Yeni ders yılı kapımızı çalıyor yine. Ve içimizde işleyen bir yara yeniden depreşiyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, şu demokrasi dönemi geleli beri Türkçe kon usunda havaya kılıç sallamakla geçiyor ömrümüz.
Görüyorsunuz, durum öyle ki, hatır için söz söyleyecek zaman değil, iyiye iyi, kötüye kötü! Türkçe konusunda Bulgaristan’da yaşayan Türkler olarak konuyla ilgili girişimlerimizdeki kısırlığımızın, yüreksizliğimizin, vurdumduymazlığımızın, hatta cahilliğimizin acı meyvelerini tadıp tadıp duruyoruz. Bu yargı, ilgili kişileri yargılama anlamına gelmez, bozulmazlar sanırım…
Uluslar arası forumlarda ülkemizdeki Türkler konusu, hakları, özgürlükleri konusu açılınca, hele hele Strasbourg’da, Avrupa Parlamentosunda söz alan temsilcilerimiz, bütün işlerin yağla bal olduğunu beyan ediveriyorlar. Öyle ki, isterseniz gelin, görün,, bizler bu konuda dünyalara bile örnek olabilecek aşamaya varmışız, sizin anlayacağınız çözümlenecek sorunumuz yoktur, efendim, deyip ak kağıt üzerine imzasını kıvırıp geçiyorlar. Oysa durum gerçekten öyle mi? Sormaya, soruşturmaya gerek yok sanıyorum Kanayan yaramızı sinemizde taşıyıp duruyoruz.
Söz gelişi bağımsızlığıyla övünen bir gazete, logosunun hemen altına, Momçilgradlı(Mastanlılı) Türk çocuklarının Türkçe yerine İngilizce okumayı yeğlediklerini seve seve okuyucularına duyuruyor. Momçilgradlı çocuklar nerdeyse Türk isimlerinden de vazgeçecekler. Oysa bu habere yer veren meslektaşlarımız, kentin Hak Ve Özgürlükler Hareketi Yerel Kurulunu ziyaret etmişler mi acaba?
Duvar dolusu fotoğraflar, gencecik türküsü dudağında, sevdası yüreğinde Türkçe uğruna kurşuna dizilen, hayatını yitirenleri anımsatıyor. Bunların sayısı bir değil, beş değil, onlarca… Ama sofranın kalıntılarından bir lokma verilince “ bağımsız” yayın olsan da, çalınan havaya göre oynayacaksın, çaresiz…
Türkiye Radyo Televizyon Kurumundan gazeteciler, Hak ve Özgürlükler Hareketi Merkez Konseyine röportaj için geliyorlar. Yöneticilerden biri, bin bir bahane uydurarak meslektaşlarımızı kabul etmiyor. Sonradan anlaşılıyor ki, yetkili Türkçe konuşmayı beceremediği için böyle davranıyormuş. Ayıp değil mi? Türkçe bilmiyorsa, madem ki Türk halkının yükselişine önayak olmak için gelmiştir, getirilmiştir, üstelik Türk asıllıdır, ana dilini öğrensin lütfen! Yalan mı, tek bacak yabancı bulunmadığı halde bile, toplantılarımızda boyuna Bulgarca konuşmayı yeğlemiyor muyuz? Deliorman’ın uzak bir köyünden, Rodoplar’ın dağ sırtındaki evden kopup derdini dökmeye gelen soydaşlarımızı Bulgarca konuşmaya zorlamıyor muyuz? O halde sorarım, bu konuyla ilgili değişen bir şey var mı? Eski hamam eski tas…
İyiye iyi, kötüye kötü diyelim! Sözümüze böyle başladık değil mi? Yeni ders yılında komünist İlço Dimitrov, Eğtim Bakanı olarak, Rusça’nın zorunlu ders olarak okutulmasını öneriyor. İngilizce okunacak, Fransızca okunacak, ya Türk çocukları ana dili Türkçeyi nasıl okuyacaklar, bunun sözü edilmiyor, nedenini de sorup soruşturan yok. “Ağlamayan çocuğa meme verilmez” denir. Peki, bu durumda bizler ya ağlamasını beceremiyoruz, ya da karnımız tok ki, Avrupa Parlamentosunda söz alarak atıp tutan temsilcilerimiz gibi, buna asla gereksinim duymuyoruz.
Elimizi yüreğimize koyalım, gerçeği olduğu gibi söyleyelim:
Türkçe’nin, Türk kültürünün Bulgaristan’da bu durumda olmasına başkası değil, bizler suçluyuz.
Sayısı bir milyona yakın bir Türk azınlığın temsilcisi olan bizler, başta Hareket yöneticileri, milletvekilleri, Türkçe öğretmenleri, yazarlar- şairler, gazeteciler ve tüm Türk aydınları ele ele vererek dilimize, kültürümüze, sahip çıkarak, aslanı ağzında bile olsa zorla çekip alacağımız yerde susuyor, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyerek, içinde bulunduğumuz gaflet uykusunu sürdürüp duruyoruz.
Peki de, bu uykunun sonu yok mu?
Halit Aaliosman Dağlı
Ağustos 1995
Editörün notu: Bu yazı, güncelliğini hala koruduğu için, Halit Aliosman Dağlı’nın, 2002 yılında basılan “Doksanlı yıllarda adımların yalnızlığı” kitabından alınmıştır.
Kendi kaleminden Halit Aliosman Dağlı’nın kısa otobiyografisi:
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.