“…1984 sonrası, Todor Jivkov rejimi tarafından Bulgaristan’daki Türk kardeşlerimize yapılan zulümler hususunda, Kırım Tatar Milli Hareketi teşkilatı özünün genel toplantısında, bu zulümlere karşı protesto gösterileri yapma kararı aldı.
Bir ay sonra, 100’den fazla Kırım Tatarı, bu kararı yerine getirmek için Moskova’ya gitti. Orada olan demokratik teşkilatlarla temasa geçildi ve birlikte Bulgaristan’ın Moskova Elçiliği önünde bir protesto yürüyüşü yapılmasına karar verildi.
Tayin edilen saatte elçiliğe geldiğimizde, elçilik Sovyet polisi tarafından sarılmıştı. Karşımıza bir polis albayı çıktı ve niyetimizin ne olduğunu sordu. Anlattık. Albay yapacağımız gösterinin Sovyet kanunlarına aykırı olduğunu ve dağılmadığımız takdirde hepimizi hapishaneye bırakacağını söyledi. Bu ikaza aldırmayan arkadaşlarımız, pankartlarını açtılar ve protesto sloganları bağırmaya başladılar.
Biraz sonra elçilikten büyükelçi yardımcısı çıktı. Biz ona yazılı protestomuzu teslim ettik ve eğer Bulgaristan Türklerine karşı zulümler durdurulmaz ise, diğer tedbirler de alacağımızı söyledik. Etrafımızı çok sayıda yabancı devletin gazetecileri sardı. Bize birçok soru sordular. Fotoresimler çıkarttılar.
Böyle bir durumda polis, bize karşı hücum etmeye cesaret edemedi.”
Mustafa Cemil KIRIMOĞLU
(Bu yazı, Bahçesaray dergisinin, Eylül-Aralık 2007 tarihli 47-48 sayısından alınmıştır.)
…Mustafa Cemil Kırımoğlu, Türk Dünyasının İnsan Hakları Mücadelesinin önde gelen isimlerinden biridir. Kahraman Kırım halkı tarafından Milli Meclis Başkanlığına getirilinceye kadar, çok ağır bedeller ödeyerek, hapislerde yatarak, Kırım Türklerinin Anavatanlarına dönmeleri için büyük mücadele vermiştir.
Kırım halkı, yüzyıllardan bu yana kendi varlığını korumak için verdiği savaşlar ile dünya tarihinde ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Rus istilacıları, 1783’te Kırım’ı zapt ederek halkının büyük kısmını yok ediyorlar. Bu yetmiyormuş gibi, 1944’e gelindiğinde, bu güzel Kırım topraklarında ne kadar Tatar soyundan insan varsa, 18 Mayıs’ta hayvanları taşıyan tren katarlarına yükletilerek, Asya çöllerine, Sibirya ormanlarına sürülmüşlerdir. Zaten haftalarca süren yolculuk sırasında bu insanların büyük kısmı hastalanarak can teslim etmişlerdir…
Mustafa C. Kırımoğlu’nun, bu halkın bağrından çıkmış biri olarak, sürgüne gönderilenlerin tekrar kendi Özvatanlarına dönebilmeleri uğruna verdiği mücadele dillere destan olmuştur. Sekiz yıldan fazla zindanlarda kalmış, bir yıl açlık çekip hücrelerde sesini dünya kamuoyuna duyurmayı başarmıştır.
“Düşen damdan, anlar haldan” atasözü doğrultusunda hareketle, Kırımlı kardeşlerimiz, Bulgaristan Türklerinin 1984-1989 döneminde yaşadıkları acılara ortak olarak, haklarımızın iadesi için Moskova’ya giderek, Bulgar Elçiliği önünde protesto yürüyüşü düzenliyorlar! Böylesine yüksek bir yerden bizim acılarımızı, davamızın haklılığını paylaşıyorlar…
“1989 Mayıs yürüyüşleri”nde şehit düşen kardeşlerimizi saygıyla anıyor, nur içinde yatmalarını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyoruz!
…
News
