DOLAR 36,2598 0.04%
EURO 37,9590 -0.21%
ALTIN 3.392,580,47
BITCOIN 3459885-0.96079%
Kırklareli

KAPALI

SABAHA KALAN SÜRE

Bulgaristan’da yaşayan Türklerin dini, etnik veya ulusal azınlık statüsü isteme hakları

Bulgaristan’da yaşayan Türklerin dini, etnik veya ulusal azınlık statüsü isteme hakları

ABONE OL
2 Aralık 2017 16:50
Bulgaristan’da yaşayan Türklerin dini, etnik veya ulusal azınlık statüsü isteme hakları
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yürürlükteki 1991 tarihli Bulgaristan Anayasasının 6. maddesinin 2. bendinde, “Kanunlar nezdinde tüm vatandaşlar eşittir; ırk, milliyet, etnik aidiyet, cinsiyet,  din, eğitim, inanç, siyasi aidiyet, kişisel ve sosyal statü veya malvarlığına dayalı imtiyazlar getirilemeyeceği gibi, herhangi bir hak sınırlaması da getirilemez.” yazdığı gibi, aynı Anayasanın 35. maddesinin 2. bendinde, “Her Bulgaristan vatandaşının kendi ülkesine dönme hakkı vardır” veya 36. maddesinin 2. bendinde ise,” Anadili Bulgarca olmayan vatandaşlar, mecburi olan Bulgarca öğrenimiyle birlikte, kendi dillerini de öğrenme ve kullanma hakları da vardır” yazmaktadır.

 Anlaşılan bu Anayasaya göre, Bulgaristan, bir vatandaş topluluğudur. Yani Bulgaristan ulusu, etnik bir Bulgar grubundan değil, tüm etnik gruplardan oluşuyor.

Bulgaristan’da yaşayan en büyük azınlık etnik grubu olan Türkler, kendilerine de birinci sınıf vatandaşlık hakları tanıdığı için, bu Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihlerde pek itiraz etmediler. Çoğunluk etnik grup olan Bulgarlarla aynı kökenden, aynı ırktan geldikleri için, kendi dinlerini, geleneklerini, kültürlerini koruyabilecekleri düşüncesiyle,  Bulgaristan ulusunun bir parçası olmakta bir sakınca görmediler. Doğru olan da buydu.

Ancak devlet kurumlarına kümelenmiş etnik Bulgar milliyetçileri, Bulgaristan’da yaşayan Türkleri, Bulgaristan ulusunun dışına itmek için yürürlükteki Anayasayı ve yasaları çiğnemekten çekinmediler.

Örneğin…

-Yasal olarak seçmeli ders olan Türkçe öğrenimi için çeşitli zorluklar çıkartılması, 1993 yılından beri Türkçe ana ders kitapları basılmaması…

-Kırcaali valiliği sınırları içindeki nüfusun %70’inin Türk asıllı olmasına rağmen, Kırcaali valiliğinde ve diğer tüm devlet kurumlarında çalışan Türklerin oranı %5-10’u geçmemesi…

-Kırcaali veliliğinde, Balkan Savaşından sonra Doğu Trakya’dan göç etmiş olanların torunlarına özel imtiyazlar sağlanmasından dolayı,  onlar da bu bölgede yaşayan Türkleri, bir sömürge halkı olarak gördükleri için, Türklerin vakıf mallarını ve diğer malvarlıklarını bir savaş ganimeti olarak görüp, bunları gasp etmekte hala bir sakınca görmemesi…

-1877-1878 Osmanlı- Rusya savaşından sonra, Osmanlı devleti ile Rusya arasında imzalanan Ayastefanos Antlaşmasının yapıldığı gün olan 3 Mart gününü, Bulgaristan’ın ulusal günü” olarak kutlanmasında bir sakınca görülmemesi, yani ulusun bir parçası olan Türklerin ve Müslümanların sivil atalarının katledildiği, göçe zorlandığının kutlanması, Türklerin ve Müslümanların akrabaları olduğu Makedonya, Türkiye, Yunanistan gibi komşu ülkelerin topraklarına yönelik yayılmacı anlayışın, “ulusal gün” olarak ilan edilmesi…

-Balkan Savaşında Kırcaali’nin Bulgar askerlerince işgal edildiği gün olan 21 Ekim gününü, “Kırcaali günü” olarak ilan edilmesi, yani ulusun bir parçası olan bölgede yaşayan Türklerin sivil atalarının katledilmesini, göçe zorlanmalarının kutlanması…

– Türklere karşı gizli asimilasyon politikalarına devam edilmesi…

-Türklerin kasıtlı olarak işsiz bırakılarak, Avrupa ülkelerine gurbete zorlanması, yani gizli etnik temizlik yapılması…

 Her 18 yaşını dolduran Türk asıllı erkek çocuğunu gurbete zorlandığı gibi, 18 yaşını dolduran Türk asıllı kız çocuklarının da gurbete zorlanması…

-Türkçe gazete, televizyon, radyo yayınlarına çeşitli zorluklar çıkartıldığı gibi, Türklere hakaret, küfür edilmesi, aşağılanması için alfa, skat gibi özel televizyon kanallarına izin verilmesi…

– Bulgaristan’a dönme hakkı, bir Anayasa hakkı olmasına rağmen, seçim döneminde bu hakkın Türklere verilmemesi…

-Bulgaristan’da yaşayan Türklerin seçme ve seçilme haklarına çeşitli zorluklar çıkartılması…

Gibi gayretler, Bulgaristan’da yaşayan Türkleri, Bulgaristan ulusundan dışlanma anlamına gelmektedir. Bu da Bulgaristan’da yaşayan Türkleri, ulusal azınlık statüsü istemeye zorlamaktadır. Yani Bulgaristan’da yaşayan Türkler arasından haklı olarak, “Sizin ‘ulus’ anlayışınızla, bizim ‘ulus’ anlayışımız farklı, onun için biz, Ulusal Azınlık statüsü istiyoruz!” sesleri yükselmeye başladı.

 Görüldüğü gibi, Bulgaristan’da garip olan şudur:    

Fransız devriminden sonraki dönemde birçok ülkedeki azınlıklar,  yaşadıkları devletin yapısını bozmak için komşu veya daha uzak dış devletler tarafından çeşitli yöntemlerle kışkırtılırken, Bulgaristan’da ise, senelerdir tam tersi yaşanıyor. Bu devletin kurumlarına kümelenmiş Bulgar etnik milliyetçileri, tüm diğer etnik grupların vatandaşlık haklarını gasp ederek azınlıkları eskiden kışkırttıkları gibi, hala kışkırtmaya devam etmeleridir. Yani tüm dünyada milliyetçilik, vatandaşlık bazında yapılırken, Bulgaristan’da  bu etnik bazda yapılmaktadır.

Bulgaristan’ın en son sınırlarının belirlendiği ve diğer siyasi hükümlüklerin içerdiği 1947 tarihli Paris Antlaşmasıdır. Bu Antlaşmaya göre, “Bulgaristan, kendi egemenliği altındaki tüm şahısların ırk, cinsiyet, dil ve din farklılıklarını gözetmeksizin temel insan haklarını ve özgürlüklerini koruyacağını garanti ederek; vicdan, fikir ve basın özgürlüğünün yanı sıra, siyasi ve toplantı özgürlüğünü de garanti altına almaktadır.”

Bu antlaşmadan sonra çıkarılan 1947 Bulgaristan Anayasasında, bu ülkede yaşayan Türkler ulusal azınlıktı, 1971 Anayasasında bu ulusal azınlık bir yerlere kayboldu, en son yürürlükteki 1991 Anayasasında da bulunamadı ve Bulgaristan yasalarına göre bu 1 milyonluk Türk azınlığı hala kayıp…

Daha önceki  Bulgaristan’ın kuruluş ve diğer Uluslararası Antlaşmalara göz atarsak:

1878 yılında Bulgaristan knezliğinin kurulması için imzalanan Uluslararası Berlin, Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında 1909 yılında imzalanan İstanbul protokolü ve 1913 yılında imzalanan İstanbul, 1919 Neuily(Nöyyi), 1925 yılında Türkiye ile Bulgaristan arasında imzalanan Ankara Antlaşmasında ve diğer uluslararası ve ikili antlaşmalarda, Bulgaristan’da yaşayan Müslüman azınlıktan bahsedilmektedir ve bu azınlığın öğrenim hakkı, vakıf ve şahsi malvarlıkları garanti altına alınmaktadır.

Aslında yürürlükteki Bulgaristan Anayasasının 5. maddesinin 4. Bendinde, bu uluslararası antlaşmalara bir atıf da vardır:

“Anayasal düzende onaylanan ve ilan edilmiş olan Bulgaristan Cumhuriyeti için yürürlüğe giren uluslararası antlaşmalar, ülkenin iç hukukunun bir parçasıdır. Bunlar, kendileriyle çelişen iç hukuk kurallarına göre önceliklidir.”

Görüldüğü gibi, tüm bu uluslararası ve ikili Antlaşmalarda, Bulgaristan’da yaşayan Müslümanların haklarının korunmasından bahsedilmektedir. Yani bu anlaşmalar, Bulgaristan’da yaşayan Müslümanlara bir nevi dini azınlık statüsü tanımaktadır. Bu ülkede yaşayan Türklerin de Müslüman olduğuna göre,  onlar da bu haktan yararlanmaları gerekiyor değil mi?

Ancak Bulgaristan’da yaşayan Müslümanların resmi olarak kayıtlı 3 339 vakıf malının gaspı, Müslüman ibadet yerlerine ve ibadet eden Müslümanlara yapılan saldırıları göz önüne alırsak, bu Antlaşmaların göz ardı edildiği için, Bulgaristan’ın uluslarası varlığını da tartışmaya açık bir hale getirmektedir.

Ancak, uluslararası alanda bunu gündeme getiren ülke pek yoktur. Bu antlaşmalara taraf olan Hıristiyan ülkelerin, dünya gündemine oturan “İslam terörü” karşısında, Müslüman azınlıkların sorunlarıyla ilgilenmelerini beklemek saflık olur. Bu antlaşmaların çoğunda taraf olan Türkiye ise, dış güçlerin kendi içinde yarattığı terörden bir türü kurtulamadığı gibi, Ortadoğu bataklığından da bir türlü kurtulamadığı için, dış dünyadaki Müslümanlarla yeterince ilgilenemiyor.

Onun için, Bulgaristan’da yaşayan Türkler ve Müslümanlar, uluslararası dinamiklerden destek almaları için, uluslararası anlaşmalardan veya evrensel insan hakları sözleşmelerinden doğan haklarını, kendileri gündeme getirmeleri gerekiyor…

Bulgaristan’da her bakımdan dışlanan, ayrımcılığa uğrayan Türklerin ise, dini, etnik veya ulusal azınlık isteme hakları fazlasıyla vardır!

Durmuş Arda

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.