Organize suç örgütü elebaşı olan Sedat Peker, geçen Mayıs ayından beri yaptığı açıklamalarından sonra, biz sıradan vatandaşlara, “Vay be! Türkiye’de neler oluyormuş!” dedirtti.
Karadeniz kökenli olan Sedat Peker, özetle şu iddialarda bulundu:
“Mehmet Ağar(90’lı senelerde Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı, 2000’li yılların başında ise DYP genel başkanlığı yapmıştır), Mübariz Gurbanoğlu’nu FETÖ’ye kendisi götürdü. Sonra da FETÖ’cü diye tutuklatıp Bodrum’daki milyar dolarlık marinasına çöktü, uyuşturucu ticaretini yönetiyor…
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kurduğu yasadışı ilişkilerle zenginleşiyor, kara para aklayıcısı Sezgin Baran Korkmaz’ı yurtdışına kaçması için uyardı…
Cihan Ekşioğlu, Paramount Hotel’i çeşitli yöntemlerle ele geçirdi(çöktü)…
Yüksel ve Orhan Özyurt kardeşler, ihaleye fesat karıştıran, çeşitli yolsuzluklar yapan, Üniversiteli kızları ayartan şahıslardır …
Cumhurbaşkanı danışmanı, Anayasa Profesörü Burhan Kuzu, ölmeden önce, Adli Tıp Kurumu raporlarına müdahale ederdi, mafya baronları Orhan Üngan ve Naci Şerifi Zindaşti ile yakın ilişkisi vardı, birçok yasadışı ilişkilerin içindeydi …
Ak Parti İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Osman Tomakin, 15 Temmuz darbesinden sonra, sivil silahlanma için bir kasa Kalaşnikof silah alıp götürdüğünü tanıklarla ispatlayabilirim…”
Yukarıdaki Sedat Peker’i iddialarında adı geçen Mehmet Ağar(Karadeniz kökenli olduğunu eski DYP Başkan Yardımcısı Orhan Keçeli açıklamıştır), Süleyman Soylu, Cihan Ekşioğlu, Özyurt kardeşler, Burhan Kuzu, Osman Tomakin ve diğerlerinin Karadeniz bölgesi kökenli olmaları ve haklarında hiçbir tahkikat yapılmaması, -benim dahil- birçok vatandaşın zihninde “Acaba Karadeniz bölgesi ağırlıklı Türkiye hükümeti tarafından korunuyorlar mı?” sorusu yaratılıyor…
Çünkü…
1. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan…
2. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin…
3. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül…
4.İçişleri Bakanı Süleyman Soylu…
5.Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer…
6.Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank…
7.Ticaret Bakanı Mehmet Muş…
8.Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu…
9.Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu…
Karadeniz bölgesi kökenlidir. Yani hükümet üyelerinin yarısı…
Ayrıca Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’da Karadeniz bölgesi kökenlidirler…
Bunlar göz önündeki başkanlıklar; valilikler, kaymakamlıklar, bürokrasideki ve diğer Cumhurbaşkanlığına bağlı başkanlıkların başında bulunan Karadeniz kökenlileri araştırma gereği duymadım, çünkü buralarda da (diğer altı coğrafi bölgesine göre) çoğunlukta olduklarına eminim.
TBMM Türkiye – Bulgaristan Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanı olan Aziz Babuşcu dahi Karadeniz kökenlidir.
Artık şu gerçeğin herkes tarafından görülmesi lazım:
Türkiye’yi Ak Parti veya Cumhur ittifakı değil, – liyakatli veya liyakatsiz – Karadeniz bölgesi insanı yönetiyor!
Türkiye’de hiçbir partiye üye olmamakla birlikte, 1991-2002 yılları arasında hep Ecevit’in partisi olan DSP’ ye oy verdim, 2007 seçimlerinde MHP’ye, 2011 yılından beri her genel seçimde Ak Partiye, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Erdoğan’a oy verdim. Çünkü o dönemde Ak Parti en iyi parti, Erdoğan’da en iyi adaydı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra teröre karşı başarı sağlanmıştı, daha önceki Ak Parti iktidarı dönemlerinde derdimizi anlatabileceğimiz Kemal Unakıtan, Mehmet Müezzinoğlu, Hakan Çavuşoğlu gibi, Balkan kökenli bakanlar vardı…
Ancak bu son dönemde aldatıldığımı ve ihanete uğradığımı düşünüyorum.
Bilindiği gibi, Kurtuluş Savaşından hemen sonra, Atatürk’e muhalif Trabzonlu Ali Şükrü’nün üç arkadaşı{Erzurum milletvekili Süleyman Necati(Güneri), Mersin milletvekili Selahattin(Köseoğlu), Canik milletvekili Emin(Geveci)}, TBMM’ye şöyle bir yasa tasarısı sunmuşlardı:
“Türkiye Büyük Meclisi’ne üye olabilmek için, Türkiye’nin bugünkü sınırları içindeki yerler halkından olmak veya kendi seçim bölgesinde yerleşmiş bulunmak şarttır, göçmen olarak gelenler, yerleştikleri tarihten beş yıl geçmişse seçilebilirler…”
Bu yasa tasarısı, senelerdir cepheden cepheye vatan-millet için savaşan Atatürk, onun silah arkadaşlarına, gerek Balkan, gerek 1. Dünya savaşından sonra Balkanlar ve Kafkaslardan kaybedilen topraklardan zorunlu göç edenlere karşı verilmiştir.
Türkiye’nin son dönem iktidarı ise, Balkan veya Kafkas kökenlileri dışladığı gibi, Karadeniz bölgesi dışındaki 6 bölge insanına da çok az temsil hakkı vermiştir.
Şimdi, 1989 göçmeni olarak, kendi kendime şunları soruyorum:
Acaba şimdi birileri, aynı Ali Şükrü ve arkadaşlarının zihniyetini devam ettirmek isteyerek, hatta daha da ileriye mi gidiyor?
Bu, ulus devletin bekası için ne kadar faydalı?
Milliyetçi Hareket Partisi, bunun neresinde?! …
Son dönem hükümet üyelerinin başarısına gelince…
Süleyman Soylu, – Sedat Peker’in iddiaları dışında(Özel olarak, 25.08.2020 tarihinde, benim evime gelen üç kişinin kendilerini polis olarak tanıtarak, “Bu adreste Tuğba isimli zanlının kaydı var, evde arama yapmaya geldik” demeleri, benim sert çıkışımdan sonra çekip gitmeleri, daha sonra Emniyete ve savcılığa yaptığım şikayetten takipsizlik kararı verilmesi dışında), Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi İçişleri bakanıdır. Onun döneminde siyasi cinayetler yaşanmadı, yurtiçindeki PKK ve diğer terör örgütlerinin eylemleri neredeyse sıfırlandı…
Hulusi Akar; Suriye, Libya ve Karabağ’da gösterdiği kararlılık sayesinde, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi Savunma Bakanlarından birisidir.
Mevlüt Çavuşoğlu, hükümetin geneline bakıldığında başarılı Dışişleri bakanlardan birisidir.
Berat Albayrak(Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olmakla birlikte, o da Karadeniz bölgesi kökenlidir) Türkiye’nin gelmiş geçmiş en kötü Ekonomiden Sorumlu Bakanı olarak tarihe geçmiştir. Göreve geldiği 10.07.2018 tarihinde Euro 5.50 TL, Çeyrek altın 310 TL civarındaydı, istifa ettiği 08.11.2020 tarihinde ise Euro 10.12 TL, Çeyrek altın 875 TL civarındaydı. Onun 28 aylık bakanlık döneminde, emekli veya çalışan döviz bazında %46, altın bazında %65 fakirleşti, tüm emeklilerin ve çalışanların maaşlarına düşük gösterilen enflasyon kadar zam yapılsa da, mal alım güçleri %50-60 kadar düştü( Ben şahsen, Türkiye’de 20 seneye yakın çalışarak tavandan sigorta, 7 sene askerlik ve yurtdışı borçlanması yaptıktan sonra, 2009 yılının başında emekli oldum. Büyük çoğunluğu onun döneminde olmak üzere, emekli maaşımın mal alım gücü, 12 senede % 65 azaldı). Ekonomi uzmanları, onun döneminde Merkez Bankasının 128 milyar dolarının bir kısmını devlet bankalarındaki batık krediler için, bir kısmını ise doğrudan döviz artışlarını engellemek için kullanarak batırıldığını iddia ediyorlar. Berat Albayrak, İnstagramdan istifa ettiğini açıkladığında, istifa yazısının bir 23 Nisan çocuğu “bakanının” yazısından daha kötü olduğunu gördük. Yani bir 23 Nisan çocuğu, gerçek Ekonomi bakanı olsa, hiç yoksa danışmanlarını dinlerdi…
Son dönemde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’da performans düşüklüğü olduğu, son dönemde eksen kayması gözlendiği gibi, diğer bakanların çoğunun acemi, vasatın altında bir performans sergiledikleri görülmektedir!
Görüldüğü gibi keramet, Karadeniz bölgesi kökenli olmakta değil, liyakat sahibi olmaktadır.
Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Başkanlığına gelince…
Sedat Peker, sahte Adli Tıp Raporu veya devlet bankalarından birilerine usulsüz kredi çıkarmak için, banka müdürlerinin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın resmi telefon numaralarından arandığını belirtiyor.
Diyanet İşleri Başkanlığına gelince…
“Bizim inancımızda vakıf malı, dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar” diyerek, Atatürk’ün lanete uğradığını ima eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş…
“Yüzde 90’ı Selanik göçmeni ve sabatayist. Ne demek sabetayist? Müslümanlığa girmiş gözüken Yahudiler. Aslında Müslüman değil… İstanbul’da Gezi olaylarında otellerinde barındıran kimdi? Gene Yahudilerdi. Şu an bir şirketin bir takımın da başkanı” diyerek Atatürk’ü, biz Balkan göçmenlerini, Türkiye’de yüzbinlerce insana iş aş veren Koç ailesini Sabatay- Yahudi olarak lanse eden diyanet müftüsü Şaban Soytekinoğlu…
“Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalması için inşa edilmiş. Öyle bir zaman geldi ki, bir asır gibi bir zaman içinde bu mabedi şeriften ezanı Muhammediye, namaz her şey yasak olarak müze haline çevrildi. Bunlardan daha zalim daha kafir kim olabilir. Yarabbi bu zihniyetin bir daha bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma” diyerek Atatürk’e beddua eden diyanet imamı Mustafa Demirkan…
“Kadın cinayetleri vurgusu, kadını erkeğe düşman etme amaçlı” veya “Faizcilerle mücadele etmek İslam’ın emridir” diyen diyanet imamı Mehmet Boynukalın…
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş gibi, yukarıda adı geçen Şaban Soytekinoğlu, Mustafa Demirkan ve Mehmet Boynukalın da Karadeniz bölgesi kökenlidir. Yani Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığından maaş alıyorlar…
Devlet ihaleleri ve devlet bankalarına gelince…
Cengiz Holding, Makyol Holding, Kalyon Holding, MNG, Özgün Yapı, Kolin Holding ve Limak Holding, devletten en çok ihale alan şirket gruplarıdır. Bir rastlantı olsa gerek ki, bu ilk beş şirketin sahipleri yine Karadeniz bölgesi kökenli…
Bu da akla, “Daha önceki dönemlerde Sabah- ATV Medya Grubunu satın alması için Turkuaz Grubuna(o zamanki CEO’su ve daha sonraki Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Berat Albayrak) iki devlet bankasından(Halkbank ve Vakıfbank) bir gecede çıkarılan 1.1 milyar dolar, daha sonra Doğan Medya Grubunu satın almak için Demirören Grubuna Ziraat Bankası tarafından çıkarılan 675 milyon dolar veya devlet bankalarından çıkarılan milyarlarca dolarlık karşılıksız kredilerde Ankara’daki iktidarın parmağı olabilir mi?” sorusunu getiriyor.
Sedat Peker, şimdiki Demirören Medya Grubu sahibine, “Sen emanetçisin!…” diye sesleniyor. Belki bir bildiği vardır.
Sabah- ATV Medya Grubu, nihayet sahibi Karadeniz bölgesi kökenli Cemal Kalyoncu’nun Kalyon Holding’e geçtiğine göre, eski Doğan Medya Grubu, şimdiki Demirören Medya Grubu(Hürriyet Gazetesi, CNN Türk tv, Kanal D tv vs.), yakın zamanda, sahibi Karadeniz bölgesi kökenli olan bir şirketin olması gerek…
Bu gibi kredi operasyonlarında, geçmiş Ak Parti ve şimdiki Karadeniz kökenli iktidarlarının parmağı varsa, eskiden banka boşaltmakla suçlanan Cavit Çağlar ve Cem Uzan gibi işadamlarının malvarlıklarına neden el konuldu, bu işadamlarının malvarlıkları kimlerin eline geçti? Örneğin, Cem Uzan’ın 10 civarındaki çimento fabrikasının kaçı, Karadeniz kökenli işadamlarının eline geçti?
Yine örneğin Cavit Çağlar, 2015 yılındaki Rus uçağının düşürülme olayından sonra, Türkiye- Rusya ilişkilerinin düzelmesi için sağladığı girişimle, kaç milyon Türk insanının işinin – aşının korunmasını sağladı, Türk ulusuna kaç milyar dolar kazandırdı? 20, 50, 100 milyar dolar…
Kurduğu şirketlerle Türk ekonomisine milyarlarca dolar katkı sağlamış, binlerce Türk insanına istihdam sağlamış olan Cavit Çağlar ve Cem Uzan gibi iş adamları,- şimdi benzeri banka boşaltma örneği varsa- Karadeniz kökenli işadamlarından daha mı değersizdirler?
Cem Uzan’ın yaptığı Berke barajının nesi eksik?
Aydın Doğan, her ne kadar Karadeniz kökenli olsa da, basın özgürlüğüne kısmen de olsa ve Cumhuriyet değerlerine önem veren bir medya patronuydu. Ona ait Doğan Medya Grubu binasına ve belirli gazetecilere yapılan saldırı, biz Türklere, Balkanlardan ve Kafkaslardan kovmak için yapılan saldırılara benzerliği dikkat çekiciydi… Türkleri o bölgelerden kovmak için evlerine taş, domuz kafası, domuz kuyruğu veya bacağı atılırdı. Sokakta Türk asıllı çocuklar, genç kızlar ve kadınlar taciz edilirdi…Bunlara katlanamayan evin reisi, tüm malvarlığını geride bırakıp, çoluk çocuğunu toplayarak Türkiye’ye göç etmek zorunda kalırdı… Türkiye’de de böyle yapılırsa…
Suç örgütlerine gelince…
Her terör örgütü, istihbarat servislerinin desteği olmadan hiçbir eylem yapamayacağı bilinen gerçektir.
Her suç örgütü, siyasetçilerin desteği olmadan varlığını sürdüremeyeceği de bilinen bir gerçektir.
Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker gibi suç örgütü liderlerinin Karadeniz kökenli olmaları bir rastlantı mıdır?
Sedat Peker’in anlattıkları gösteriyor ki; devlet içinde kadrolaşma var, hatta paralel silahlı sivil milisler…
Peki, varsa böyle bir oluşum, Karadeniz kökenli Sedat Peker, bu oluşumdan neden dışlandı?
Sedat Peker, Kurtuluş savaşı için, “Keşke Yunan galip gelseydi” veya “Atatürk’ün ölüm yıldönümünde kenefe gidin” diyen Karadeniz kökenli başına fes takan, saltanatçı Kadir Mısırlıoğlu’na değil de, Cumhuriyet değerlerine ve Atatürk’e saygı duyduğu için dışlanmış olabilir mi?
Suç örgütlerine yakınlığı kanıtlanan Eyup Aşık, Burhan Kuzu gibi ve Sedat Peker’in iddialarındaki birçok siyasetçinin de Karadeniz kökenli olmaları rastlantı olmasa gerek…
15 Temmuz darbe girişiminden sonra, FETÖ elemanlarından boşaltılan tüm devlet kadrolarına, Karadeniz bölgesi kökenli kadrolar yerleştirildiyse…
Karşımıza FETÖ benzeri, paralel bir Karadeniz bölgesi yapılanması çıkabilir mi?
Bu, Türkiye’nin bekası için, hayra alamet midir?
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.