Ortadoğu’ daki terörün en büyük nedenlerinden olan Amerika(ABD), Türkiye’deki terörün de dolaylı veya dolaysız destekçisi durumundadır. Çünkü Amerika, öteden beri Ortadoğu’daki petrolü kontrol etmek için 36. paralelin kuzeyindeki Irak, Iran, Suriye ve Türkiye toprakları içinde bir kukla Kürt devleti kurma çabasındadır.
Amerika bunun ilk işaretini 90’lı senelerin başındaki 1. Körfez savaşında verdi. Baba George Bush döneminde başlayan 1. Körfez(Basra) savaşı, Irak’ın başındaki Saddam’ı Kuveyt’ten çıkmaya zorladıktan sonra, Amerika, Irak’ın kuzeyinde yaşayan Kürtleri himayesi altına alarak, yani 36. paralelin kuzeyine uçuş yasağı koydu ve kendi izni olmadan buraya yapılacak herhangi müdahaleyi yasakladı. Ancak bu bölgede sadece Peşmergeler değil, Türkiye topraklarında terör estiren PKK teröristleri de konuşlanıyordu. Türkiye, kendi topraklarında terör eylemlerinde bulunan PKK teröristlerini Kuzey Irak’ta takip etmek veya PKK hedeflerini uçaklarla bombalamak için Amerika’dan izin almak zorunda kalıyordu. Amerika, bazen Türkiye’ye Kuzey Irak’ta operasyon yapmasına izin verse de ikili oynuyordu, yani “tavşana kaç, tazıya tut” misali…
Buna rağmen Türkiye’deki PKK terörü, Ecevit hükümeti döneminde neredeyse bitirildi. Ancak 2000 yılının Kasım ayında, Amerika başkanı seçilen oğul George Bush, Saddam’ı bitirmekte kararlıydı, bunun için Ecevit hükümetini kendisine engel olabileceğini düşünüyordu. Bunu bilen Amerika’daki bazı çevreler, oğul Bush seçildikten hemen sonra, yani 2000 yılının Kasım ayında, Türkiye’ye yaptıkları yatırımları, yani dolarları geri çekerek küçük bir kriz yarattılar. 2001 yılının başında oğul Bush, başkanlık görevini aldıktan sonra ise, Amerika’daki aynı çevreler, Türkiye’deki dövizi tamamen çekerek, Türk ekonomisini tamamen çökerttiler, dolayısıyla ulusal değerlere önem veren Ecevit hükümetini de… Böylece Amerika’daki neoconlar(yeni muhafazakarlar), 2002 yılının Kasım ayında yapılan genel seçimlerinde, – planladıkları Irak harekatında daha kolay yönlendirebileceklerini düşündükleri- Ak Parti’nin iktidara gelmesini sağladılar.
Buna rağmen 2003 yılının başında, Amerika’nın “255 uçak, 65 helikopterle, 62 bin yabancı askeri personelin 6 ay süreyle Türkiye’de bulunmasını…” dayattığı ve tarihe “1 Mart tezkeresi” olarak geçen tezkere, 1 Mart 2003 yılında TBMM yapılan oylamada Ak Parti milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Pentagon ve CIA, bundan çok rahatsız oldu, çünkü bu tezkerenin geçeceğinden o kadar eminlerdi ki, Mersin limanına asker yığmaya başladılar. Tezkere reddedilince hayal kırıklığına uğradılar ve “B” planını uyguladılar.
Bu plan, Irak’ın harabeye çevrilmesiyle, 2 milyon Müslüman sivilin öldürülmesiyle, 4 milyon sivilin de göçe zorlanmasıyla sonuçlandı…
Ancak “1 Mart tezkeresi“intikamını da, Pentagon ve CIA, 4 Temmuz 2003 günü, – yani Amerika’nın bağımsızlık gününde – Irak sınırları içinde bulunan Süleymaniye kentinde konuşlu Türk subaylarını tutuklayıp, başlarına çuval geçirerek aldılar. Süleymaniye’de Türk subaylarının başına çuval geçiren Amerikan askerlerinin başında general David Petraeus vardı. Aynı Petraeus, daha sonra gerek Pentagon’daki görevlerindeyken ve gerek CİA başkanı olarak, Tunus, Libya, Mısır, Suriye’deki karışıkların mimarlarından birisiydi. Aynı Petraeus’un yaptığı hazırlıklarla Türkiye’deki ulusalcı subaylara karşı “Ergenekon” operasyonu başlatıldı, birçok ulusalcı subay, Fetullahçı savcı ve hakimler tarafından “Ergenekon” üyesi olmakla suçlanarak cezaevine konuldu ve onların yerine, 15 Temmuz’da Türkiye’de darbe girişiminde bulunan FETÖ(Fetullahçı Terör Örgütü) üyesi subaylar yerleştirildi.
Son Beşiktaş ve Kayseri’deki PKK’nın gerçekleştirdiği terör eylemlerinde ve Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Sergey Karlov suikastının arkasında da dolaylı veya dolaysız Amerika’nın(Pentagon veya CIA) olduğunu düşünüyorum.
Dikkat edilirse Kuzey Irak’ta olduğu gibi, Suriye’de de 36. paralelin kuzeyi, Amerika’nı himayesine girdi, yani PKK- PYD unsurlarının kontrolündeki bölge… PKK- PYD unsurları, sözde IŞİD(DEAŞ) ile savaşıyorlar, fakat 36. Paralelin güneyine pek inmiyorlar. 911 kilometrelik Türkiye- Suriye sınırının neredeyse tamamı, “IŞİD’e karşı savaşıyoruz” bahanesiyle, PKK- PYD unsurlarının kontrolüne geçmek üzereydi… Buradaki amacın ne olduğunu tahmin etmek için strateji uzmanı olunması gerekmiyor. Amerika’nın desteğiyle, -uzun vadede Türkiye’nin Hatay ilini de içine katarak- 36. Paralelin kuzeyine kurulacak olan bir kukla Kürt devleti için Akdeniz’e bir çıkış koridoru oluşturmaktır…
Türkiye buna öteden beri karşıydı, onun için, PKK- PYD unsurlarının Fırat nehrinin batısına geçmesine izin vermiyordu. Fırat nehrinin batısına geçmeye çalışan bu unsurları, 24 Kasım(2015: Rus uçağının düşürüldüğü tarih) ve 15 Temmuz öncesinden de bombalıyordu. Bundan rahatsız olan Amerika, FETÖ kadrolarına, ilk önce Rus uçağını düşürme emrini verdi daha sonra da 15 Temmuz darbe girişimini yaptırdı.
Peki Amerika neden dünyanın her tarafına müdahale etme gereği duyuyor?
Amerika, Amerikan dolarının dünyadaki gücü üzerinden yaşamaktadır. Doların dünyadaki gücü kaybedilirse, Amerika’nın dünyadaki gücü de bitmiştir demektir.
Amerika, bir 100 dolarlık banknotu, 30 cente mal ediyor. Dolar, sadece Amerika’da kullanılmış olsa bu kadar değerli olamaz. Amerika’nın doların dünyada kullanılması için Suudi Arabistan gibi petrol üreten ülkelere ihtiyacı vardır, yani petrolü ve ürettiği malları Amerikan doları ile satan devletlere ihtiyacı vardır. Saddam, Irak petrolünü, Amerikan doları karşılığı değil de, EURO karşılığı satacağını açıkladıktan sonra, Amerika’nın gazabına uğradı…
Türkiye ise daha önce, İran ile ticaretini karşılıklı kendi para birimleri ile yapacaklarını açıkladı. Şimdi ise, Rusya ile ticaretini Türk Lirası ve Rus Rublesi ile yapacaklarını açıkladı…
Bu,- Amerika açısından- Suudi Arabistan gibi petrol ülkeleri için de kötü bir örnek olabilir!
Bu ülkeler de Amerikan doları ile ticaret yapmaktan vazgeçerlerse, bu, Amerika ekonomisi için büyük bir darbe olur.
Türkiye, öteden beri kendi ulusal politikasını yürütmektedir, Suriye’ye de, yani Fırat’ın batısındaki 100 kilometrelik sınırdan IDİŞ terör örgütünden temizlemek ve PKK-PYD terör unsurlarının Akdeniz’e doğru koridor açmalarını da engellemektir.
Türkiye bunu ne pahasına olursa olsun engellemek zorundadır. Türkiye için bu, ölüm kalım savaşıdır!
Ancak buda, Amerika’nın çıkarlarına aykırıdır!
Türkiye, onun için Amerika’nın gazabına uğradı!
Türkiye’deki terörün arkasında onun için Amerika vardır!
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.