Dün akşam Kırcaali Oriental Restoranda, DOST Partisi tarafından, Aralık 1984 yılında Bulgaristan’da yaşayan Türklere karşı girişilen asimilasyon politikalarına karşı yürüyüşlere katılanlara ve Belene mağdurlarına verilen yemeğe, DOST Partisi Başkanı Lütfi Mestan, Türkiye- Bulgaristan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Aziz Babuşçu, Türkiye Filibe Başkonsolosluğu görevini yürüten Birey Yılmazsoy, DOST Partisi Milletvekilleri Hüseyin Hafızov, Şaban Ali Ahmet ve Aydoğan Ali, Türkiye’deki göçmen derneklerinin temsilcileri, DOST Partisi Kırcaali bölge teşkilatları temsilcileri, Sivil Topluk Kuruşları temsilcileri, Dünya ve Olimpiyat şampiyonlukları olan eski halterci Naim Süleymanoğlu’ da hazır bulundular.
Yemekte, Ak Parti Milletvekili ve Türkiye- Bulgaristan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Aziz Babuşçu’nun özetle şu çarpıcı konuşması dikkat çekiciydi:
“… 1984 yılının acıları, dünyanın başka bölgelerinde devam ediyor. 24 Aralık 1984 yılında Sütkesiği mevkiindeki Belediye binasının önünde başlayan Bulgaristan’daki hak arayışı yürüyüşünde, ilk etapta kurşunların etraftaki ağaç dallarına sıkılarak geri püskürtülmek istendiği, ama ısrarla duruşlarını muhafaza eden, 26 Aralık’da ise, o,17 aylık Türkan bebeği katleden, şimdi burada oğlunun ve kardeşinin de görme durumunda olduğumuz Ayşe Molla Hasan ve diğer şehitlerimizin anısını ve hatırasını konuşuyoruz…
Eğer bu anlatılanlar üzerinden geleceğe dönük bir ders, bir sonuç ve yol haritamızın işaret taşlarını buradan çıkaramazsak, benzer mazlumiyetlerin yaşayamayacağımızın kimse garantisini veremez. Buradan bir takım sonuçlar çıkarmamız lazım. Şehitlerimizi anacağız, onların hatırasını geleceğe dönük nesillere anlatacağız, aktaracağız, diri tutacağız, ama aynı zamanda o şehitlerimizin kanı, o şehitlerimizin inancıyla, Türklüğün üzerindeki hassasiyeti bugün bizi beslemeye devam edecek. Öyle bir beslenecek ki, o güç ve motivasyonla geleceğe doğru kararlı bir şekilde yürüyeceğiz.
O mücadelenin sonrasında, bu coğrafyada yaşayan Türk ve Müslümanlar, uğradıkları o zulüm sonrasında, kendi beklentilerini, hak ve özgürlük faaliyetlerini, siyasi taleplerini yerine getirecek bir siyasi hareketi ortaya çıkardılar. Sizler çıkardınız. İstediniz ki, ‘o siyasi hareket, bizi parlamentoda hakkıyla temsil etsin, parlamentoda bizim hak ve özgürlük taleplerimizin, yasal statüye kavuşmasını sağlasın. Bizler yaşadığımız köyümüzde, kasabamızda, mahallemizde, onurlu, kimliğini gözünü kapatarak söyleyebileceği, bir özgürlük içerisinde yaşayabilsin.
Daha da öte, daha refahlı bir toplum içerisinde yaşayabilsin.’ Bunu yerine getirebilecek, elbette bir siyasi hareket olabilirdi, sizler, yapmanız gerekeni, -bana göre- fazlasıyla yaptınız. Böyle bir siyasi harekete destek verdiniz, öncülük ettiniz. Ama bugün geriye dönük baktığımızda, 90’lı yıllar bu hareketin başlangıcı olarak kabul edersek, bugün için, burada yaşayan soydaşlar ve kardeşler olarak, benzer sorunlarımızın, benzer sıkıntılarımızın devam etmekte olduğunu görüyoruz.
Bakın, bir yerde yanlış var!
O yanlış üzerinden doğrusunu yakalamak, bizim erdemimiz olsa gerek… Şimdi zaten böyle olmadığı için beklentilere cevap verecek bir siyasi örgütü, siz seçtiniz, ama hakkıyla sizi temsil edemediği için, yeni tercihler ortaya çıktı. Buna da şahidiz. Burada da yeni partinin sayın genel başkanı var, milletvekilleri var, sizler varsınız, bizler varız.
Biz, değerli kardeşlerimiz, Türkiye olarak, burada yaşayan soydaşlarımızın, Müslüman kardeşlerimizin, hak ve özgürlük arayışını, refah içinde yaşama beklentisini, Bulgaristan koşullarında çocuklarının daha düzenli yaşama özlemini, kim kendisine siyasi hedef olarak belirler ve bu siyasi hedef doğrultusunda kendisinden beklentisi olanların hayallerini akamete uğratmazsa, biz onunla beraberiz. Bizim için has olan, burada yaşayan soydaşlarımızın refahı, mutluluğu, hak ve özgürlük arayışını karşılayacak siyasi temsilin ortaya çıkmasıdır. Bizim desteğimiz de ancak bu yönde olabilir ve yine elbette ki, bu arada sizin beklentilerinizin cevabı niteliğinde bir siyasal hareket, – benim kişisel kanaatimdir- sadece Türklerin yada Müslümanların siyasal hareketi de olmamalıdır!
Bu coğrafyada yaşayan Bulgar’ın, etnik aidiyeti her ne olursa olsun, bütün mazlumların, bütün mağdurların, bütün hak ve özgürlük arayışı içerisinde olanların, bütün daha iyi bir Bulgaristan, refah ve medeni bir ülkenin vatandaşı olarak yaşamak arzusunda olan herkesin siyasi partisi olmak zorundasınız…
…1984 yılından farklı olarak, bugün Türkiye, hangi coğrafya olursa olsun, bir mazlum ve bir mağdur çığlığı duyduğunda, oraya koşan bir Türkiye olduğunu bilmeniz lazım!
…Biz buraya iki saat içinde ulaştık, bu kadar yakın bir coğrafyadaki soydaşlarımızın çığlığı ise, asla kayıtsız kalamayacağımız bir sestir ve o sese cevap verebilecek bir devlet, karşılık bulabilecek bir iktidar ve o iktidarın bugün bütün dünyanın bir şekilde ortadan kaldırmaya çalıştığı bir siyasi lider var:
Recep Tayyip Erdoğan!
Velev ki, sizin parmağınız incinse, Türkiye, Anavatan, bizim vücudumuzda o acıyı hisseder…”
Aziz Babuşçu, ayrıca, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan selamlar getirdiğini de belirtti.
Aziz Babuşçu’nun bu konuşması, yemeğe tüm katılanlar tarafından coşkuyla alkışlandı.
Haber: Durmuş Arda
Not: Yazımı gecenin geç saatlerinde yazdığım için, yorgunluktan olsa gerek, sayın Babuşçu’nun ismini birkaç yerde Pabuşçu veya Barutçu yazılmıştır. Düzeltir, özür dilerim.
News
