DOLAR 35,6409 0%
EURO 37,2263 -0.02%
ALTIN 3.153,61-0,03
BITCOIN 3682532-0.52879%
Kırklareli

KAPALI

SABAHA KALAN SÜRE

“Ajan, insan özelliği olmayan birisidir…”

ABONE OL
24 Ekim 2015 13:09
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bulgaristan’ daki totaliter rejim döneminde, rejim karşıtı olduğu için 10 sene cezaevinde yattıktan sonra, 1981 yılında Fransa’ya iltica eden Petır Boyaciev,  basımdan yeni çıkan “Yalanlara karşı doğrular” adlı kitabında, 90’ lı senelerden sonra, bilinçli olarak Ahmet Doğan’ın nasıl efsaneleştirildiğini yazıyor.

Bilindiği gibi Ahmet Doğan, eski rejim döneminde komünist partisisin gestaposu sayılan DS ajanlığı yapmış, daha sonra HÖH/D(p)S kurucu başkanlığı ve şimdi de “fahri başkan” olarak aynı partinin iplerini elinde tutmaktadır.

Petır Boyaciev, Ahmet Doğan’ı “Bulgaristan’da “Türk Milli Kurtuluş Hareketi” adlı örgüte, DS ve KGB( Eski Sovyetler Birliği istihbarat servisi) ajanı olarak sokulduğunu, örgüt deşifre edildikten sonra, ceza hükmü verilirken ajan olduğu gerçeği, mahkeme kayıtlarına geçmediğini, diğerleri gibi yargılanarak 10 sene ceza aldığını, oysa ajan olduğu açıklansaydı, devlet görevlisi olarak, vatana ihanetten ölüm cezası alması gerektiğini…

Bulgaristan’daki Türklerin Mayıs 1989 ayaklanmasını, Ahmet Doğan’ın cezaevinden örgütlediği halanlarının uydurulduğunu, Mayıs 1989 olaylarını örgütleyenler kendisinin adını dahi duymadığını yazmaktadır. Veselin Angelov ve Veselin Bojkov gibi isimlerin, Ahmet Doğan’ı efsaneleştirmesi hakkında yazdıkları kitapların yalandan ibaret olduğunu… Gandi’nin” Hindistan bilim adamları, başkalarını aldatacak kadar eğitim alıyor” sözlerini hatırlatarak, Veselin Angelov’un tarihçi olarak yalan söylediğini…

1989 ayaklanmasını, daha yılın ilk aylarında, Bulgaristan’ın Güneybatı bölgesinde bulunan Kornitsa köyünden Kazanlık yakınlarında bulunan Dolno İzvorovo köyüne sürülen Runtov ve Babeçki ailelerinin açlık grevleri yaparak başladığını belirtmektedir. Bunlar senelerdir cezaevinde yatan Ramadan Runtov’un oğulları İbrahim ve Ferhad, Zeynep İbrahim,  İbrahim İbrahim, Yusuf, Vahide ve  Kemal Babeçki olduğunu…

Mayıs 1989 olaylarını ise, kendisinin de üyesi olduğu Paris merkezli Uluslararası İnsan Hakları Federasyonunun desteğiyle;  Cebel’deki ilk 19 Mayıs ayaklanmasını Avni Veli, İsmet İsmail, Sabri İskender, Mustafa Ömer; Razgrad’da  Fevzi Recep, Naim Naim; Varna’da Alaattin Sadık, Zikri Hasan gibi önderlerin örgütlediğini…

Boyaciev, Rusların güdümünden hiç çıkmadığı halde, Ahmet Doğan’ın Türkiye ajanı olduğu yalanının da çıkarıldığını…

DS’nin bir KGB uydusu olduğunu, bunlar hep birlikte Bulgaristan’ı bir mafya devleti yaptığını, bunun da Bulgaristan’ın gelişmesine, demokratikleşmesine engel olduğunu… Bu sebeplerden dolayı Bulgaristan’ın Avrupa Birliği ülkeleri arasında en fakir ülke olduğunu belirtmektedir.

Boyaciev’in yazdığı  şu satırlar ise çok yerinde:

“Her bir insan, ajan olmadan önce insandır. Fakat kendini ‘ajan’ mesleğine adadıktan sonra, insan, insan olma özelliklerini kaybetmektedir.”

 Açıklanan DS dosyalarına göre, HÖH/D(P)S fahri lideri Ahmet Doğan, 1974 yılında askerken DS ajanı oluyor ve daha sonra, kendi köydeşlerini, asker ve Üniversitedeki öğrenci arkadaşlarını ihbar ediyor.

HÖH/D(P)S, şimdi her ne kadar kendi seçmenine, asimilasyon politikalarına karşı çıkan bir kahraman olarak gösterse de,  Ahmet Doğan, komünist rejime, asimilasyon politikalarına ve tecavüzlere karşı çıkan Türkleri ve Müslümanları ihbar etmiştir. Doğan’ın dosyası skandal delillerle doludur.

Doğan, özel cinsel ilişkilerinin ayrıntılarını da DS’nin hizmetine sunarak rapor etmektedir.

İşte Ahmet Doğan’ın Zühra isimli 26 yaşındaki bir Türk kızı hakkında yazdığı rapor:

“26 Şubat 1982 tarihinde bana misafir gelmek istedi. Aynı akşam benimle yatmak istedi… Seks oyunlarımızın doruğu, elle klitoris uyarılması ve cinsel organımın, onun dış cinsel organı bölgelerine sürtünmesiyle oldu… Kız keyiften öldü, ben ise, Mekke’ye gitmeye karar vermiş, fakat “kutsal şehre” girmeye cesaret edememekle kaldım.”

Daha sonra, “Sava” kod adlı Ahmet Doğan’ın ve “Dora” kod adlı Zühra’ın da DS ajanı oldukları anlaşılıyor…

Görüdüğü gibi DS, “Sava” ve “Dora” kod adlı iki Türk asıllı ajanları, Pavlov’un köpekleri gibi, yani kobay olarak kullanıyor…

Boyaciev’in “…kendini ‘ajan’ mesleğine adadıktan sonra, insan, insan olma özelliklerini kaybetmektedir” sözlerine inanmamak mümkün müdür?

 

Durmuş Arda

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.