Erdoğan, iktidara geldikten sonra, senelerdir sadece “Alemancı” ve döviz kaynağı olarak görülen gurbetçileri, adam yerine koymaya başladı; dertlerini, sorunlarını dinledi.
Daha önce, kapalı olan Büyükelçiliklerin ve Konsoloslukların kapıları, gurbetçilere açıldı, hatta dışarıdan bu dış temsilciliklere yardımcı olunması için, ek olarak çeşitli kurumlar kuruldu.
Örneğin gurbetçiler, kendilerinden istenilen 6 bin EURO askerlik bedelinin çok yüksek olduğunu, yurtdışında emekli olduktan sonra, Türkiye’ye kendi araçlarıyla geldiklerinde gümrük, vs gibi sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını belirttiler.
Erdoğan, gurbetçilerin bu gibi sorunlarının hepsini not almakla kalmadı, çözüm yolları da aradı.
Gurbetçilerden istenilen 6 bin EURO askerlik bedeli, bin EURO’ya düşürüldü. Yurtdışından gümrüksüz motorlu araç getirilmesi için, yılda 185 gün yurtdışında kalma şartının kaldırılması suretiyle, yurtdışından emekli olanlara, yurtdışından getirdikleri motorlu araçların Türkiye’de 2 yıl gümrüksüz kalma izni verildi. Yani yurtdışından bedelli askerlik ödeyenler ve yine yurtdışından emekli olanlar, sadece döviz kaynağı olarak görülmemenin mutluluğunu yaşadılar.
Türkiye’nin kendilerini nihayet hatırladığını gören Avrupa’daki gurbetçiler, özgüven sorununu üstlerinden atarak gerek siyasi, gerek sivil toplum alanında örgütlenmeye başladılar.
İşte, Avrupa’daki Türklerin bu siyasi ve sivil toplum örgütlenmesi, yani Türklerin örgütlenip siyasi güç olma ihtimali, Avrupa’daki bazı odakları rahatsız etti.
Bu rahatsızlığın ilk sinyallerini, 2014 yılında, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) kuruluşunun 10. Yıldönümü dolayısıyla, Almanya’nın Köln şehrinde düzenlenen etkinlikten sonra, Almanya şansölyesi Angela Merkel verdi.
Dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı bu etkinlik, 18 bin kişilik bir spor salonunda yapılmıştı ve kalabalıklar bu salona sığmamıştı.
İşte bu Erdoğan sevgisi, Avrupa’daki bazı odakları ve Merkel’i korkuttu, çünkü aynı spor salonu, kendilerinin düzenlediği bir toplantı için hiçbir zaman bu kadar kalabalık toplayamamıştı…
Bu da Türkiye’deki iktidar mensuplarına, Almanya’da toplantı yapma kısıtlamasını getirdi; FETÖ, PKK gibi terör örgütlerine ise özel koruma, kollama…
Son günlerdeki Türkiye-Hollanda siyasi krizinin sebebi de, dün Hollanda’da yapılan genel seçimin sonuçlarından sonra daha bir netlik kazandı.
Çünkü Türklerin Kurduğu DENK partisi, 150 koltuklu Hollanda parlamentosuna 3 Milletvekili sokabilmeyi başardı.
Yani şimdilik, Hollanda parlamentosunun % 2’si Türklerden oluşuyor…
Önümüzdeki Eylül ayında, Almanya’da da genel seçimler var.
Avrupa’daki bazı odakların ve Merkel’in korkusu da bundan olsa gerek…
Durmuş Arda
News
