DOLAR 35,5594 0.16%
EURO 36,5618 -0.36%
ALTIN 3.080,73-0,39
BITCOIN 36440270.11716%
Kırklareli

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Etnik-fanatik rodopi24 yazarına  cevaben…

Etnik-fanatik rodopi24 yazarına cevaben…

ABONE OL
26 Eylül 2024 15:03
Etnik-fanatik rodopi24 yazarına  cevaben…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Birkaç gün önce, Kırcaali Belediye başkanlığına ve Kırcaali Belediye Meclisine, “21 Ekim Kırcaali günü” ile ilgili bir dilekçe vermiştim.

Bunun haber yapılması için, İlhan Anday’ın yönettiği “rodopi24) “gazetesine” de gönderdim.

Fakat aynı gazetesin blogspot siteside, “Kampanya başladı. Radikal dostçu(DOST Partisini kastediyor), “21 Ekim yas günü olmalı, Kırcaali’nin bayramı günü değiştirilsin”(https://rodopi24.blogspot.com/2024/09/21.html) başlığı atıldı.

Yazı, “Kırcaali’de seçim öncesi kampanya başladı ve “sivil” toplum kılığındaki radikal milliyetçi  “Altay” derneği faaliyete  geçti. “Şarkı için ton”, başkanı Durmuş Yusuf(kasıtlı olarak Yusuf baba adı yazılıyor, Arda soyadım yazılmıyor) tarafından verildi. Belediye Meclisi ve Kırcaali Belediye Başkanı’ndan 21 Ekim’in Kırcaali günü olarak iptal edilmesi talebinde ısrar ediyor”

Sonra, benim dilekçemden alıntılar yapılıyor ve Bunların hiçbir tarihi dayanağın olmadığını belirtiliyor ve  devamında, “Geçmiş dönemde, “Altay” Derneğinin anaokullarında ve okullarda “Helal gıda” verilmesi istediğini hatırlatmak isteriz.  Dernek, Bulgaristan’da Türk isimli polis memuru, savcı, hakim vb. personel olmadığı gerekçesiyle ülkeyi sorumlu tuttu. Bu açık bir yalandır”

Oysa ben dilekçemde şunları belirtmiştim:

“1912 yılındaki Balkan Savaşında, Yaver Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun artçı birlikleri, Kırcaali’nin kuzeyinde Bulgar ordusuyla birkaç günlük kısa bir çarpışmanın ardından, Trakya cephesine çekildikten sonra…

21 Ekim günü, Bulgar ordusunun Kırcali’ ye girdiği gündür.

Buna dayanarak, Kırcaali Belediye meclisi, 26.09.1998 tarihli, 115 No’lu kararı ve 7 No’ lu protokolu ile, 21 Ekim’i, Kırcaali’nin günü ilan etmiştir. Yani Kırcaali’nin Bayramı…

Dönem, 1995- 1999 yılları arasında HÖH/D(p)S’den seçilmiş Belediye Başkanı olan Rasim Musa dönemidir… Yani 1984- 1989 yılarındaki Bulgaristan’daki Türklerin asimilasyonu döneminde, Türklerin evlerindeki buzdolaplarında kurban eti arayan aynı Rasim Musa… Yani şimdiki HÖH/D(p)S Kırcaali ombudsmanı..

Dönem, 1995-1999 yılları arasında HÖH/D(p)S’den Belediye sekreteri olan Raif Mustafa dönemidir. Yani 1984- 1989 yılarındaki Bulgaristan’daki Türklerin asimilasyonu döneminde, rejimin gizli servisi DS’nin kadrolu ajanı olan aynı Raif Mustafa….

Dönem, 1995-1999 yılları arasında HÖH/D(p)S’den seçilmiş Belediye meclis üyelerinin çoğunlukta olduğu dönem…

Oysa Kırcaali, 21 Ekim 1912 yılında değil, 13.09.1913 tarihindeki İstanbul antlaşmasıyla, çarlık Bulgaristan’a bırakılmış ve Genç Türkler tarafından fiilen 25 Ekim 1913 yılında teslim edilmiştir. Etnik Bulgarlar, bu tarihten sonra Kırcaali’ye yerleşmeye başlamışlardır.

HÖH/D(p)S milletvekilleri Saliha Emin, Mustafa Ahmet ve Necmi Ali, eski DS subayı Raif Mustafa ve 1985-1989 yıllarında Türklerin evlerine baskınlar yaparak kurban etleri arayan Rasim Musa, Türkleri katledildiği günü kutluyorlar

2015 yılında, HÖH/D(p)S milletvekilleri Saliha Emin, Mustafa Ahmet ve Necmi Ali, eski DS subayı Raif Mustafa ve 1985-1989 yıllarında Türklerin evlerine baskınlar yaparak kurban etleri arayan Rasim Musa, Türklerin katledildiği günü seve seve kutluyorlar.

Geçmiş tarihlerde, “Kırcaali günü” kutlamalarında, HÖH/D(p)S’den seçilmiş Kırcaali eski Belediye Başkanı Hasan Aziz şöyle diyor:

“…Kırcaali ve Doğu Rodoplar bölgesine özgürlüğümüzü getiren kahramanların mertliğine ve fedakarlıklarına derin saygı duyuyorum. Nice seneler için, bu Bayram kutlu olsun!…” 

Eski Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Aziz’e “özgürlük” getiren “ mert” ve “fedakarlara…”  Yani Balkan Savaşındaki Bulgar ordusuna veya Bulgar çetecilerine, Türk asıllı bölge halkı nasıl bakıyor ve kuşaktan kuşağa neler aktarıyor:

“Bulgar askerleri veya çetecileri(Bunların arasında Ermeni, Makedon’da var), Kırcaali’ye girdiklerinde, dağa ormana kaçıp saklanamayanların dışında, yakaladıkları tüm sivil Müslüman Türkleri- küçük yaştaki erkek çocuklarını dahil- potansiyel tehlike görüp, kılıçtan geçirmişler ve Arda nehrine dökmüşlerdir.”

“Bulgar askerleri,  Mastanlı’ya bağlı, Dambalı tepesi yakınlarında bulunan Suludağ köyünde, çevre köylerden de topladıkları yaşları 14’ü geçmeyen 18 çocuğu,

Solaklar köyünde, kuşaklarıyla birbirine bağlanarak, Bulgar askerlerince şehit edilen üç Türk'ten mezarının birisinin 13.10. 2015 tarihinde çekilen fotoğrafı.

Solaklar köyünde, kuşaklarıyla birbirine bağlanarak, Bulgar askerlerince  ve çetecilerce şehit edilen üç Türk’ sivilin mezarının birisinin 13.10. 2015 tarihinde çekilen fotoğrafı.

bir samanlıkta diri diri yakmışlardır.”

Bulgar askerlerinin Mastanlı’dan geçtikten sonraki dönemde, A. Kostov isimli okul müfettişi, o zamanki Bulgaristan Eğitim Bakanlığına şöyle bir rapor göndermiştir:

“Koşukavak’tan Dardere’ye giderken, Koşukavak’a bağlı tamamen Türklerden oluşan, geniş bir alana dağınık 400 evden oluşan Mastanlı köyünden geçiliyor. Burada 52 ev yakılmıştır…”

Yine kuşaktan kuşağa aktarılanlara göre, “Salmanlı köyü yakınlarında, şimdiki “Emona” gemi restoranın olduğu yakın bir yerde, onlarca sivil Türk katledilmiştir. Hatta 10-12 yaşlarındaki bir Türk çocuğunun yüzüne bakarak ateş edemeyen “vicdanlı” bir Bulgar askeri, çocuğa “kaç” diyor ve arkasından ateş ederek öldürüyor…”

“Çamdere köyünde, Bulgar askerlerinin geleceğini öğrenen Türkler, tüm yetişkin kızları ve erkek çocuklarını dağa ormana kaçırıyorlar. Bir anne ise, 8-10 yaşlarındaki erkek çocuğunu yanından ayırmaya kıyamıyor ve kız çocuğu zannedilsin diye ona fıstan giydiriyor, yani etek giydiriyor. Fakat Bulgar askerleri, çocuğun kız olmadığını nasılsa anlıyorlar ve çocuğu annesinin koynundan alıp, bir samanlığa kapatıyorlar, samanlığı da ateşe veriyorlar. Çocuk samanlıktan çıkıp kaçmaya çalışıyor, fakat yeniden yakalanıp ateşe atılıyor…”

“Bulgar askerleri Solaklar köyünde üç ayrı yerde 10 sivil kişiyi şehit ediyorlar; iki yerde üçer, bir yerde de dört kişi…”

“Bulgar askerlerince, Tosçalı köyünde de 8 sivili şehit ediliyor…”

” Bulgar askerleri, Ramköy’ de 7 sivili katlediyor…”

“Bulgar askerleri, Çandır köyünde bir Türk’ün derisini canlı canlı yüzüyorlar. Ormana saklanmış olan eşi ve çocuklarının ise, diri diri derisi yüzülen adamın bağrışlarını ve çağırışlarını  duyarken içleri gidiyor…”

Her köyde şehit edilenleri, burada yazmak imkansız, bu ancak bir kitaba sığar…

Ancak Kırcaali bölgesindeki köylerin çıkışında, Balkan savaşında öldürülen sivillerden oluşan şehit mezarları olmayan Türk köyü neredeyse yok gibi…

İridere HÖH/D(p)S Belediye Başkanı Resmi Murat'ın babasının köyü olan Solaklar'da Bulgarlarca şehit edilen sivillerin bakımsız mezarları.

Tosçalı, Balkan savaşı sivil şehitlerini anma yeri

HÖH/D(p)S Eğridere(Ardino) Belediye Başkanı, Tosçalı Balkan savaşı şehitleri mevlidinde

HÖH/D(p)S Kırcaali il başkanı Resmi Murat, Tosçalı Balkan savaşı sivil şehitleri mevlidinde

İşin garibi, her sene bu şehitler için okutulan mevlitlerde,  HÖH/D(p)S milletvekilleri olsun, belediye başkanları olsun, veya parti önderleri olsun, ön saflarda yer alıyor, hatta bazı yerlerde  mevlit masraflarını da karşılıyorlar…

Amerikalı ünlü tarihçi Justin McCarthy  ” Ölüm ve Sürgün” adlı eserinde, Balkan Savaşında Bulgaristan’ın işgal ettiği topraklardan 148 bin Türk’ün veya Müslüman’ın göçe zorlanıp kovulduğunu, binlercesinin açlıktan, soğuktan öldüğünü veya öldürüldüğünü yazmaktadır…

Hatta 1984-1989 asimilasyonu, 1989 zorunlu göçü de, 21 Ekim işgal zihniyetinin sonucudur…

21 Ekim günü, Kırcaali’nin yas günü olması gerekirken…  Her nedense Kırcaali’nin Bayramı yapılıyor…

Dünyada bunun bir örneği yoktur! İşgalin, insan katliamının, zorunlu göçün, sömürünün bayramı…

Totaliter rejim dahi, 95 senedir etnik- patriotar Bulgar milliyetçilerinin cüret edemediğini, sözde “Türk asıllılar” olarak bilinen HÖH/D(p)S cüret edebiliyor…

Hangi akılla, hangi mantıkla, hangi vicdanla?…

Yukarıda belirttiğim gerekçelerden dolayı, Kırcaali Belediye Meclisinin 26.09.1998 tarihli ve 7 numaralı protokol ve 115 sayılı, “21 Ekim Kırcaali günü”  ve Kırcaali Bayramı”  günü kararının iptalini ve “Kırcaali günü” için başka bir tarih belirlenmesini talep ediyorum.”

Rodopi24 sitesindeki benim hakkımdaki yazı, İlhan Anday tarafından değil, bir etnik- fanatik Bulgar milliyetçisi tarafından yazıldığını düşünüyorum, Çünkü İlhan Anday’da Balkan savaşı sivil şehitleri adına okunan mevlitlere muhakkak katılmıştır.

 Rodopi24 sitesindeki yazının altındaki yorumlarda Türklerin yorumları sansürleniyor, İlhan Anday, buna bir göz atsa iyi olur.

Fanatik- etnik Bulgar milliyetçisi, bugün yazısının altındaki yorumları kapatmış ve aşağıdaki yorumlara izin verir miydi acaba?

Aynı sitede yazıyı yazan etnik- fanatik, “helal gıda” isteme hakkımız olmadığını düşünüyor. DOST Partisi, 2.sıra Kırcaali milletvekili adayı olduğumu da belirtiyor.

 Ancak patronu İlhan Anday, ona, şunu araştırma görevini vermesini öneriyorum:

Kırcaali sömürge valiliğinde kaç Türk asıllı çalışıyor. Kırcaali bölgesinde yaşayanların %80’i Türk asıllı olduğuna göre; polislerin, yargıçların, savcıların, avukatların, devlet kurumlarında çalışanların beşte dördünün Türk asıllı olması gerekmiyor mu?

 Yazının sonuna ismini yazmaya cesareti olmasa da, fanatik- etnik milliyetçi Bulgar kimliğini açıkça ortaya çıkarmış:

Ben katledilen sivillerden bahsediyorum, aynı etnik fanatik, işgal etmeye çıkmış ölen
 çarın askerlerini yüceltiyor.
Ben dilekçemde, savaşta ölen Osmanlı askerlerinden söz etmedim. Asker, askerle
 savaşır, sivilleri katletmez, hatta korur.
Rodopi24, askerleri yüceltiyor...
Bir etnik fanatikle aramızdaki fark budur.
 
Durmuş  Arda
 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.