gereken bu hareketi tasvip ettiğimiz intibaını bırakmamaya dikkat etmeliyiz.  Bütün bunlara rağmen, Hınçakların gerçek planlarından haberdar olmayan bu ülkedeki bazı Ermenilerin vatan özleminden dolayı onlarla işbirliğine girişeceğinin farkındayız.  Hatta Ermenilerin memleketlerinde çektiği acılardan dolayı onlara sempati duyuyor olsak da, Protestan Misyonerliği Kiliselerinin, okullarının ve İncil çalışmalarının harap olmasına yol açabilecek ve hatta tüm çalışmaların haince ve akıllıca planlanarak yok olmasına mani olmalıyız.  Dışarıdaki ve memleketteki tüm misyonerlerin Hınçakların art niyetlerinden haberdar olması ve onlarla işbirliğine girmemesi için haberleri olsun.’

Saygıdeğer Peder Cyrus Hamlin’in memleketinde ermiş olarak kabul edilip edilmediğini bilmiyoruz ama son Ermeni isyanı konusundaki öngörüsündeki erginliği Türkiye’de reddedilmiyor.  Gerçekten mucizevi,  Sason(Ermenilerin 1. Sason isyanı 1894, 2. Sason isyanı ise 1903 yılında olmuştur) kargaşasının patlak vermesinden birkaç ay önce, Peder Cyrus Hamlin yukarıdaki görüşlerini ‘ihtilal planlayıcılarının mantıksızlığını göstermek amacıyla yazdığını’ söylemekten çekinmedi.  Sayın Peder’in samimi ve masum bir ruhu olsa gerek.  Aksi takdirde, adaletli karar vermeye düşkün olan Amerikan halkına, Ermeni ihtilalcilerinin ‘kana susamışlığının’ ‘saçmalıklarıyla’ eşdeğer olduğunu ispat etmeye kalkışmazdı.

Peder Cyrus Hamlin’in, kendisinin Türk içişlerine haksız müdahalesinde görüleceği gibi, aşağıda hatırlatacağımız ‘devrim planlayıcıların saçmalığına’ da atıf yapmasını bekliyoruz.  Bir süre önce, söz konusu Ermeni planlayıcılarından birisi Boston Herald’a, Peder Cyrus Hamlin’in kendi şerefini değilse bile Robert Koleji temize çıkarmak için, eğer mümkünse, yalanlaması gereken aşağıdaki inanılmaz itirafta bulundu.  Bu Ermeni şunları yazmış: ‘Birkaç yıl önce kendisinin Amherst Massachussetts’de konferansını izledim.  Robert Kolej mezunu Bulgar gençlerinin, kendi ülkelerinin özgürlük ve bağımsızlığını kazanmasında oynadıkları önemli rolü dinleyicilerine anlatmaktan ne kadar gurur duyuyordu.’  Şimdi Peder Cyrus Hamlin’e sorarım: Bulgar öğrencilerinin arasındaki vatansever topluluklardan haberdar değil miydi?’

Sason isyanını akabinde Türkiye’yi ziyaret eden bir Associated Press muhabiri, Türk hükümetine de çok karşı olmasına rağmen aşağıda nakledeceğimiz satırları yazdı.  Peder Cyrus Hamlin’in öngörüsünün doğruluğunu ispat etmek için, okurlarımızı,  bu yazının ışığında düşünmeye davet ederiz: ‘Bazı Ermeni entrikacıların, Merzifon’daki, Papaz Edward Riggs ile birlikte iki Amerikan Papazını daha öldürüp suçu Türklerin üstüne atmak girişiminde bulundukları iyi bilinmektedir. Böylece Amerikan Hükümetinin Türk Hükümetini cezalandırmasını ve çıkacak kargaşada Ermenistan’ın bağımsızlık kazanmasının mümkün olmasını diliyorlardı.  Bundan daha şeytani bir plan bulmak için tarih sayfalarında uzun bir süre araştırmak gerekir.  Eğer Ermeni bir arkadaşları uyarmasaydı papazlar öleceklerdi.  Dr. Riggs senelerce misyoner okullarında Ermeni çocukları için hayatını feda etmişti, ve hiçbir Ermeni’nin yapmadığı kadar da Ermenileri otonomi kazanacak seviyeye getirmeye çalışmıştı.  Ama, isyancılar, bu gerçeği çok az takdir ettiler…”(Kaynak: Amerikan yazar Justin A. McCarthy’nin “Ölüm ve Sürgün” kitabı ve Okan Duru isimli Facebook profilindeki tercümeden faydalanılmıştır).

Görüldüğü gibi, Robert Koleji kurucusu Peder Cyrus Hamlin, öğrencilerinin 1876 yılındaki Bulgar isyanlarına karıştığı için övünmüş(Bu isyanda binlerce masum Bulgar ve Müslüman Türk katledilmiştir), ancak 1894 yılındaki1. Emenileri  1.Sason isyanının arkasında Rusya olduğunu bildiği ve  Osmanlı topraklarındaki Ermenilerin Rus etkisi altında kalacağından ve Protestanlığı terk edecekleri korkusuyla buna karşı çıkmıştır…

Bu bize,  1870-1915 yılları arasındaki Osmanlı döneminde isyan eden Hıristiyan azınlıkların, milyonlarca masum Türk ve Müslümanların katledilmesine ve göçe zorlanmasına göz yuman batılı gözlemcilere işık tuttuğu gibi,  gerek cumhuriyet dönemindeki provokasyonlara , yakın geçmişteki PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin eylemlerini, Trabzon’daki Sancta Maria Katolik Kilisesi’nin İtalyan papazı Andrea Santoro, Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink ve Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov cinayetleri gibi eylemlerin arkasında kimlerin olduğu ipuçlarını da vermektedir.

Bilindiği gibi, Boğaziçi Üniversitesi evveliyatı olan Robert Koleji, 1863 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Kurulduğunda, her etnik grubun anadilinde de eğitim vermeye başlayan ve bir Amerikan Protestan misyoner okulu olan aynı kolej, kuruluşundan hemen sonra onlarca Hıristiyan çocuğuna kapılarını açarken, ilk Türk asıllı öğrencisini ancak 1881 yılında kabul etmiştir.

Örneğin – kıyaslamak açısından – 1882 yılında, 232 Robert koleji mezunundan 89’u Bulgar, 85’i Ermeni, 28’i Rum, 7’si Türk ve 23’ü diğer etnik gruplardandır. Aynı Robert kolejinin Bulgar mezunlarından beşi, Bulgaristan’ın kuruluşundan birinci dünya savaşına kadar dönem dönem Bulgaristan hükümetlerinde başbakanlık yaparken; aynı dönemde kurulan tüm Bulgaristan kabinelerinde ise en az birer Robert kolej mezunu bakanlık yapmıştır. Yani o dönemde Bulgaristan’da katledilen ve zorunlu göçe tabi tutulan Türklerin ve Müslümanların arakasında onların imzaları vardır.

O dönemde Robert Kolejinden mezun olan Hıristiyan unsurlarının hemen hemen hepsi daha sonra, Osmanlı idaresine karşı yıkıcı faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Robert Koleji, 1971 yılına kadar hep yabancılar tarafından yönetilmiştir. Bu tarihten sonra da Boğaziçi Üniversitesi adını alarak,  her ne kadar Türk asıllı rektörler tarafından yönetilmeye başlansa da, bu Üniversite, Amerika’nın himayesinde olmuştur. Ancak aynı Üniversite’nin şimdiki akademik kadrosunun da Amerikan etkisi altında kalıp kalmadığını bilemiyorum.

 Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu’nun, bu göreve getirilmesine Türkiye’den karşı çıkanlar olduğu gibi, Amerika’da yeni seçilen başkan Biden’in çevresi de buna karşı çıkıyor . Ancak, 1971 yılına kadar, Amerika tarafından atanan rektörlere karşı çıkanlar olmuş mudur acaba?

Bu atamaya karşı çıkan bazı Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin istekleri demokratik veya masumca görülebilir.

 Ancak, bu eylemlere, LGBTT (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel veya travesti) gibi bizim kültürümüze yabancı “sivil toplum” örgütleri veya  DHKP/C, TKP-ML, PKK, FETÖ gibi terör örgütlerinin elemanlarının da katıldığı söylenmektedir.

Bu doğruysa, Türk toplumu olarak, tarihten ve yakın geçmişten ders çıkartmamız gerekiyor.

Umarım, Türkiye’deki yetkililer bunun farkındadır!

Durmuş Arda 

Yazının orijinali.

Yazının orijinali.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.