Geçen 14 Kasım günü, Bulgaristan’da genel seçimler vardı…
Aynı gün, tarifeli bir otobüsle Bulgaristan’a seyahat ettim. Yani otobüs, seçmen taşıyan otobüs değildi, çünkü 8-9 yolcusu vardı. Ben şahsen bu seçimlerden bir kaç gün önce, HÖH/D(P)S listelerine Delyan Peevski gibi birisi olduğu için oy kullanmayacağımı beyan etmiştim. Diğer yolcuların da oy kullanmak için Bulgaristan’a gittiklerini düşünmüyorum, çünkü yolcu sayısı tarifeli otobüslerin rutin sayısından fazla değildi. Bunu biliyorum, çünkü yürüttüğüm sosyal faaliyetlerden dolayı otobüsle veya özel aracımla her hafta aynı istikamette yolculuk yapıyorum.
Saat 09:30 civarında Bulgaristan sınır kapısından girdiğimizde, ne otobüs bölümünde, ne de özel araçlar bölümünde herhangi bir kalabalık yoktu; önümüzde bir otobüs, özel araç bölümünde ise 4-5 araç vardı…
Pasaport bölümünden rahat bir geçiş yaptık. Ancak gümrük kısmında, Bulgaristan gümrükçülerinin normalden ağır davrandıklarını ve Türkiye’den gelen tüm otobüsleri X-RAY’a gönderdiklerini, bagaj kontrollerinde de daha bir titiz oldukları ve böylece her otobüsün 1-2 saat oyalandığı gözden kaçmadı.
Daha sonra Harmanlı’ya yaklaşırken, Türkiye’den gelen otobüsler, bu sefer normal ve trafik polisleri tarafından durduruldu. Tüm yolcuların kimlikleri toplandı ve genel bilgi taramasından geçirildi. Burada da 1 saat bekletildi.
Kırcaali’ye üç kilometre kala bulunan bir polis kontrol noktasında yeniden durdurulduk. Otobüste tek yolcu ben kalmıştım. Bu sefer rütbeli polislere karşı “Gümrükte 2 saat, otobanda 1 saat, şimdi de burada, ne bu işkence ya!” diyerek isyan ettim. Polisler sadece “Emir öyle” dediler.
Oysa bu polis kontrol noktası, sadece ağır vasıta araçların yüklerinin denetimi için kurulmuştu. Çünkü o noktadan Kırcaali’ye yüksek eğimli yol vardır ve gereğinden fazla yük taşıyan ağır vasıta araçların sık sık frenleri patlamaktadır.
Seçim günü, tüm polislerin seçim güvenliği için mesai yapması gerekirken, Radev paşa, Türklere işkence etmek için polis ayırmayı ihmal etmemiş…
Böyle bir uygulama, Bulgaristan Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinden dolayı yapıldığı apaçık ortada…
Anlaşılan Radev paşa yönetimindeki Bulgaristan teknokrat hükümeti, Türklere seçme ve seçilme hakkı tanımak istemiyor!
Daha sonra araştırdığımda, birkaç gündür Türkiye’den gelen tüm yolculara, devlet psikolojik terörü uygulanmış.
Bende Radev(şimdiki Bulgaristan Cumhurbaşkanı ve 5 sene daha bu görev için asker kökenli aday) paşanın bu terör uygulamasına kızdım, parlamento seçimleri için oy kullanmasam da, onun karşısında olan bir aday için oyumu kullandım. Oysa seçim sandığına gitme niyetim yoktu.
Sonra bir düşündüm ki, aynı Radev paşa, 20 aylık Türkan bebeğin, 16 yaşındaki Mümin Ahat’ın ve onlarca sivil Türk’ü katleden ve binlercesini de işkence kamplarından geçiren bir askeri ekolden geliyor. HÖH/D(P)S, 2016 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Radev paşaya sonsuz destek vermişti, çünkü kendileri de aynı ekolun DS(totaliter rejimin gestaposu) kanadından gelmektedirler.
2017 senesinde ise, yine aynı Bulgaristan sınır kapısında yaşlı kadınların patriotarlar(sahte vatansever, yani vatan sevici) tarafından tartaklanması, Türkiye’deki seçim sandıklarını 136’dan 35′ e düşürülmesi hafızalardan silinmedi. O zaman da, Radev paşanın kurduğu başka bir teknokrat hükümeti görev başındaydı.
Bu da demek oluyor ki, Radev paşa, totaliter rejimin kendisine taktığı at gözlüklerinden hala kurtulamamış.
Radev paşanın teknokrat ve diğer patriotar hükümetleri, Bulgaristan’da yaşayan Türkleri görmezden gelerek devlet dairelerinde iş vermedikleri gibi, seçme ve seçilme haklarını da tanımak istemiyorlar. Asimilasyon ve etnik temizlik politikalarına da devam ediyorlar.
Bulgaristan’da yaşayan Türk asılı nüfusu görmezden geliyorlar. Ancak Avrupa fonlarından para dilenirken “Bizim nüfusumuz şu kadar” diyerek, Türklere düşen payı da almayı ihmal etmiyorlar.
Ne yazık ki, Bulgaristan’da bu politikalara karşılık verecek bir muhalefet partisi yoktur!
HÖH/D(P)S, bu politikalara karşı çıkacak bir parti değildir. Çünkü baştan totaliter rejimin mekanizması tarafından kurulmuştur!
Onun için, hala totaliter rejimin at gözlükleriyle bakan bir Radev paşa gibi bir Cumhurbaşkanına ve patriotar hükümetlerinin Bulgaristan’da yaşayan Türklere uyguladıkları politikalara karşı sert muhalefet yapacak, HÖH/D(P)S dışında bir oluşum zorunlu olmuştur!
Durmuş Arda