Geçen Pazar günü(29.10.2023), Bulgaristan yerel seçimlerinde, Çamdere(Borovıtsa) köyünde, seçim sandığı komisyonu üyesiydim.
Aynı seçimlere 9 gün kala, bir akrabam beni arayarak,”Eğridere köylerinin birisinde seçim sandığı görevlisi olmak ister misin?” diye sordu. Bende kendisine “olur” cevabı verdim ve seçimlere bir hafta kala da bu konuda eğitim aldım.
Ancak Çamdere köyüne gitmeden önce, bir önceki yerel seçimlerde aynı sandıktan ne kadar oy çıktığını ve hangi partinin önde olduğunu araştırdım.
Sonuç şaşırtıcıydı… 2019 Bulgaristan yerel seçimlerinde, son rakamları 008 sandıkta toplam 232 seçmen oy kullanmış, bunlardan bir oy geçersiz, 8 oy diğer partilere ve HÖH/D(p)S adayına da 223 oy çıkmış.
Yani HÖH/D(p)S adayına % 96.5 oy çıkmış. Kendi kendime, “Bu işte bir tuhaflık var, bir partiye bu kadar yüksek oy oranı, Jivkov’un totaliter rejimindeki tek parti adaylarına dahi çıkmıyordu” dedim.
Seçim gününün erken saatlerinde Kırcaali’den yola çıktım. Yolda yabani ceylan ve tavşan gördüğüm gibi, yabanileşmiş sığır hayvanları da görünüyordu. Eğridere insanının çoğu gibi, yabanileşmiş sığır hayvanları da yeterli besin alamadıkları için ufak tefekti.
Çamdere yolu delik deşik, çukurlarla dolu, köyün içine girerken, totaliter rejimi döneminden kalma ağaç tahtalarıyla yapılmış köprü göze çarpıyor. Yakın zamanda yolcu dolu bir otobüs geçerken, bu köprünün çöktüğünü duyarsanız hiç şaşırmayın.
Seçimin yapılacağı okuma evine(çitalişte) vardığımda, diğer seçim sandığı üyeleriyle birlikte, kadın olan HÖH/D(p)S köy muhtarı da “yardımcı oluyor”. Kendisini, “sizin burada bulanmamanız lazım” diye uyarmak zorunda kaldım. Kendisi, köy muhtarlığı için rakipsiz, tek aday olmasına rağmen, o, buna pek aldırış göstermedi, biraz temkinli davransa da, seçim sürecinde hep oralarda dolaştı.
Gün içinde, HÖH/D(p)S’nin bu yüksek oy oranlarının sırrı da anlaşılmış oldu…
Peki, bu “sır” nedir?
Başta HÖH/D(p)S kadın köy muhtarı olmak üzere, en az 10-15 HÖH/D(p)S militanı seçim yapıldığı odanın ya koridorunda, ya da binanın dışında “cirit attılar”. Bunlar, kendi aralarında görev dağılımı yapmış; kimisi arabalarla seçmen taşıyor, kimisi seçmenleri karşılıyor “57’nin üstüne iks veya ve yazacaksın”(“57” HÖH/D(p)S’nin seçim bültenindeki sıra numarasıdır) diye sesleniyor, bir kısmı ise yaşlı, okur yazar olmayan ve engelli seçmenlere oy kullanıldığı perde arkasına kadar refakat ederek “yardımcı oluyor”. Ancak yasal olarak bir kişinin, sadece 2 seçmene refakat etme hakkı var. Bu konuda birçok kez uyarı yapmak zorunda kaldım. Fakat HÖH/D(p)S militanları, bu konuda uzmanlaşmış, 2 seçmene refakat ettikten sonra, ya üst elbiselerini çıkartıyor, ya da değiştiriyor veya başka refakat edebilecek kişiler buluyorlar. HÖH/D(p)S militanlarında arsızlık ve yüzsüzlük çok…
Seçim sürecince, 30-40 metre mesafedeki kapısı kırık, pislik içindeki bir kır tuvaleti kullanmak zorunda kaldım, ellerimi yıkayacak bir çeşme bulamadım. Bereket arabamda ıslak mendil vardı da… Öğleden sonra kır tuvaletinin karşısındaki meyhane canlandı, içerisi içki içenlerle doldu; bazen Türkçe yanık arabesk şarkılar, bazen oyun havaları yankılandı. Yasak olmasına rağmen, hangi partice ısmarlandığı tahmin edilen alkollü içkiler gırla gitti. Alkolün dozu arttıkça, mekandan gelen müzik sesi ve sarhoş naraları da arttı. Öğle saatlerinden sonra, bazı içkili seçmenler, HÖH/D(p)S’nin refakat ettiği militanlar eşliğinde “oylarını kullandılar”.
Seçim sandığında, seçim bültenlerini mühürleyip seçmenlere verme görevini üstlendim. Seçim bültenlerini verirken, seçmenleri de inceledim. Seçmenlerin çoğu, yardımsız oy kullanma yeteneğine sahip değil; kimisi yaşlı, kimisi engelli, kimisi uzun yıllar yurtdışında yaşadığı için pek Bulgarca bilmiyor, kimisi alkollü… Seçmenlerin üçte biri ufak tefek, beslenme sorunları olduğu açıkça görülmektedir. Buna karşılık, HÖH/D(p)S militanlarının hepsi maşallah protein gürbüzü, boyları posları yerinde…
Sandıktan çıkan sonuçlara gelince…
Köy muhtarı zaten tek aday, bir oy alsa dahi seçiliyor. Ön seçim yapmış olsalar gerek… Çünkü tek aday olması, insan doğasına aykırıdır…
Eğridere Belediye Başkanlığı adaylığına gelince…
Ahmet Doğan gibi bir alçak, bir şerefsiz, kendi toplumuna ihanet eden bir gammaz tarafından HÖH/D(p)S Eğridere Belediye Başkanlığı adaylığına gösterilen İzzet Şaban’ın, manipüle edilmiş bir köy halkından % 96,4 oy alması benim için hiçbir şey ifade etmiyor.
İzzet Şaban çalışsa da, çalışmasa da, o bir statükonun, satılmış birisinin “Belediye başkanıdır”.
Peki, Ahmet Doğan kimdir?
Ahmet Doğan, daha 70’li senelerdeki askerlik yıllarında, Türk asıllı asker arkadaşlarını “Türkiye’ye sempati duyuyorlar” diye, dönemin gestaposu sayılan DS(gizli servis) subayına gammazlamıştır ve ondan sonra DS ajanı yapılarak önü açılmıştır. Üniversiteye dahi DS kontenjanından girmiştir. En yakın üniversite arkadaşlarını da DS’ye gammazlamaktan çekinmemiştir.
Hele, Zühra isimli bir Türk asıllı kız ile cinsel oyunlarını DS’ye rapor ederken; alçaklığın, şerefsizliğin daniskasını sergilemiştir. Bu raporda, bir Türk asıllı kızın doğal olan cinsel istekleriyle alay ederek kadın cinsini aşağılamak, Müslümanların hacca gittiği Mekke gibi bir kutsal şehri, kadın vajinasıyla bir tutarak saygısızlık yapmak…
Ahmet Doğan, Zühra isimli kız ile nasıl oynaştığını DS’ye özetle şöyle rapor etmiştir:
“…’Asil’ bir cinsel oyun başlattık; karşılıklı sarılmak, okşamak, öpüşmek… duygusal geri çekilmeler. Cinsel İlişkiye girmedim. “Fransız Aşkı” da yapmadık. Seks oyunumuzun doruk noktası, elle klitoris uyarılması ve aletimin vajinanın dış dudaklarına sürtülmesiydi. Kız zevkten “bayıldı” ve ben garibim Mekke’ye gitmeye karar verdim, ancak “kutsal şehrin” iç kısmına girmeye cesaret edemedim…”
“Girememiş”, çünkü DS subayından öyle talimat almış…
Bulgaristan eski totaliter rejimi, 1984-1989 yılları arasında Türklere karşı giriştiği asimilasyon sürecini; başta 20 aylık Türkan bebek ve 17 yaşındaki Mümin Ahat olmak üzere, yüzlerce Türk’ün katledilmesinde, binlercesinin işkence kamplarına sürülmesinde ve binlercesinin de sokaklarda, evlerinde, polis karakollarında işkencelerden geçirilmesinde, daha sonra zorunlu göçe tabi tutulmalarında, kendi gestaposu sayılan Türk asıllı DS kadrolarını aktif olarak kullandığı bilinen bir gerçektir.
İbadet edilmesin diye cami önlerinde nöbet tutanlar, yaşlı Türk asıllı kadınların başörtülerini başlarından alıp yerlere atanlar, kurban bayramlarında evlerde kurban etleri arayanlar, Türkçe konuşanlara ceza kesenler, hep “Türk asıllı” DS gammaz elemanı veya ajanıydılar.
Bu sözde Türk asıllı” DS gammaz eleman veya ajanları, 1990 yılından sonra, utanmadan sıkılmadan HÖH/D(p)S’de siyaset yapmaya başladılar.
Çünkü Bulgaristan derin devleti adına Bulgaristan’da yaşayan Türkleri kontrol altında tutmaları gerekiyordu.
Görüldüğü gibi, bunda da hayli başarılı oldular.
Eğridere bölgesi insanının birçoğu Avrupa fonlarından gelen bir öğün yemeğe muhtaç olduğu gibi, çoğunun evinin önüne kadar yol(benim baba evime kadar da yol yok), evinde akan suyu, mutfağı, banyosu, tuvaleti vs yoktur …
Fakat… HÖH/D(p)S’ye verecek oyu vardır.
Ne diyelim…
Her halk, hak ettiği gibi yönetiliyor olsa gerek!
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.