Bundan bir süre önce”Şafak”dergisinde okumuştum.”Şafak” Gümülcine’de yayınlanıyordu. Artık yok, söndü, daha doğrusu iki elimizle söndürdük onu… Bir köşesinde şöyle yazıyordu. ”İstanbul”da yaklaşık iki bin civarında Rum asıllı Türk vatandaşı yaşamaktadır. Buna karşılık bu kentte iki tane günlük gazete okuyucusu ile buluşmaktadır…”
Bu, beni doğrudan doğruya şoke etti. Aslında bu sözcük hoşuma gitmez ama yerine çok iyi oturdu…
Yahu, iki bin hadi diyelim ki, üçbin olsun İstanbul Rumunun günlük iki tane gazetesi var! Bunu kıskançlık falan filan için de söylemiyorum. Allah versin daha çok olsun… Bu günlük gazetelerin boyutları üzerinde de durmuyorum. Belki, bülten biçiminde el içi kadardır, belki de yirmi yirmi beş sayfalık olup magazinlik olayları da okuyucusuna sunar. Bu pek önemli sayılmaz. Önemli olan İstanbullu Rum asıllı vatandaşlar, demokrasinin kendilerine tranıdığı bu edinimden bolca yararlanmalarıdır.
Basın, ister medya deyin, geniş kitlelere hitap ediyorsa, güdümlü değilse muazzam işler bitirebilir. Güdümlü yayınlar, adından da anlaşıldığına göre kitleleri kendi ideolojik çizgisine getirme çabası içindedir…
Demokrasi ortamında yaşamını sürdüren basın yayın organları geniş halk yığınlarının tam anlamıyle gözü kulağı, yüreği nabzı haline dönüşebilir.
Ne yazık ki, Bulgaristan Türklerinin elinde böyle bir demokratik imkan yoktur. Hatta halkın büyük bölümünün okur yazarlığı bile olmadığı yirmili otuzlu yılların Bulgaristan’nında her haneye günlük gazete ve dergi girdiği malümdur. Bu konuyla ilgili bilim adamlarımızın değerli araştırmaları vardır.
Bulgaristan Türklerinin geniş çapta basın ağının olmaması Jivkov döneminin ağır faturalarından kaynaklandığı düşüncesindeyim. Hala bu faturayı ödemeye devam ediyoruz.
”Bulgaristan”da bir milyon, hatta iki milyon Türk vardır ”biçiminde konuşmaları dinledikçe canım sıkılır. Şair Nazım”ın dediğince ”koyun gibi” oldukça kime ne!?
Bir milyon Bulgaristan Türkü! Hani senin kendi gazeten, dergi ve buna benzer
Medya araçların?
Hesap ortadadır. Şu anda resmi kaynaklara göre sekiz yüzün üzerindeki Bulgaristan Türkünün anadili Türkçe yayınlanan bir gazetesi,bir dergisi bulunmamaktadır. Çok şükür ki, insanlarımız ülkenin resmi dili olan Bulgarcayı kullanabilmekte ve bu dilin aracılığı ile ülkenin sorunlarını izleyebilmektedir. Ama bu, anadilimiz Türkçeye sırtımızı çevirmeliyiz anlamına gelmemelidir. Bulgarca yayınlanan gazete ve dergiler, her satırında Bulgar insanını ilgilendiren özel konulara bol bol yer ayırıyorlar…
Ya bizim sorunlarımız!?
Örneğin bunun neresine demokrasi dersin?
Not: Görüldüğü gibi bu yazı bundan tam 11 yıl önce kaleme alınmıştır. Şu anda ne değişmiştir? “Eski hamam eski tas1” Seçim kampanyalarında vekil adaylarımız, seçmenlerini vaatlere boğuyorlar. İnşallah, 26 Marttan sonra beklentilerimiz gerçekleşir, demokrasimizin icapları yerine gelir…
Mehmet ALEV
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.