DOLAR 35,5594 0.16%
EURO 36,5618 -0.36%
ALTIN 3.080,73-0,39
BITCOIN 36443400.39794%
Kırklareli

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Bulgaristan’da değişimleri çoktan bekliyorduk…

Bulgaristan’da değişimleri çoktan bekliyorduk…

ABONE OL
8 Şubat 2016 22:37
Bulgaristan’da değişimleri çoktan bekliyorduk…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bu değişimlerin olmasını çoktan bekliyorduk…

Aralık ayında HÖH olaylar, ilk adımlar atılmasına daha çok hız verdi. Aslında o adımları gerektiren olanaklar son 5-6 yıldan beri var. Bu düşüncemizi, bir milletvekilimizle, bir çay kahve sohbetinde, hislerimizi paylaşmıştık. Çok çatlaklar oluştu, çok depremler, kimileri daha hafif, kimileri daha şiddetli. Çürük hücre var dememize kulak verilmedi. Hatta, bu paylaşımlarımız, alay edercesine karşılandı. Biliniyor ki, bir hücre, tüm bünyeyi çürütebiliyor. Çürük hücre ne olduğunu artık birçoğumuz görüyor, onun yaşattığı olumsuzlukları yaşadık, yaşıyoruz.

Bizler, siyasetçi değiliz, siyasetten de anlamış gibi yazılar yazmıyoruz. Sadece ve sadece bir vatandaş olarak yaşadıklarımızı yazıyoruz. Ama şunun da farkına vardık: Kültür siyaseti, siyasetlerin siyaseti imiş. Bir sözle her ikisi de birbirine bağlı. Birbirini etkilemeden geçemiyor.

3-4 seçim önce “Bizim Partimiz, Bizim Parti mi?” makalesini yazıp cesaretle internet medyalarında yayınlanınca, bir Bulgaristan Türk vatandaşı olarak, gerçek yaşadıklarımızı medyalara yayınlayınca, halkımıza duyurunca, halkımızın düşüncesi olan düşüncelerimizi paylaşınca, “Kasim’ cı , Güner’ci , Mehmet’çi” olduk. “Ayırımcılık yapan” olduk…. “Boy gösteren” olduk, “boş boş yazan” veya “kendinizi bir şey sanıyorsunuz” olduk. Hak ve Özgürlük Hareketi(HÖH) partisinin siyasi derinliğini anlamayan olduk… Halkımızı ve oy verenleri sadece lafta ve gösterişte koruyan HÖH’ün  bir numara düşman sayıldık.

O makaleden sonra, 25 yıl HÖH’ün var oluşundan sonra, canlı canlı, ilk kez ve son kez yanımıza “milletvekili” olan, ama milletimizin ve oy verenlerimizin vekili olamayan “vekilimiz” geldi ve “sus, başına kötülük gelir” dercesine sohbet ettik.

Daha sonra kötülükler geldi…”yalancı, görevini kullanan, çalıcı, para götüren, millet ve vatanına ihanetçi, terörist…” olduk.

HÖH yöneticilerinden biri ile (şimdi 3’lü yönetimde), o makaleden sonra telefondan 40 dakika kavga edercesine bağıra çağıra görüşmelerde bulunduk. Ne yazık ki, HÖH liderleri, hiç bir farklı düşünce ve tekliflere meyilli olmadı ya da meyilli olmak istese de zirvede oturndan dolayı olamadı. Böylece HÖH’e oy verenler, birer piyon sayıldı. Böylece tüm aydın ve entel kişiler ya hafifçe, ya da gaddarca ve terbiyesizce uzaklaştırıldı.

Şimdi de o “büyük liderler” hala zirvede, hala boy gösteren… Hele de son olaylardan sonra, boş gurur yapan, başlarını fazlasıyla dik tutan.

İşleri hayırsız olsa da, zirveye gitmeleri için neden olan halkını küçümsemiş olsa da, bazı kaynaklara göre içinden memnuniyet gelmese de, hala çıkarı ve beklentilerinden kopamıyorlar, hala o, eski ve “ret edilen” tarzda var olan sistem çerçevesinde…

Halkımızdan şunu çok defa duyduk: “Usandık onların daima, her yerde, medyalarda, toplantılarda hareketsiz görünmelerinden, sadece seçimlere karşı halkı kandırmalarından, hep aynı sözcük ve cümleleri tekrarlamalarından”. Konuşmaları çok güzel, ama…. Büyük “ama”sı var.

Keşke halkımızı kandırmış değil, inandırmış olsaydılar. Adım adım seçimlerde söylediklerinin arkasında dursaydılar. Ya da en azından girişimlerde bulunsaydılar.

Yarı ömür zamanı geçti… Sadece umutla geçti…

Sadece diğerlerinden değil, bizimkilerden de itilip kakıldık, kullanıldık, ayırımcılık yaşadık… Özveri ve fedakarlıkla çalışmalarımızdan dolayı “deli,” olduk, “dilenci,” “manyak,” “boş işlerle uğraşan” olduk, “çocuk işi yapan” olduk.

Satın alma diplomalarla değil, gerçekten eğitim alanlar idik, ama “salak” olduk.

Bizler, kötü gerçekleri yaşayan, “Bizim Partimiz, Bizim Parti mi?” makalesiyle “hakaret etmiş” olduk.

Gözalıcı değil, gözçıkarıcı durum çok acı verici. İşsiz, çaresiz, çocuklarını sıkıntılardan eğitemeyen, perişan halkımızın kasaba, köylerinde siyah cipler sürüp, çalışanların alın terini içip dolaşanlar, “hak koruyan” oldu, ama sözde hak ve özgürlük koruyan oldu.

Gerçekleri söyleyince “ayırımcılık yapıyorsunuz” olduk… “45 numara ayakkabı kapınıza gelecek” diye korkutmalar, baskılar gördük, eşi olmayan kontroller yaşadık.

Şimdi değişim zamanı geldi… Zor olacak, fakat ok yaydan fırladı….

Aralık ayında olan olaylar, gereken ve ihtiyaç olan değişime adım atmış olsa da, çok bir çirkin tarzda sergilendi. Olumsuz bir şekilde olmasına rağmen, gelecek açısından umut verici oldu! Şok edici olsa da, kimin ne olduğunu,  artık açık açık öğrenmiş olduk.

Bu olaylar aslında çoktan olmalıydı. ‘ten ayrılan ve Değişimde başta olan tüm “kahramanlarımıza” tebrik ve teşekkürlerimizi sunarak, başarılar onların değil, şimdiye kadar olduğu gibi değil, hepimizin olsun, diyoruz. Gelişim kurban ister. “Kurbanlığın” HÖH’ ten atılması bir nevi iyi oldu. Zor, üzücü, yıpratıcı, gergin de olsa, fakat sonuç olarak oldu!

Yıllarca sadece seçimlerden önce HÖH liderleri, bana sarılıyordu, kültür evimizin ihtiyaçlarına sarılıyormuş gibi sarılıyordu… Fakat seçilmeden sonra?…Sonra bizleri unuttu mu? …Unutmadı. Tam tersine, HÖH yöneticileri, bizleri, aktif çalışan bir kültür kurumu olarak unutmadı, ama kasten bizlere ilgi göstermiyordu. Hatta, birçok kez çalışmalarımıza köstek oluyordu, bize zor anlar yaşatıyordu, azarlıyordu, küçümsüyordu, otoriterimizi düşürmek için çaba harcıyordu.

Gerçekler konuşuyor. 25 yıldan beri HÖH liderleri bizleri ziyaret etmedi. Neyi, nasıl yaptığımızı sormadı. Yıkık dökük binamıza çocuklar nasıl bir duyguyla geldiğini sormadı, Uzmansız ve öğretmensiz, çocuklara ve gençlere nasıl eğitim ve terbiye verdiğimizi düşünmedi. 25 yıldan beri çok defa yerli ve merkezi liderlerle görüştük, resmi ve sözel isteklerde bulunduk. Kültür aktivitelerimizi nasıl, nereden, kiminle, ne gibi, nerede yaptığımızdan haberleri oldu, fakat haberleri yokmuş gibi davrandılar. Hatta alay edercesine davrandılar.

O “buket” adını taşıyan sadece seçimlerden önce düzenlenen “kültür faaliyetlerine,” “folklor ve edebiyat yarışmalarına” da davet etmedi denilebilir. Bir kez davet gelmişti. Faaliyetten bir gün önce, gece yarısı saat 23.30’da, internetten katılabileceğimize haber geldi. Ertesi gün sabah saat 10′ daki açılış, bizlere uzak bir şehirde yapılacaktı. Yani, en azından davet edilenlerin listesine girmiş olduk. Yorum sizin olsun. Aslında davet zamanda gönderilseydi, yine katılmayı doğru görmüyorduk… Fakat katılanların anlatımlarına göre, hiç bir ekibin yöneticisine veya öğretmenine neye ihtiyaçları var olduğu sorulmamış. Çocuklar program sunuyor, ama neyle ısınıyor, sahne kıyafeti nereden ve nasıl buluyor, eğitimcilerin emeği ödeniyor mu?… Katılanların verdiği bilgilere göre önceden belediyelere toplayıp “katılmayan sonrasını düşünsün” deyip mecburen katılmalarını istiyorlarmış. Ya da katılanlara yarışmalarda 100-200 leva verip, HÖH kültür işi yaptığını sergiliyor.

Sizce kültür işi, eğitim işi, yarışma işleri böyle mi yapılıyor? . HÖH var oldu olalı, davet etmemize rağmen, aktivitelerimize hiç bir kez katılmadı. HÖH, kendi düzenlediği aktivitelere de kasten bizi davet etmedi. Avrupa parlamentosuna “kültür temsilcileri götürüyoruz” deyip, kasten bizim kültür evimizin hiçbir üyesini götürmedi.

Bir sözle, Deliorman’da en aktif çalışanlardan birileri olmamıza rağmen, değerlerimizi koruma çabamızda ne manevi, ne maddi destek gördük.  Kültürümüzü, dinimizi, anadilimizi, tarihi, sanat ve edebi gerçeklerimizi savunma, koruma ve ayakta tutma, fedakarlıkla yapılan çalışmalarımızı yanlış gördü demek azdır, terör yaparcasına suçlu gördü. Baskı yaptı ve yaptırdı. Oysa bizler, Şumnu Kültür Evi üyeleri olarak, Bulgaristan’da bir Türk toplumu olarak, kanun çerçevesinde, sadece insanca yaşamayı ve çalışmayı istiyoruz.

Fotoğraflar da anlatıyor: Yıllarca sadece seçimlerden önce HÖH liderleri, bana sarılıyordu, kültür evimizin ihtiyaçlarına sarılıyormuş gibi sarılıyordu… Ama sonra? Anadili eğitimi ile ilgili ne değişti? Azınlık olarak, Türk kültürü ve Türk aydınları; din eğitimi ve din kurumları; gelenek, sanat, spor, tarih, folklor, edebiyat ile ilgili olumlu yönde ne değişti? Cevap tektir. Devamı, hepimizindir.

Şimdi zamanı geldi, çalışmalarımız ve dualarımız kabul olsun! Yeni gelişmeler, yeni oluşumlar, hepimize hayırlı olsun!!!

 

Nurtnen Remzi

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.