Bu günlerde, Ermeni çetecilerinin Azerbaycan sivil yerleşim yerlerini bombalarken. Azerbaycan Türklerinin yaşlısı, genci, kadını, erkeği, şunu söylüyor:
“Korkmuyoruz!”
Peki, Ermeni çetecileri, 150 senedir sivil Türkleri katletme cesaretini nereden alıyor?
Tabi ki Amerika, Fransa, Rusya gibi emperyalist güçlerden!
Haklarını yemeyelim, aslında Ermeniler, 19. Yüzyılın ortasına kadar, Osmanlı İmparatorluğu’nun en sadık ve en sözü geçen etnik grubuydular.
O zamanda, Bulgar halk diline şöyle bir deyim girmiştir:
“Git Ermeni papazına şikayet et!”
Yani, “Bir derdin varsa git Ermeni papazına anlat, o, Osmanlı idaresine yakınlığı sayesinde senin sorununu çözer” anlamında…
Celali isyanlarından dolayı, Türk boyları, Osmanlı idaresinde bulunan dağlara, tepelere sürülürken… Ermeniler ise, Kafkaslar ve Doğu Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde dağınık bir şekilde yaşarken, Osmanlı idaresi sayesinde, Batı Anadolu ve Balkanlar’daki şehirlere kadar yerleşerek ticaret yapmışlar, asırlardır bir şehirleşme dönemi yaşamışlardır.
Fakat 19. yüzyılın ortasından itibaren, Osmanlı topraklarında açılmaya başlayan misyoner okullarından sonra, Ermeni halkının bir kısmı, misyonerlerin emri altında giren Ermeni çetecilerin esareti altına girmiştir.
Örneğin Kırım, 1877-1878 Osmanlı- Rusya, Balkan ve 1. Dünya savaşlarında, Ermeni çetecilerin emrinde Osmanlıya karşı savaşan Ermeniler olduğu gibi, Osmanlı askerleriyle omuz omuza emperyalist güçlere karşı savaşan Ermeniler de olmuştur.
Sıradan Ermenilere sözüm yok… Belki bebek veya sivil katili olmak yerine, onlar da bizim gibi iyi bir aile babası olmak isterler, çocuklarının elinden tutarak, topluma yararlı olmaları için iyi bir eğitim almalarını isterler; kızının, oğlunun mürüvetini görüp torun sahibi olmak isterler… Kim bilir?
Ancak, emperyalist güçlerin emrine girerek sivil katili olan Ermenilerin sayısı da az değildir…
Bunlardan birisi, 1.Balkan ve 1. Dünya savaşında sivil Türkleri katletme işini üstlenen Ermeni Antranig Ozanyan’dır.
Balkan savaşında, Ermeni Antranig Ozanyan, işgalci Bulgar ordusunun destek gücü olarak, emrindeki Ermeni çetecilerle ve diğer Bulgar çetecilerle birlikte, benim doğduğum Kırcaali bölgesindeki binlerce sivil Türk’ün katledilmesine ve yüz binlercesini de göçe zorlayarak açlıktan, soğuktan ölmesine vesile olan birisidir.
1.Dünya savaşında, yine aynı Ermeni Antranig Ozanyan, bu sefer işgalci Rus ordusunun destek gücü olarak, Ermeni çetecilerle birlikte, Doğu Anadolu bölgesinde boy göstererek, yine binlerce sivil Türk’ün katledilmesine ve yüz binlercesini de göçe zorlayarak açlıktan, soğuktan ölmesine vesile olan birisidir.
Ermenilerin, Artanig Ozanyan gibi, putlaştırdığı binlerce katil vardır!
Annesi Ermeni olan Sultan Abdülhamit ve daha sonraki ara dönemde, Ermeni çeteciler, –cinayet dahil- ne suç işlerlerse işlesinler cezalandırılmamışlardır, çünkü emperyalist güçlerin konsoloslukları, onları koruması altına almışlardı… Ermeni şımarıklığı da bundan kaynaklanıyor olsa gerek…
Ancak, Balkan savaşından sonra, Osmanlı idaresi Türk unsurunun eline geçmiştir. Yani Ermeni çetecilerin katliamlarına “Dur!” diyecek birileri…
Bunlardan birisi, Balkan savaşına Edirne’deki Kızılay hastanesinin Başhekimi olarak Bulgarlara esir düşen, Londra antlaşmasından sonra Temmuz 1913 yılında serbest bırakılan, daha sonra Teşkilatı Mahsusa(gizli istihbarat servisi) kurucularından ve Doğu Anadolu sorumlusu olan Dr. Bahattin Şakir’dir.
Diğeri ise, dönemin Trabzon valisi Cemal Azmi Bey…
Bu Dr.Bahattin Şakir ve Cemal Azmi Bey ikilisi, 1915 yılının Mart ayında, Doğu Anadolu bölgesindeki Ermeni çetecilerin sivil Türk halkına giriştikleri katliamları en yakından görenlerdir ve İstanbul hükümetine baskı yaparak, sivil Türk katliamlarına katılan Ermeni çetecilerin tüm ailelerini, Halep tarafına sürdürme kararı aldırıyorlar.
Tarihe “Ermeni tehciri” olarak geçen bu göçte, -Osmanlı kaynaklarına göre- Ermeni çeteci ailelerine mensup 428 bin kişi Halep civarına göç ettirilmiştir. Ancak terör olaylarına karışmayan Ermenilere dokunulmamıştır.
1.Dünya savaşı hezimetinden sonra, gerek Dr. Bahattin Şakir, gerek Cemal Azmi Bey, işgalci güçlerin İstanbul’da kurdurduğu mahkeme tarafından idama mahkum edildikten sonra da, Berlin’e sürgüne gidiyorlar ve 1922 yılında, Ermeni çeteciler tarafından şehit ediliyorlar. Şehit düştüklerinde, her ikisinin de ceplerinden sadece çocuklarının fotoğrafları çıkmıştı… Onlar, sadece kendi Türk halkını ve çocuklarının geleceğini korumak için mücadele etmişlerdi…
Emperyalist güçlerin desteğiyle, Türk katliamlarına katılan Ermeni çetecilerin daha sonraki dönemde tüm dünyada boy boy heykelleri dikilse de… Ermeni çeteciler, bunlar gibi kahramanlar sayesinde 50 sene toparlanamadılar, yani 70’li senelerdeki ASALA terörüne ve 90’lı senelerdeki Rusya’nın desteğiyle Azerbaycan toprakları olan Karabağ bölgesine saldırana kadar…
Şimdi, bu saldırıdan 30 sene sonra, suçları sadece Türk halkını korumak olan Dr. Bahattin Şakir ve Cemal Azmi Bey gibi, Azerbaycan ordu komutanları ve askerleri de kendi öz topraklarına, 26 bin şehidine, yerinden, yurdundan edilmiş 2 milyona yakın kendi Türk halkına sahip çıkıyorlar.
Yani Azerbaycan Türkleri, 105 sene sonra, yeni bir Ermeni mezalimine karşı “Dur!” diyorlar.
Temennim o ki, bu savaştan sonra Ermeni çeteciler, emperyalist güçlerin taşeronluğunu yapmaktan vazgeçerler. Artık Ermeni diasporasından medet ummaktan vazgeçerler, çağdaş dünyadaki gibi üretime dayalı bir toplum olurlar; 85 milyonluk Türkiye ve 10 milyonluk Azerbaycan gibi iki yakın komşu pazarına ürettiklerini satarak refaha ulaşırlar…
Yine temennim o ki, Karabağ zaferinden sonra, Azerbaycan Türkleri, başta Bakü ve Gence olmak üzere, – diğer Karabağ savaşçıları ile birlikte- birer devasa Dr. Bahattin Şakir ve Cemal Azmi Bey anıtı yaptırırlar!
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.