Geçen 15-16 Haziran tarihlerinde, Çorlu Hilton Garden otelde, “1989 göçünün 30. yıl dönümü uluslararası sempozyumu” başlıklı toplantı düzenlendi.
Bulgaristan’da olduğum için, sempozyumun 1. günündeki oturumlarına katılamadım. Toplantının 2. günündeki iki oturuma katılma fırsatım oldu.
Oturumların birincisini Prof. Dr. Zeynep Zafer yönetiyordu. Bu oturumdaki konuşmacılardan birisi olan Bulgar Lilyana Aleksandrova, Bulgaristan’da Türklere karşı uygulanan asimilasyon politikasını anlatırken, Türk kimliğinden değil de, “Bulgaristan Müslümanlarına yapılan baskılardan” bahsetmesi, sanki Jivkov rejiminin 1984- 1989 yılları arasındaki asimilasyon döneminde, Bulgaristan’da yaşayan Türkleri, Bulgar asıllı göstermek için “Bulgaristan Müslüman’ı” denilmesini andırdı. O zaman Jivkov’un koruması ve şimdiki Bulgaristan başbakanı olan Boyko Borisov’da, Bulgaristan’da yaşayan Türkler değil de, “Bulgaristan Müslümanları” ile cümleler kuruyor.
Buna dayanarak, konuşmasını bitirdikten sonra, Lilyana Aleksandrova’ya şunu sordum: “Konuşmanızda Türk kimliğinden hiç bahsetmediniz, Müslüman ve Müslüman olmayanlardan bahsettiniz. Bu bir devlet politikası gereği mi, yoksa şahsi yorumunuz mu?” O da şu cevabı verdi: Müslümanlar arasında Türkler, Pomaklar, Tatarlar vs olduğu için, hepsini Müslümanlar olarak değerlendirdim.”
Konuşmacılardan tarihçi Stoyan Dinkov, özetle şunları söyledi: ” Türklerin Balkanlara 5 bin yıl önce yerleştiğini, Trakların da Türk kökenli olduğu gibi ilk Bulgar devletini kuranların da Türk kökenli… İlk Bulgar devletini kuran Han Asparuk’un ve onun halefleri Kardam, Krum gibi hanların da Türkçe konuşuyordu… Bulgarların Hristiyanlığı kabul ettikten sonra da Türkçe konuştuğunu, Slavca’nın sadece kilise dili olarak kullanıldığını… İkinci Bulgar devletinin de Türk kökenli Kumanların kurduğunu… Osmanlılar, şimdiki Bulgaristan sınırları içindeki topraklara girdiklerinde, açlıktan ve vebadan kırılmış, sadece nehir kenarlarında yaşayan 300 bin civarında bir halkla karşılaştılar. Bu halk, ancak Osmanlılar sayesinde açlıktan ve sefaletten kurtulabildi…
18. asırda Vızrajdane(Yeniden doğuş) hareketine öncülük eden papaz Paisiy Hilendarski ve diğer tüm Vızrojdenetslerin( Yeniden doğuşçular) hepsinin Rus ajanı olduğunu ve Bulgarların Slavlaşma sürecini bunların başlattı…. 1978 yılında kurulan üçüncü Bulgar devletinin yönetimi de bunları eline geçti… Bunlar, Balkan savaşında, Osmanlı devletine karşı agresif, saldırgan, yayılmacı eylemde bulundular… Bunlar Pomaklara, Türklere ve diğer azınlıklara karşı manevi soykırım(genocide) politikası uyguladılar. Bunlar, Bulgaristan’ıın % 25’ini boşalttılar. Bulgaristan’ın, bu haliyle ayakta kalması imkansızdır… Şu anki Bulgaristan’ın ve diğer Balkan ülkelerinin, bu haliyle uzun vadede ayakta kalması imkansızdır. Bir Balkan Birliği veya Balkan Federasyonu kurulmalı… Onun için, Balkan ülkelerinin Türkiye’nin desteğine ve yardımına ihtiyacı vardır…
İkinci oturumdaki konuşmacılardan olan Japon tarihçi Tetsuya Sahara, Bulgaristan’da yükselen etnik milliyetçiliği, onlarca mülteciyi katleden birisinin nasıl kahramanlaştırıldığını, bunun çok tehlikeli boyutlara ulaştığını belirtti.
Konuşmacılardan Polonyalı tarihçi Tomazs Kamusella ise, “1989 göçü, çok büyük bir etnik arındırmadır… Buna Bulgaristan’da “golyamata ekskurziya” (büyük gezi) denilerek alay edildiğini, Avrupa’da ve dünyanın diğer medeni ülkelerinde önem verilmediğini, Türkiye’de ise, Osmanlı döneminden alışagelen bir “muhacirlik olayı” olarak geçiştirildiğini…” belirtti.
HÖH/D(P)S Çorlu temsilcisi Güner Çetin’in, “Bu sempozyumu biz düzenledik” derken, gerek temsil ettiği HÖH/D(P)S veya meclis üyesi olduğu CHP Çorlu Belediyesini kastediyor olmuş olsa da… 2017 yılında, Balkan Savaşında Kırcaali’nin işgal edildiği ve binlerce Türk’un katledildiği gün olan, Kırcaali’deki 21 Ekim günü kutlamalarına katılan aynı Güner Çetin’in ve CHP yönetimindeki Çorlu Belediye mensuplarının böyle bir sempozyum düzenleyecek kapasiteleri olmadığı bilinmektedir(https://www.arda-tuna.com/2017/11/07/corlu-belediye-baskani-unal-baysan-bugun-7-kasimda-balkan-savasinda-corlunun-isgal-edildigi-gunu-de-kutlayacak-mi/).ç
Bu sempozyumun mali desteğini Çorlu Belediyesi sağlamış olabilir.
Ancak bu başarılı “1989 göçünün 30. yıl dönümü uluslararası sempozyumu”nun arkasında, Prof. Dr. Ayşe Kayapınar ve Prof.Dr. Zeynep Zafer gibi akademisyenlerin olduğu açıkça görülmektedir!
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.