Kırcaali’nin mürted(din değşitiren, Bulgarca’da anlamı ise, veroostıpnik) papazlarından birisi olan papaz Boyan Sarıev, yeni kurulan DOST partisinden dolayı, Kırcaali merkezli bir haber sitesine(http://kardjali.news/04/28/33841) şöyle bir açıklamada bulunmuş:
“ Müslüman topluluğun gücü ikiye katlandı, çünkü Dogan’ı beğenmeyenler DOST partisine geçti. Her iki tarafta Bulgar çıkarlarına karşı hareket ediyor, çünkü Türkiye’den öyle emirler alıyorlar.
Bulgarlara karşı ruh hali(Türklerin), Bulgaristan’ın kurtuluşunda(Osmanlı’dan) başlıyor ve bu duygu, Rodopların Balkan Savaşından sonra bizim devletin sınırları içine alındıktan sonra daha da güçleniyor. Bir Türk’e daha kundaktayken Bulgaristan’a karşı kin duygusu aşılanıyor… Bu duygu, Atatürk döneminde de güçleniyor. Türkiye ve onun Bulgaristan’daki kolları tarafından yapılan devamlı yıkıcı faaliyetlere mahkumuz. Onlara, bu toprakların Müslümanların olduğunu ve zorla Türk İmparatorluğu’ndan koparıldığını ve bu toprakların geri alınması algısı aşılanıyor… Muhtemelen bir gün Bulgaristan’ın bazı bölgeleri, Bulgar devletine ait olmayacak. Buna bizim siyasetçilerimiz neden olacak. Kendi toprak bütünlüğünü ve ulusun birliğini korumak bir devletin görevidir. Fakat devlet adamları, kendi şirket çıkarlarını düşünüyorlar.”
Mürted papazın kimlere yararlanmak istediğini bilemem, fakat söylediklerinin hiçbirisi doğru değil.
Türkiye, hiçbir zaman Bulgaristan’da yaşaya Türklere emir vermemiştir. Hatta Türkiye, Osmanlı devletinin devamı olarak uluslar arası antlaşmalardan ve Bulgaristan ile yapılan ikili anlaşmaların takipçisi de olmamıştır. Türkiye için, Bulgaristan ile iyi ilişkiler her zaman ön planda olmuştur.
Bulgaristan’de yaşayan Türkler, hiçbir zaman Bulgaristan devletine karşı veya etnik Bulgarlara karşı hareket etmemişlerdir, 1878 yılından beri devamlı ezildikleri için, tabi ki memnuniyetsizlikleri olmuştur.
Bulgaristan’ın varoluş antlaşması olan 1878 tarihli Berlin antlaşması, Bulgaristan knezliğindeki tüm Müslümanların, yani Müslüman Türklerin ve mürted papazın ataları da olan Müslüman Pomakların vakıf mallarını, mal varlıklarını, öğrenim haklarını garanti altına alıyor. Maalesef Bulgaristan, bu kendisinin varoluş antlaşması olan Berlin antlaşmasına hiçbir zaman uymayarak, Müslümanların haklarını devamlı gasp etmiştir.
Bulgaristan Eylül 1908 yılında bağımsızlığını ilan ettiğinde, Osmanlı devleti bunu, yedi ay tanımamıştır. Ancak Nisan 1909 tarihte imzalanan İstanbul protokolü ile, Bulgaristan, Müslümanların vakıf mallarını, mal varlıklarını, öğrenim haklarını vs koruyacağına dair imza attıktan sonra, Osmanlı devleti, Bulgaristan’ın bağımsızlığını tanımıştır.
Mürted papazın bahsettiği Rodopları ise, Genç Türkler, 2. Balkan Savaşından sonra kurulan Batı Trakya Türk Cumhuriyetini lağvederek, Bulgaristan’a hediye etmişlerdir. Genç Türkler, içinde İskeçe, Kavala, Paşmaklı(Smolyan), Kırcaali, Gümülcine, Dedeağaç gibi merkezlerin de içinde bulunduğu bir bölgeyi Eylül 1913 Atlaşması ile Bulgaristan’ a teslim ederken, bu bölgede yaşayan Müslümanların vakıf mallarını, mal varlıklarını, öğrenim haklarını vs koruyacağına dair Bulgaristan’ın da imzasını almışlardır. Ancak Bulgaristan, bu antlaşmaya da hiçbir zaman uymamıştır. Genç Türkler bu bölgeyi, Yunanistan’a da teslim edebilirlerdi, çünkü büyük Batı devletleri kendilerine Meriç’in batısını boşaltma şartı koşmuşlardır.
Mürted papazın dediğinin aksine, Bulgaristan’da yaşayan Türkler, hiçbir zaman yıkıcı faaliyetlerde bulunmamışlardır, “toprak geri alınması” gibi iddialar ise tamamen saçmalıktır. Bulgaristan sınırları, uluslararası antlaşmalarla çizilmiştir, mürted papazın veya bir başkasının sözüyle yeni sınırlar çizilmez.
Bunların doğru olmadığını mürted papaz da biliyor…
Peki, mürted papazın bu açıklamasını kimler destekliyor?
Yeni kurulan DOST partisinin, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin kültürel, dini, Anadil öğrenimi, seçme- seçilme vs gibi normal vatandaşlık haklarını isteyebileceği kaygısını taşıyanlar. Yani Bulgaristan’da yaşayan Türkleri sömürge halkı olarak görenler ve onların vatandaşlık haklarını gasp edenler…
Bulgaristan’da yaşayan Türklerin, Bulgaristan devletinden veya kendilerine karşı yürütülen politikalardan memnun olması imkansızdır. Bu politikalardan memnun olanın ya hain, ya da Stokholm sendromu hastası olması gerekiyor.
Mürted papaza gelince… Bir mürtede kim güvenir?
Adı üstünde:
Mürted!…
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.