Balkan Savaşında, Kırcaali’nin Bulgar askerlerince işgal edildiği gün olan, “21 Ekim Kırcaali’nin günü” kutlamalarında, 25 Ekim’de yapılacak olan yerel seçimlerde, yine HÖH/D(p)S Kırcaali Belediye başkan adayı olan Hasan Aziz’in aymazlığı damgasını vurdu.
Hasan Aziz, Belediye Başkanı adayı olduğu için, kutlama kürsüsüne çıkma yetkisi olmamasına üzülmüş olacak ki, kendisine “özgürlük” getiren “mert” ve “fedakar” Bulgar askerlerinin anısına bizzat kendi elleriyle çelenk koyma gereği duydu.
Törenden birkaç saat sonra ise, kendi Facebook profilinden şunu paylaştı:
“ Kırcaali için 21 Ekim, 3 Mart(1878 San Stefano antlaşması), 6 Eylül( 1885 Doğu Rumeli’nin ilhak edilmesi) ve 22 Eylül’e (1908 yılında Bulgaristan’ın bağımsızlık ilan ettiği gün) benzeyen bir gündür, çünkü 1912 yılının bu gününde, bizim şehrimiz Bulgaristan devletinin ayrılmaz bir parçası olmuştur… Kırcaali ve Doğu Rodoplar bölgesine özgürlüğümüzü getiren kahramanların mertliğine ve fedakarlıklarına derin saygı duyuyorum. Bu bayram, nice seneler için de kutlu olsun! Yaşasın Bulgaristan!”
Aslında bu sözleri, 21 Ekim 2014 kutlamalarında söylemişti, yani o zaman tam yetkili Belediye başkanıydı ve kutlama kürsüsünde de yer almıştı.
Hasan Aziz, hangi “özgürlüklere, mertliklere ve fedakarlıklara” saygı duyuyor?
Kırcaali ve çevresindeki köylerde binlerce sivil Müslüman Türk’ün katledilmesine mi?
Suludağ köyünde, Müslüman Türk 18 çocuğun diri diri yakılmasına mı?
Asarlı, Salman, Terzioğulları, Postallar, İsmeller, Maşkılı, İslamlar, Solaklar, Mırsallar, Çamlıca(Çamdere), Tosşçalı, Ramköy, Çandır’ da çoluk çocuk demeden yapılan katliamlara mı saygı duyuyor?
Neye saygı duyuyor Hasan Aziz?
Balkan Savaşında, binlerce Müslüman Türk’ün, evinin parkının yakılmasına mı?
Binlerce Müslüman Türk’ün göçe zorlanıp, yollarda açlıktan, soğuktan ölmelerine mi?
Neye saygı duyuyor Hasan Aziz?
Yanı başında Yukarısalifler, Kavaklıbükü arasında bulunan, yerel halk tarafından “Kanlı kaya” adı verilen yerdeki Müslüman Türk katliamlarına mı?
Şu aşağıda yapılanlara mı saygı duyuyor Hasan Aziz?
Ünlü Amerikan tarihçi Justin McCarthy’nin İngiliz diplomatik kaynaklara dayanan, İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın arşivinden faydalanarak ve her belgenin tek tek arşiv numarasını da vererek yazdığı “Ölüm ve Sürgün” (Death and Exsile) adlı eserinin 171. sayfasında, Balkan Savaşı esnasında Bulgarların işgal ettikleri topraklarda Türkleri nasıl din değiştirmeye zorladığını şöyle yazar:
“İşte din değiştirmeye zorlama yöntemlerinden biri:
… kaymakam yardımcısının kardeşi papaz Çatoyev’in bulunduğu özel bir komite oluşturuldu. Bu komitenin kuruluş amacı Maleche’deki bütün Türklerin Hıristiyanlığa geçirilmesi idi. Komitenin verdiği emir üzerine yerlilerden 400’ü eski tüfeklerle, sopalarla silahlanıp komşu
köylerin Türklerine saldırdılar ve onları Verovo kilisesine zorla götürdüler, burada hepsi vaftiz edildi.
İşte bir diğer örnek:
Müslümanları küme küme sıraya dizdiler… Exarkhos’a bağlı bir köy papazı kümeden kümeye dolaşıp, bu pek kendine özgü türde dinsel öğreti öğrencilerini( kendine Hıristiyanlık inancının ilkeleri öğretilecek Türkleri) kenara çekti; her birinin alnına bir eliyle kutsal(okunup üflenmiş) suyu sürerken, öteki eliyle de( domuz etinden) bir sucuğu ısırmaya zorladı. Kutsal suyun sürülmesi vaftiz etme yerine geçiyordu; sucuktan bir parça yenmesi de Müslümanlık dininin bırakıldığını anlatıyordu, çünkü kuran domuz eti yenmesini yasaklar…”
Bir Türk veya Müslüman, Balkan Savaşında, sivil Türklere ve Müslümanlara karşı yapılan katliamlara, eziyetlere, sürgünlere, göçlere nasıl saygı duyabilir?
Ya… Bunların soyu sopu nedir?
Ya… Nasıl cibilliyet var bunlarda?
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.