Geçenlerde Bulgaristan basınında şöyle bir haber çıktı:
“‘Vatan Dostluğu’(’Drujba Rodina’), Bulgaristan’da Müslümanlara zulüm yapıldığına dair tarihi sahtekarlıkların, ortak Bulgar- Türk tarihçileri tarafından incelenmesini talep ediyor”
Aynı haberde, “Vatan Dostluğu” adlı sivil toplum örgütünün iddialarına dayanarak, Türkiye’de yayımlanan Prof. Hüseyin Memişoğlu’nun “ Pomak Türklerinin tarihi geçmişinden sayfalar” ve Dr. İlker Alp’ın “Belge ve fotoğraflarla Bulgar mezalimi” adlı eserlerin uydurma olduğunu ve hiçbir tarihi geçerliliğinin olmadığı da belirtilmektedir.
Söz konusu kitapların ikisini de okuma fırsatım olmadı. Fakat “Vatan Dostluğu” örgütünün geçmişini ve şimdi yeniden kimlerin tarafından canlandırdığını bildiğim, 1989 göçmeni olarak da Bulgar zulmünü bizzat yaşayarak gördüğüm için, söz konusu kitapların doğruluğundan hiç şüphem yoktur…
Peki, bu “Vatan Dostluğu” örgütü neyin nesi?
Kısaca “Vatan Dostluğu” adı verilen örgütü, o zamanki Bulgar devletinin gizli desteğiyle, 1937 yılında, “Vatan dostluğu için Bulgar- Müslüman kültür, eğitim ve yardımlaşma” örgütü olarak, Paşmaklı( Smolyan) papazının ve bir Bulgar asıllı öğretmenden oluşan iki Hıristiyan ile 18 Pomak Müslüman tarafından kurulmuştur.
Bu örgütün ilk amacı, Müslüman ve Hıristiyanların kaynaşması olsa da, daha sonra gerçek amacı ortaya çıkmıştır. “Vatan Dostluğu” örgütü, kimisini çeşitli vaatlerle kandırarak, kimisini işkenceyle, kimisini tehditle, 1937 yılından 2. Dünya Savaşının bitimine kadar binlerce Müslüman Pomak’ın isimlerini veya dinini değiştirerek Hıristiyanlaştırmıştır. Buna karşı çıkan onlarca Pomak ise işkencelerle öldürülmüştür.
Örgütün resmi başkanı Arif Beyski(daha sonra Kamen Bolyarov ismini almıştır) adlı bir Pomak olsa da, örgütün perde arkasındaki yöneticisi Paşmaklı papazı Petır Marinov olmuştur. 1998 yılında 95 yaşında ölen Papaz Marinov, yazdığı anılarında Pomakların adlarını bazen iyilikle, bazen baskıyla, bazen sopayla nasıl değiştirip Hıristiyanlaştırdıklarını, “Vatan Dostluğu” örgütüne, temiz alan yaratmak için, sorun çıkaranları nasıl sürdüklerini ballandıra ballandıra anlatmaktadır. Örgüt, “faşist örgütü” olduğu gerekçesiyle 1947 yılında kapatılana kadar, 80 bin Pomak’ın isimleri değiştirilmiştir. Arif Beyski dahil, daha sonra bunların çoğu isimlerini geri almışlardır.
İşte bu “Vatan Dostluğu” örgütü, eski rejimin gestaposu sayılan DS ajanlarınca birkaç yıl önce yeniden kurulmuştur.
Bu örgütün yeniden kurulacağını ilk önce, Bulgaristan’da “tarihçi” olarak bilinen Georgi Markov isimli eski DS ajanı açıklamıştı. Yani DS tarihçisi bunu, Bulgaristan’da etnik milliyetçilik yapan ”SKAT tv” adlı televizyon kanalında yapmıştı…
01.08. 2010 tarihli ”SKAT tv?!” başlıklı yazımda, şunları yazmıştım:
“Birkaç gün önce aynı televizyonda( SKAT tv), Georgi Markov( 1978 yılında Londra’da risin zehri ile öldürülen totaliter rejim karşıtı demokrat yazar Georgi Markov ile sadece isim benzerliği olsa gerek) isimli bir tarihçi akademisyenin “ Vatan Dostluğu”(Drujba Rodina) örgütünün Rodoplar’da yeniden faaliyete geçeceğini ilan etti.
Geordi Markov?!
Dikkat edilmesi gereken bir isim. Çünkü bu adam ‘kahraman’ olmak isteyen veya birileri tarafından “kahraman” yapılmak istenen birisi olduğu için, ileride Rodoplar’da, hatta bütün Bulgaristan’da büyük karışıklıklara neden olabilir.
Gelelim “ Vatan Dostluğu” örgütü konusuna…
Palas( Rudozem) civarı doğumlu Salih Bozov, ‘Ad adına suçlar, Ad adına suçla’
başlıklı kitabında “Vatan Dostluğu” örgütünce 1937 -1944 yılları arasında devletin de desteği ile Orta Rodoplar’daki Pomakların zorunlu Hıristiyanlaştırılmasını ve buna karşı çıkanların bir kısmının çeşitli işkencelerle öldürülmesini, bir kısmını Rusçuk bölgesine sürülmesini en ayrıntılı biçimde kaleme almıştır.
Salih Bozov, kitabına kelime oyunları ile Bulgarca ilginç bir başlık atmış:
‘V
İmeto
Na…
İmeto’
Yukarıdan aşağıya doğru çıkardığı ‘vini’ kelimesi, Bulgarca’da hem ‘suçlar’, hem de ‘suçla’ anlamına gelir.
SKAT tv’de Georgi Markov, ‘Vatan Dostluğu’ örgütünün 1937- 1944 yılları arasındaki başkanını yeniden dirilişçi(vızrojdenets) bir Bulgar olarak ve Kamen Bolyarov adıyla tanıtmaktadır.
Halkını makam için satan Arif Beyski eşi Fatma ile. Daha sonra kendisi Kamen Bolyarov, eşine ise Veneta ismini almıştır
Oysa Salih Bozov, aynı örgütün başkanının 1937 yılında Arif Beyski adından Kamen Bolyarov’un dönme bir Pomak olarak tanıtmaktadır. Hatta sistem değiştikten sonra, yani 1944 yılında, Arif Beyski ismini yeniden aldığını ve 1951 yılında da aynı isimle çifte ajanlıktan suçlu bulunarak idam edildiğini belirtmektedir…
…Salih Bozov’un kitabı çok kapsamlı, daha neler neler var; sadece Arif Beyski döneminin cinayetlerini değil, Balkan Savaşından sonra Bulgaristan topraklarında kalan Orta ve Doğu Rodoplar’daki Müslümanların katledilişini köy köy, isim isim, canlı tanıkların anlatımıyla bu kitapta belirtilmiştir…”
Pomakların asimilasyonuna katkılarından dolayı, Arif Beyski’ye bir dönem İridere Müftülüğü görevi de verilmiştir. 2. Dünya Savaşında, Nazi Almanya’ sının desteğiyle Bulgaristan İskeçe’ yi işgal ettiğinde ise, Arif Beyski, devşirilmiş ismi olan Kamen Bolyarov ismiyle, İskeçe müftülüne de getirilmiştir. Yani kendi halkına ihanet ettiği için ödüllendirilmiştir…
Gelelim yeni “Vatan Dostluğu” örgütünün bir kaç gün önceki açıklamasının devamına…
“İki yazarın yayınladıkları kitaplarda, komünist rejimi dönemindeki kurbanların sayısının abartılması kaygı vericidir. Gerçekler ve kurgu arasındaki veya yalanlar arasındaki uyumsuzluk o kadar çarpıcıdır ki, bunlar açık manipülasyonlara neden olmaktadır. Bu yalanlar, iki ülke arasında gereksiz gerginlik yaratarak, Bulgaristan ve Türkiye’deki Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında güvensizlik ve nefret duygularına neden olmaktadır…
…Son dönem Bulgaristan tarihindeki Müslüman ve Hıristiyanlar arasındaki ilişkilerin manipüle edilmesine karşı çıkarak, ‘Vatan Dostluğu’ olarak, bu konudaki bizim ve yabancı bilim adamlarının eserleri ana hedefimiz olacak”
Bu satırları okuduktan sonra, “o kadar duygulandım ki, gözlerim yaşardı…”
Yeni “Vatan Dostluğu” örgütünün DS menşeli yöneticileri, “ Balkan savaşından başlayan Pomaklara karşı girişilen asimilasyon politikalarında, onlarca Pomak’ın katledilmesini, binlercesini işkenceden geçirilmesini, binlercesinin sürülmesini, binlercesinin zoraki Hıristiyanlaştırılmasına ve şimdiki gizli asimilasyonlarına da göz yumun” demek istiyorlar.
Yeni “Vatan Dostluğu” örgütünün DS menşeli yöneticileri, 1984- 1989 yıllarında fiilen başlayan Türklere karşı yürütülen asimilasyon politikalarında, bir buçuk yaşında bir bebek ile 15 yaşında bir çocuk da olmak üzere, onlarca Türk’ün öldürülmesine, binlercesinin işkenceden geçirilmesine, binlercesinin işkence kamplarına sürülmesine, binlercesinin göçe zorlanmasına ve şimdiki gizli asimilasyonlarına da göz yumun” demek istiyorlar.
Şimdiki “Vatan Dostluğu” örgütünün yöneticisi, eski DS ajanı “tarihçi” Geoergi Markov’un tarih konusundaki objektifliğine bakalım…
Rusya’nın çıkarlarına hizmet ettiği için, Rusya devleti tarafından madalya ile ödüllendirilen Georgi Markov’ a göre, dilleri Slavca olduğu için Pomaklar Bulgar kökenlidir. Yani bu mantığa göre Ruslar, Çekler, Sırplar, Slovaklar, Slovenler, Hırvatlar vs hepsi Bulgar oluyor.
Georgi Markov’un eş başkanı olduğu, ” Yurtdışındaki Bulgar tarihsel toplulukların sorunları ile ilgili İstişare Kurulunun” “bilimsel” görüşüne göre, temiz Türkçe konuşan, fakat Hıristiyan olan Gagavuz Türkleri de Bulgar kökenlidir.
Geçenlerde aynı İstişare Kurulu şu “görüşü,” açıklamıştır:
“Eski Sovyet Cumhuriyetlerinde yaşayan Bulgar – Gagavuzların, Bulgaristan vatandaşlığına başvurduklarında, resmi evraklarda etnik kökenini ispatlayan diğer Bulgarlarla eşit muamele yapılmasını öneriyoruz. Çünkü Moldova ve Ukrayna topraklarında yaşayan Gagavuzların etnik kökeni tartışmasız Bulgar’ dır ve etnik kökeni Bulgar olmayan Gagavuz yoktur.”
Buna göre, Gagavuz Türkleri gibi Türkçe konuşan biz Türkler, Azeriler, Tatarlar, Kazaklar vs hepimiz Bulgar oluyoruz…
Bu görüşün altına imzasını atan eski DS ajanı, “tarihçi” Georgi Markov’un da olması, kararın ne kadar “bilimsel” ve “inandırıcı” olduğunu öğrenmiş olduk.
Ancak bir gerçek var ki, o da birileri, esas kökeni Türk olan, fakat 9’ uncu asrın sonlarında Slav dilini ve Hıristiyan dinini kabul eden ve şimdi sayıları 5 milyonu geçmeyen etnik Bulgarları nasıl kandıracaklarını şaşırıyorlar…
300 milyonluk Türk dünyası karşısında gülünç duruma düşme pahasına da olsa…
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.