Son yıllarda, yazar ve şairlerimizin katılımıyla bir çok toplantı gerçekleşti. Bu etkinliklerle bütün yaratıcılarımızın bir çatı altında toplanması hedefleniyordu, fakat, diğer etnik grupların olduğu gibi hala bir yazarlar derneği veya birliği kurulamadı.
Bu konu ile bağlantılı bazı yaratıcılarımızın görüşlerini aldık…
Naim Bakoğlu, şair:
“Bundan tam bir yıl öncesi, Rusçuk şehrinde “Bulgaristan Türklerinin Kültürü ve Edebiyatı” konulu bir seminer düzenlenmişti. Demokrasiye geçiş yıllarında bir türlü giderilmeyen sorunlarımız ele alınmıştı, bu kötü durumdan çıkma yolları aranmıştı. Bu toplantıda, Sofya, Kırcaali, Rusçuk, Haskovo,Tırgovişte, Burgaz, Şumnu,Razgrad, Silistre, Dobriç ve Varna illerinden kültür derneği yöneticileri ve temsilcileri, bir çok yazar ve şairimiz hazır bulunmuştu. Bu etkinliğimizde konuşulanlar, verilen vaatler, alınan kararlar, ne yazık ki, çok tez unutuldu, geriye bir tek çekilen hatıra fotoğrafı kaldı. Böylece bir umut güneşini daha doğamadan yitirdik…”
Mümin Topçu, gazeteci:
“Bu konu üzerine bir çok eski yazım bulunmakta. Benim gönlümde, Bulgaristan’da veya yurt dışında yaşayan bütün edebiyatçılarımızı resmi bir kuruluşta toplamak yatıyor. Bu yönde bazı girişimlerimiz bulunmakta, hatta bazı yazarlarımızla toplantılar düzenledik.
Aynı zamanda başka acı bir gerçeğe değinmek istiyorum. Ülkemizde, HÖH partisi var oldukça ve bu partiye umut bağlandıkça, Bulgaristan’daki yazar ve şairler asla bir çatı altında toplanamaz, dernek filan da kuramaz, çünkü bu siyasi oluşumun tek gayesi kültürümüzün önüne set çekmekten ibarettir. Birileri bana şunu izah edebilir mi; Çocuklarımızın Anadilde öğretim görmesine olanak tanımayıp ta, kendileri için göstermelik “Buket”edebiyat yarışmaları düzenlemek neyin nesi oluyor? A, B, C’yi yazmak ve okumak bilmeyenler nasıl Türkçe şiirler ve öyküler yazabilir?”
Niyazi Makak, şair:
” Geçen yılın ortalarında Deliorman Edebiyat Derneği olarak, hem kurucuları hem üyeleri bizler de toplantı düzenleyip yeni başkan seçmiştik. Yeni başkanın vaatleri her ay bir köye veya şehre gidip edebiyat gecesi düzenlemekti. Artı, edebiyat derneği üyelerinin şiirlerinden bir kitap derlemekti. Ne diyelim, görüş o görüş…
Bizler DPS tarafından darbeler almaya devam ediyoruz. Diğer darbe ise entelektüel ve aydın diye belirlediğimiz şahısların hala eski totaliter sistem döneminin korkusu ile yaşamalarıdır. Derneğimizin yıllık toplantısında, nabız yoklamak için şu ifadeleri dile getirmiştim; “Arkadaşlar, bu dernek, kültürümüze aydınlık getirsin diye kurulmuştur. Seçtiğimiz HÖH milletvekilleri arasında hayli milyonerler türedi. Bu derneğe maddi yardım aktarmaları elzem olur kanısındayım.” Ne yazık ki, bu partinin liderleri Türklüğün “T” harfini bile dolduramıyorlar…
Geçenlerde, Razgrad’ta gazeteci Hüseyin Köse’nin jübilesi için toplandık. Kutlama merasimi resmi dilde başladı. Daha sonra dernek başkanımız Türkçe devam etti. Dilimizin konuşulmasından rahatsız olan bir Bulgar bayan toplantıyı terk etti. Halbuki salonda altmışa yakın kişiden, sadece yedisi Bulgardı ve onlarda bir Türk gazetecinin jübilesi yapıldığını çok iyi biliyorlardı. Böylece, kendi öz kültürümüzden ne kadar uzaklaştığımızı gözlerimle görmüş oldum. Yani, yedi Bulgar’ın varlığı daha ağır bastı. Hatta, Türkiye’den gelen konuklar bile farklı dilde konuştu ve kimsenin gıkı bile çıkmadı…”
Mehmet Alev, yazar:
“Bulgaristan’daki Türk yaratıcılarla ilgili olup bitenlere hiç bir anlam veremiyorum. Bundan dört beş yıl önce Sofya’da “Kültürel Etkileşim” namıyla anılan dernek hepimizi gene toplamıştı. Hatta körü topalı dediğimiz yazarı da yazmayanı da.
Hüseyin Köse’nin doğum günü kutlaması, anladığım kadarıyla rezil rüsva olmuş. Allah nasip ederse, benim de o günüm yaklaşıyor. Eğer böyle bir komedi yaşanacaksa, daha şimdiden vazgeçiyorum. Böyle bir gün olacaksa, beni doğmamış bilirlerse, daha iyi olur. Memleketimizin dilinin Bulgarca olduğunu kim bilmiyor? Ne var ki, yazarımız Hüseyin Köse, Türk asıllı bir vatandaştır ve onun kutlamasına gelenler bunu iyi bilmeliydiler! Ve bu şahıslara kısaca, konuşulanlar, söylenenler tercüme de edilebilirdi. Kaçıp gidenler, gocunanlar iyi etmemişlerdir. Onların az veya çok Türkçe bildiklerini de düşünüyorum. Onlarınki, Türkçe düşmanlığı. Ki bu düşmanlık tüm ülkede kol geziyor.
Eğer, Bulgaristan’da ifade edildiği gibi gerçek Türk entelektüeller varsa, buna: ” Dur!” demeliyiz. Şunu da ekleyeyim. Şumnu’daki etkinlikte tüm buluşmalar, görüşmeler, toplantılar Türkçe gerçekleşti. Demek ki, her şey bize bağlı.”
Jale Filibeli
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.