Bulgaristan 1989 yılında komünist rejiminden kurtulduktan sonra, bu ülkede yaşayan Müslümanlar, bir türlü çift başlı Başmüftülük sorunundan kurtulamamıştır.
Bulgaristan’da yaşayan Türklere en ağır asimilasyon politikaları uygulandığı dönem olan 1984- 1989 yıllarında, ezanın susturulduğu, camilerin kapatıldığı, gençlerin camilere sokulmadığı dönem olan 1986 yılında Kırcaali Müftüsü ve 1989 yılında da Bulgaristan Müslümanları Başmüftüsü olarak atanan Nedim Gencev, Müslümanların başında Demokles’in kılıcı gibi durmaya devam etmektedir.
Kırcaali Müftülüğü görevine başladığı zaman, Nedim Gencev’in hiçbir dini eğitimi olmadığı, sadece Hukuk Fakültesi mezunu olduğu biliniyordu, daha sonra kendisinin Türklere en çok zulüm yapan eski rejimin gestaposu sayılan DS subayı da olduğu anlaşılmıştır. Fakat her nedense Nedim Gencev, Bulgaristan 1989 yılında demokrasiye geçtikten sonra da, Bulgaristan Müslümanları Başmüftüsü olarak bu görevi 1992 yılına kadar sürdürmeyi başarmıştır.
DS subayı Nedim Gencev, her ne kadar 1992 yılında Başmüftülük görevini bırakmak zorunda kalsa da, Bulgaristan’daki yasal boşluklardan yaralanarak, Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğünü 26 senedir çalışamaz hale getirmiştir.
Bulgaristan’da yaşayan Müslümanların çoğu, bu eski DS subayını Müslüman dini kuruluşlarının başında görmek istemeseler de, o, hep yasal boşluktan yararlanıp dönem dönem Müslümanların dini kuruluşlarını karıştırmayı veya onların başına geçmeyi başarmıştır.
Bulgaristan’daki İslam dini kuruluşları hakkında o kadar yasal boşluklar bırakılmıştır ki, 1992 yılından sonraki tüm İslam Konferanslarında alınan kararlar tartışma yaratmıştır; gerek tüzük ihlalleri, gerek yetki konuları, DS subayı Nedim Gencev ve ekibi tarafından hep mahkemelere taşınmıştır. Bu ekip, Bulgaristan’daki siyasi duruma göre de bazen bu davaları kazanıp Maşmüftülük makamını ele geçirmiştir.
Bulgaristan Başmüftülüğü seçimi konusunda öyle bir yasal boşluk bırakılmıştır ki, öyle veya böyle Bulgaristan’da yaşayan Müslümanlar, eski DS uzantılarının insafına bırakılmıştır.
Yani Bulgaristan’daki Başmüftülük ve bölge Müftülükleri makamlarına talip iki ekip vardır; birisi eski DS subayı Nedim Gencev ekibi, diğeri ise kadrolarının tamamen HÖH/D(p)S kontrolünde olan bir ekip…
Nedim Gencev, mahkeme kararıyla her göreve geldiğinde, HÖH/D(p)S Müslümanların “kurtarıcısı” olarak göreve çağrılır ve “kurtarıcı” olarak, Başmüftülük olsun, bölge Müftülüklerinde olsun istediği kadrolaşmayı yapmaktadır.
HÖH/D(p)S, son 20 senenin 10 yılını iktidarda geçirmesine rağmen, Bulgaristan’ da yaşayan Müslümanların bu çift başlılığından kurtulması hiç bir yasal düzenleme yapılmasını istememiştir. Yani “kurtarıcı” rolüyle yetinmiştir…
Şu an HÖH/D(p)S ekibinin Başmüftüsü Mustafa Hacı’dır. Eski DS subayı Nedim Gencev’in ekibinin Başmüftüsü ise, Ali Bayraktarov’dur.
23 senedir bu iki ekip birbirini dava edip dururlar. Mahkeme, bazen Gencev ekibini, bazen de HÖH/D(p)S ekibi lehine karar verir. Bazen Sofya’daki Başmüftülük işgal edilir, bazen dayakla sopayla Başmüftü ve bölge Müftüleri görevden alınır. Her iki ekibinde bu görevler için özel, paralı dayakçı fedaileri vardır.
Bu iki ekip kavga ederken, Müslüman vakıf mallarının temsili konusunda, yapay olarak yetki sorunu yaratılarak Müslüman vakıf malı olan camiler, medreseler vs gasp edilmektedir.
Şimdi gelelim en son mahkeme kararına…
Aslında Sofya Temyiz Mahkemesi, HÖH/D(p)S ekibinin 14.04. 2008 tarihinde Milli Müslümanlarının Olağanüstü Konferansının sahte tüzükle yaptığını ve onun için mahkeme tarafından tescil edilmediği gerekçesine dayandırarak yasadışı saymaktadır.
14.04. 2008 tarihli konferansta seçilen HÖH/D(p)S ekibinin mahkemece tanınmamasına rağmen, aynı ekip 21.09. 2008 tarihinde toplanarak, 31.10. 2009 tarihinde Bulgaristan Milli Müslümanlarının Olağanüstü Konferansının yapılmasına karar alıyorlar.
31.10. 2009 tarihinde yapılan Bulgaristan Milli Müslümanlarının Olağanüstü Konferansında Şaban Ali Ahmed, Yüksek İslam Şurası Başkanlığına seçiliyor. Mustafa Aliş Hacı ise, Maşmüftü seçiliyor. Ancak bu konferansın da yetkisiz olduğu gerekçesiyle, mahkeme tarafından tescil edilmiyor.
Buna rağmen Şaban Ali Ahmed(şimdi HÖH/D(p)S milletvekili) yönetimindeki HÖH/D(p)S ekibi, yetkisi olmadığı halde 08.12. 2011 tarihinde toplanarak, 12.02.2011 tarihinde yine Bulgaristan Milli Müslümanlarının Olağanüstü Konferansı yapılmasına karar alıyorlar, ancak bu sefer Müslümanlardan 215 bin imza da toplayarak.
12.02.2011 tarihli Milli Müslümanlarının Olağanüstü Konferansında alınan kararları normal mahkeme yine tescil etmiyor, fakta bir üst Sofya Temyiz Mahkemesinin 6. dairesi tescil ediyor.
Fakat Nedim Gencev ekibi, delillerin yeterince incelenmediği gerekçesiyle, bu 12.02.2011 tarihli Milli Müslümanlarının Olağanüstü Konferansında alınan kararların tescil edilmesine yeniden itiraz ediyor.
Sofya Temyiz Mahkemesinin 9 dairesinin en son 14.09 2015 tarihli kararı ile, Nedim Gencev ekibinin iddiaların haklı bularak, şimdiki HÖH/D(p)S ekibi Müftüsü Mustafa Aliş Hacı’nın ve Yüksek İslam Şurasının yetkilerini geçersiz sayıyor. Mahkeme kararında, İslam inancı tüzüğünde, imza toplayarak konferans yapılması maddesinin de olmadığını belirtiyor.
Yani mahkemenin bu kararından sonra, HÖH/D(p)S ekibinin elinde olan Bulgaristan Başmüftülüğünün, Bulgaristan Yüksek İslam Şurasının ve bölge Müftülüklerinin hiç bir yasal dayanağı yok…
Bunların aldıkları veya alacakları kararların da hiç bir yasal dayanağı olmayacak…
Şimdi kimse DS subayı Nedim Gencev ekibini desteklediğimi düşünmesin! Desteklersem, kötünün iyisi olan HÖH/D(p)S ekibini desteklerim…
Görüldüğü gibi, “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık…”
Her ne kadar Bulgaristan’ın büyük şehirlerindeki veya kasabalarındaki camilerde ezan sesi bir sokak öteden duyulmasa da…
Camilerin bir kısmı cemaat olmadığı için kapalı kalsa da…
Cuma namazına gidenlerin oranı % 2’ yi geçmese de…
Başmüftünün ve bölge Müftülerinin çoğu, HÖH/D(p)S militanı gibi çalışsa da…
Müftülerin çoğu, politize olmuş olsa da…
Gençler dinden soğutulmuş olsa da…
Yine de HÖH/D(p)S ekibi, DS subayı nedim Gencev ekibi karşısında, kötünün iyisi sayılır.
Bu da, Bulgaristan’da yaşayan Müslümanlara, bir nevi ölüm gösterildiği için, sıtmaya razı edilmeleri demektir.
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.