DOLAR 35,6402 0%
EURO 37,2245 -0.02%
ALTIN 3.154,31-0,15
BITCOIN 3671333-0.92968%
Kırklareli

KAPALI

SABAHA KALAN SÜRE

İktidara generaller sahip olursa…

İktidara generaller sahip olursa…

ABONE OL
24 Mart 2017 09:14
İktidara generaller sahip olursa…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Öteki ülkelerdeki pratik nasıldır? Bu bir araştırma konusu olabilir. Ama benim ülkem, Bulgaristan’da iktidar dümenine generaller, halk deyimiyle, paşalar oturursa yandığımız gündür.

Sakın yanlış anlaşılmasın! Paşalar sivil iktidarları bir darbe sonucu alaşağı edince memleket bir baştan bir başa zarara uğramaz. Kimi kesimler öylesine refaha kavuşurlar ki, bu kesimler kendilerini, bin bir gece masallarındaki şehzadelere benzetirler.

Benim ülkemin koşullarında paşalar iktidara el koydukları zaman en fazla canı acıyan kesimler, azınlık toplulukları, hele Bulgaristan koşullarında Türkler olmuşlardır.

Tarihten iyi biliriz. Birinci Cihan Savaşı’nda Bulgaristan ve Türkiye Üçlü İttifak, yani Almanlar’ın yanında yer almışlardır. Zaten komşu olan iki ülke çocukları, Dobruca’dan Romenleri ve Rusları kovarken omuz omuza mücadele vermişlerdir. Bu acımasız savaş anlarında Türk ve Bulgar askerleri birbirlerine ekmek, su ve elbise uzatmakla kalmazlar. Yaralılarını sırtlarında taşırlar, tedavi ederler…

Bu savaş sonrası seçimlerle iktidara gelen Çiftçi Partisi bunu en iyi değerlendirir. Bulgaristan Türklerine adeta kucak açar. Türk okulları açılır. Bu okullara maddi kaynaklar sağlanır. Bulgaristan’daki Türk aydınlarının mayasını oluşturan Şumnu Nüvapları bu dönemde hizmet vermeye başlarlar. Ve bundan olacak ki, Halk sesi gazetesinin baş redaktörü Ahmet Hilmises bu gerçeği şu sözleri ile dile getirecek: ”Biz, bizim haklarımızı gözeten, bize eşit vatandaş muamelesiyle yaklaşan tek bir devlet adamı biliyoruz: Al. Stamboliyski…”

Tarihte Dokuz Nisan darbesiyle bilinen Sgovorcular (Uzlaşmacılar)  iktidara geçince Türklere karşı yakınlık daha fazla göstermeliktir. Bu iktidarda askerlerin yani generallerin sözü ağırlıktadır. Daha ilk başlarda Türk köylüsünün sevgiyle okuduğu ve çok şeyler öğrendiği ”Çiftçi Birliği” gazetesi kapatılır. ”Ahali” gazetesi de aynı akıbeti paylaşır.”Tunca”, “Terbiye ocağı” ve “Yoldaş” gazeteleri de kapatılan yayın organları arasındadır.

Yirmili yılların sonlarına doğru Türk ahalisine karşı zulümler, baskılar, her türlü işkenceler akıl almaz boyutlara ulaşır.

Bu eziyetler yetmıyormuş gibi 1934 yılı Ondokuz Mayıs darbesi Türklerin başına tuz biber eker adeta. Bir iki dini içerikli yayın organından gayrı hepsi yasaklanır. Ayrıca tüm Türk dernek ve lokallerin kapısına da kilit vurulur. Okullarda Latince alfabelerin yerini Arapçaları alır.

Ondokuz Mayıs artık hiç katıksız bir askeri darbedir. Bundan böyle Türkler için sadece geceler değil, gündüzler de karanlık geçecektir. Bu yüzdendir ki, faşist generallerden defalarca canı yanan Türkler, Dokuz Eylül 1944 tarihinde dağlardan taşlardan inen sakalı bıyığı birbirine karışmış partizanlara ana baba gibi sarılırlar. Bunca çekiye, görgüye karşılık bunda yadırganacak hiç bir şey yoktur. Ancak  zamanla komünistlerin de foyası  çıkar. Türklere az ya da çok hoşgörü ile bakan Çervenkov liderlikten uzaklaştırılır. Otuzlu yıllarda Türklere karşı büyük ”emeği” geçen faşist ve askeri ruhlu kimseler, komunistlerin saflarında iyi mevziler yakalamışlerdır! Bundan böyle Bulgaristan’da tüm azınlıklar, bu arada Türkler de suda sabun nasıl erirse öylesine eriyeceklerdir…

Bu erime ne zamana kadar sürecek? Demokrasi dediğimiz güç bu erimenin önüne geçebilecek mi? Bu soruların yanıtını zamana mı bırakalım yoksa gene generallere mi?                 

Mehmet  Sakir

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.