Yunanistan’daki Batı Trakya Turklerinin Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi’nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı Dr. Sadık Ahmet, ölümünün 22. yılında kabristanı başında anıldı.
Gümülcine’deki Kahveci Mezarlığında bulunan kabri başında düzenlenen törene, Türkiye Cumhuriyeti adına Dışişleri Bakanı Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Yıldız, Ak Parti Manisa Milletvekili Selçuk Ozdağ, Edirne 22.dönem Milletvekili Ali Ayağ, CHP Kırklareli Milletvekili Turabi Kaya, Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü, Edirne Milletvekili Erdin Bircan, Büyük Birlik Partisi Başkanı Mustafa Destici, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı Başkan Yardımcısı Sayit Yusuf, Edirne valisi Günay Özdemir, TC Gümülcine Başkonsolosu Ali Rıza Akıncı, rahmetli Sadık Ahmet’in kederli eşi Işık Ahmet, Bulgaristan DOST Partisi Başkanı Yardımcıları Mehmet Hoca ve Bahri Ömer, DOST Partisi il ve ilçe teşkilatları temsilcileri, Avrupa Hür İttifakı adına Başkan Yardımcısı Natalie Pinkovska, DEB Partisi Başkanı Mustafa Ali Çavuş, Batı Trakya Türklerinin Sivil Toplum Örgütleri temsilcileri, Gümülcine ve İskeçe Müftüleri İbrahim Şerif ve Ahmet Mete, Yunanistan dışından ve içinden binlerce Türk katıldı.
Kuran-ı Kerim okunması ile başlayan törende, konuşmacılar, Sadık Ahmet’in yaşamı boyunca verdiği hak arama mücadelesini saygıyla andılar.
Törende konuşma yapanlar, özetle şu mesajları verdiler:
DEB partisi Genel başkanı Mustafa Ali Çavuş:
“…O’nun hayalleri ve idealleri vardı. O hayalleri ve idealleri gerçekleştirmek bizlere O’nun mirası DEB Partisi yöneticilerine ve çok sevdiği halkı Batı Trakya Türklerine ait. Bu topraklara hoşgörüyü getirmiş atalarımızın yaptığı gibi, bizler de Lozan’dan doğan azınlık haklarımızı talep etmektir. İnsanca birinci sınıf vatandaş olarak yaşamak. Bunlar çok şeyler değildir…
Bundan birbuçuk yıl önce Parti genel Merkezi’ne bir saldırı düzenlendi. Liderimizin canını verdiği ve kanı bulunan aracı oradan aldılar. Biz şunu iyi biliyoruz. 1995 yılındaki o kaza demek ki tesadüf değilmiş. Buradan ülkemiz yöneticilerine çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen azınlığın hiçbir şeyle değişemeyeceği, liderimizin kanı bulunan o aracı bir an önce bulunuz. Bizler Batı Trakya Türkleri olarak sizlere şu sözü veriyoruz. Bu davada Batı Trakya Türkleri rahat nefes alana kadar mücadeleye devam edeceğiz….
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği teşkilat Başkanı Musa Yurt:
“…Batı Trakya Türk Azınlığı’nı hak arama mücadelesinin üzerinden yaklaşık 30 yıl, rahmetli liderimizin ayrılışının üzerinden de tam 22 yıl geçmiştir. Maalesef Batı Trakya Türklerinin sorunları artarak devam etmektedir. Kısaca imza kampanyalarının başladığı dönemdeki var olan sorunların çözümünü bir kenara bırakın, onlarla birlikte Batı Trakya Türk Azınlığı’na yönelik bugün yaratılan yeni gasp ve sindirme politikaları devam etmektedir…”
Avrupa Batı Trakya Türkleri Federasyonu Başkanı Halit Habiboğlu:
“…Batı Trakya davasında ismini tescil ettirmiş olan Dr. Sadık Ahmet’i anmak ve Türkiye’den gelen misafirlerle beraber olmaktan ayrı bir haz duyduğumu ifade etmek istiyorum. Batı Trakya davasında isterse bir karınca boyu alınması için mücadele etmiş insanların değeri vardır. Öyle insanların kafasındaki ölçüye göre bu değer, takdir edilmez. İstediğini say istediğini sayma, istediğini ez, istediğini ezmeyle bitmez. Batı Trakya davası kutsal bir davadır, bu önce Allah’ın indinde ve sonra devletler indinde tescil edilmiş bir davadır. Dolayısıyla bu akşam buradayız. Dr. Sadık Ahmet’i anıyoruz. Nice Dr. Sadık Ahmet’ler var kaybettiğimiz. Ama nice Dr. Sadık Ahmet’ler var bu devlete hizmet edecek olan…”
Gümülcine seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif:
“…21. asırda anaokullarının mecburi olduğu bir dönemde azınlık kendi çocuklarını maalesef kendi anadilinde eğitemiyor. Anaokulları açılamıyor. Var olan çocuk yuvaları bile cezalandırılıyor. Anlaşmalar gereği müftülerini kendileri seçmesi gerekirken biz seçtikleri müftüleri, ‘Makam gaspı’ndan dolayı geçmişte yargıladılar, son zamanlarda da her ay karakola, savcılığa ifade vermeye gittik. Bugün baktığımız zaman ilkokullarımız kapatılıyor, planlı ve programlı bir şekilde ilkokullarımızın içi boşaltılıyor. Bu gün hala Gümülcine Türk Gençler Birliği isminde ‘Türk’ kelimesi olduğundan dolayı kapalı bulunuyor. Bir çok derneğimizde olduğu gibi, kendimizi resmen Türk olarak ifade edemiyoruz. Şu anda hiçbir derneğimizde Türk kelimesi yok…”
Yunanistan’daki Makedon azınlığın “Gökkuşağı” partisi temsilcisi Yorgos Papadakis:
“…1990 başlarında Ahmet Sadık’ın, “Türk” olduğunu beyan ettiği için Selânik’teki “Diavata” hapishanesine gönderildiğini televizyon kanallarından görmüştük. Sadık Ahmet, ‘Bugün burada Türk olduğum için yargılanıyorum’ demişti.
Yunanistan’da Türk olmak suçsa, ben, sizlerin huzurunda Türküm diyorum…”
Bulgaristan DOST Partisi Başkan Yardımcısı Mehmet Hoca:
“…Dr. Sadık Ahmet çok kısa ömrüne, başkalarının sığdıramadığı hak ve hukuk mücadelesini sığdırmıştır. ‘Haklar verilmez, haklar alınır’ ilkesinden yola çıkarak barışçıl bir yöntemle insanca yaşama davasının nasıl yürütüleceğini tüm dünyaya göstermiştir. O adam gibi adamdı. O sadece Batı Trakya’nın değil, Balkanların Mandelası, Gandisidir…”
Edirne valisi Günay Özdemir:
“…Sadık Ahmet gerçekten o dönemde Batı Trakya’daki özellikle Yunanistan’daki toplumunun haklarının savunması konusunda bizlere de bu konuda ciddi örnek oldu ve bizim bu konudaki anlayışımıza da çok ciddi katkı sağladı. Ayrıca Balkanlardaki tüm azınlıkların da ne yapması ve nasıl yol izlemesi gerektiği konusunda da iyi bir örnek oldu. Binlerce Sadık Ahmet bu davayı omuzladı. Türkiye olarak da, Edirne olarak da, sizlerin buradaki haklarınızın verilmesi konusunda ciddi katkılar sağlanıyor. Sizler bulunduğunuz ülkenin vatandaşı olarak ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda ülkenize katkı sağlamak için her türlü çabayı gösteriyorsunuz, bundan sonra da göstereceğinize inanıyoruz…”
Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı Başkan Yardımcısı Sayit Yusuf:
“…Bugün aradan 22 yıl geçmiş ve bu kalabalığı toplamak, göçtükten sonra her faniye nasip olmaz. Sadık Ahmet devlet adamıydı belki ama, bir Cumhurbaşkanı değildi, bir uluslararası örgütün lideri değildi, ama Sadık Ahmet bir dava adamıydı, biraz önce bir konuşmacının dediği gibi, adam gibi adamdı. O’nu kabri başında ve manevi huzurunda bulunmaktan çok büyük bahtiyarlık duyuyorum. Koca 22 yıl, ben Sadık Ahmet ailesini tanıdığımda çocukları Levent ve Funda şu andaki torunları yaşındaydı. Çocuklar dedeniz yanınızda, dedeniz başucunuzda, siz belki göremiyor olabilirsiniz, ama şu kalabalıktan hissedebilirsiniz. Zira şehitler ölmez, O aramızda…”
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici:
“…Elbette ki balkan ve Batı Trakya Türklüğü çok ağır bedeller ödedi. Ama bütün bu bedellere rağmen burada Türklüğünü, Müslümanlığını yaşadı, yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor. Onun bizler Türkiye Cumhuriyeti devletinin birer ferdi olarak sizlere milletimiz ve devletimiz adına minnettarız. Rabbim hepinizden razı olsun, sizleri her daim korusun. Batı Trakya Türk Azınlığı belki de dünyanın en mutedil ve devletine de en sadık bir azınlık. Ama buna rağmen hiçbir zaman hak ettiği verildi. Yunan hükümeti, ‘Bizler Müslüman Türk varlığını sona erdiririz’ şeklinde düşünüyorlarsa yanılırlar. Çünkü Türkler, bir ölürler bin doğarlar…”
CHP Kırklareli Milletvekili Türabi Kaya:
“…Bugün burada yüce insan, değerli dost Sadık Ahmet’e buradan sevgi, saygı ve hürmetler sunuyoruz. Işıklar içinde yatsın. Bugün buraya bizler hem O’nu yad etmeye hem fikirlerinin sahibi ve temsilcisi olduğumuzu belirtmeye, hem de insanoğlunun var olduğu müddetçe hakları ve hukuku olduğunu ve toplumların içinde azınlıkların asıl unsuru da yaşadıkları devletin arasına bir köprü olduğunu hatırlatmak için buradayız. Bu köprüler daha sık kurulmalı ve daha sağlam temeller üzerine oturmalıdır. Bu köprüler atılmaz ise toplumlar arasında huzur, güven ve barış sarsılır ve yıkılmaya mahkum olur. Onun için bu tür köprülere daha fazla sahip çıkmak, bunları daha fazla yaşatmaya mecburuz. Bu görevi ifa eden bütün dostlarıma ve dava insanlarına buradan selam olsun diyorum. Sadık Ahmet sadece bir dava insanı değil, bir davanın öncüsü ve o davanın lideriydi. Bu lidere, bir kez daha selam olsun diyorum. Böyle insanları dinlemezsek, sözlerini beyan etmezsek, bu bir insanlık ayıbıdır. Bizler insanlık tarihine ayıplar yazmaya değil, şerefler yazmaya geldik. O şerefleri yazan Sadık Ahmet’e de ne mutlu diyorum…”
AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ:
“…Milletler kahramanlarıyla yaşarlar ve o kahramanlar hep önde giderler. Kahramanların naaşı da önde gider. Sadık Ahmet öldüğü zaman önde gitti ve herkesin önünde yürüdü. Herkesin ümitsizliğe kapıldığı anlarda ümit vaat eden liderdir. Herkesin düştüğünde ayağa kalkabilen, herkesin ayağa kalktığında yürüyebilen, herkesin yürüdüğünde koşabilen insanlar liderdir. Sadık Ahmet, bizim liderimizdi. Bazı konuşmacılar onu Mandela’ya, Gandi’ye benzettiler. Dr. Sadık Ahmet, öncelikle Mustafa Kemal Atatürk’e benziyordu. Devletler doğar ve büyürler, sonra da yıkılırlar. Sosyolojinin babası öyle söylüyor. Devletlerin hayatı insanların hayatına benzer. Doğarlar, büyürler, sonra da tarih sahnesinden çekililer. Dünyanın en büyük imparatorluğu Osmanlı imparatorluğu 623 yıl yaşadı. Sonra Balkanlardan Anadolu yarımadasına doğru çekildi ve yeni bir devlet kurmak için çalıştı. Sakarya önlerinde 1920 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le beraber biz yeni bir devlet kurduk. Dünyada ebedi bir devlet yoktur. Ama ebedi olarak devlet kurma iradesi olan milletler vardır. Onun başında Türk milleti gelir. Bir devleti yıkılır, yeni bir devlet kurar. Osmanlı yıkılırken Sakarya önlerinde, Kocatepe’den Zafertepe’ye doğru bir çınar daha dikildi. O devlet 95 yıldır yaşıyor. Daha sonra Lozan Antlaşması, bıraktığımız yerlerde gönüldaşlarımız, dindaşlarımız ve soydaşlarımız vardı. Kerkük’te, Kırım’da, Bosna Hersek’te, Makedonya’da, Batı Trakya’da, Arnavutluk’ta, Kafkaslarda… Biz buradaki dindaşlarımızla, soydaşlarımızla hiç gönül bağımızı koparmadık, koparmayacağız! Türkiye büyüdükçe, Türkiye geliştikçe, siz de büyük olacaksınız, siz de huzurlu olacaksınız, sizin de başınız hep gök kubbeye değecek kadar dik olacak inşallah. Biz sizlere şükran duyuyoruz, sizler kahraman insanlarsınız, sizler yiğit insanlarsınız. Her türlü zulme, her türlü haksızlığa, her türlü adaletsizliğe karşı hep direndiniz. Müslüman Türk Azınlığı, Sadık Ahmet gibi öncülerle beraber direnenlerle kazanır. İçinizde nice Sadık Ahmet’ler var. Bu kadınların ve erkeklerin hepsi birer Sadık Ahmet. Biz diyoruz ki, Bu topraklarda Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı olarak Yunanistan hükümeti gelin yeni bir sayfa açalım, bırakın eski sayfaları. Sizlere dostluk elimizi, kardeşlik elimizi, barış elimizi uzatıyoruz. Beraberce birlikte yaşayalım bu topraklarda. Biz çok şey istemiyoruz. Bizler Lozan Antlaşması’nın verdiği haklar gereği, bir Yunanlı hangi hakka sahipse biz de bunları istiyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne uyun diyoruz. Avrupa Birliği kriterlerine göre yaşamak istiyoruz. Değerli Batı Trakya Türkleri, bizler sayın Recep Tayyip Erdoğan ile, sayın Binali Yıldırım ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin 80 milyon şerefli vatandaşlarıyla yüreğimiz yüreğinizle, gönlümüz gönlünüzle, biz biriz, birlikteyiz, beraberiz… Biz Müslüman Türkleriz. Bugün Dr. Sadık Ahmet’i ölüm yıldönümünde kendisini rahmetle anıyorum. Sözlerimi şöyle tamamlamak istiyorum: İnsanların ömrü yaşadıkları kadar değildir. Sadık Ahmet 48 yıl yaşadı. Ama O 48 yıl yaşamadı, O hala yaşıyor. İnsanlar anıldıkça yaşarlar, Hazreti Muhammed gibi, Fatih gibi, Kanuni gibi, Yavuz gibi, Mustafa Kemal gibi, Mevlana gibi, Hacı Bektaş gibi, Sadık Ahmet de sonsuza kadar yaşayacak inşallah. Sizler direneceksiniz, biz sizlerin yanınızda olacağız. Siz kahraman insanları saygıyla, sevgiyle ve muhabbetle selamlıyorum. Önünüzde saygıyla eğiliyorum.”
Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosu Ali Rıza Akıncı:
“…Şüphesiz ki merhum Sadık Ahmet ismi; İsa Yusuf Alptekin’le, Mustafa Cemiloğlu’yla, Aliya İzzetbegoviç’le anılacak 20. yüzyılın önemli liderlerinden biridir. Tam da Batı Trakya’ya yakıştığı gibi bütünüyle medeni, barışçıl, hukuki alanda sınırlı bir mücadele yürütmüştür. Fedakarlığıyla, cesaretiyle damga vurmuştur. Beraber birlikte mücadele ettiği yaşayan yada ahirete uğurladığımız bir çok dava arkadaşıyla Batı Trakya’ya hizmet eden ismini bildiğimiz ve bilmediğimiz bir çok şahsiyetle birlikte minnet ve saygıyla anılmayı hak etmektedir. Onların nasıl bir ortamda mücadele verdiğini, nelere katlandığını hatırlamak için belki şu sorgulamayı yapmamız gerektiğini düşünüyorum. İnsanların her evden ayrılışında helallik istemek zorunda kalması nasıl bir duygudur? Bunu gençlerin orta yaşlılara ve yaşlılara sorması gerektiğine inanıyorum…”
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Yıldız :
“… Bizler gittiğimiz her yerde şunu anlatmaya çalışıyoruz; Azınlıklarımız ve Türk diasporası hiç bir zaman ayrılıkçı bir niyetle mücadelelerini sürdürmemektedirler. Hakları ve hukukları için mücadele etmektedirler. Bu özellikle Yunanistan’da geçerlidir. Türkiye Cumhuriyeti siyaseti olarak bizlerin Yunanistan’a bakış açımız ve beklentimiz iyi komşuluk ilişkileridir. Bunun gerekçeleri bellidir. Uluslararası anlaşmalara uymaktır. Maalesef yakışmayan davranışlar da bugün görüyoruz. Bugün okullarımızın durumu, müftülüklerimizin durumu ne evrensel hukuka yakışıyor, ne de bizim Yunanistan ile akit ettiğimiz anlaşmalara uyuyor. İyi komşuluğun gereği önce Türk’e Türk diyeceksin. Başka türlü nasıl iki komşu arasında güven sağlanır. İnşallah Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bunları çözmeye gayret ediyoruz. Türkiye son dönemde Lozan’ın da ötesinde Rum azınlığı için adımlar attı. Bunun karşılığını, aynısını Yunanistan’dan da bekliyoruz…”
Sadık Ahmet’in eşi Işık Ahmet:
“…Sevgili Sadık 3 gittik. İstemedik gitmeyi, ama buna kader demek gerekiyordu ve kabul ettik. Çok zor oldu. Ben 35, Levent 15 ve Funda 12 yaşındaydı ve her şeyimiz sendin. Ben daha çok genç ve çocuklarımız çok küçüktü. Kader bu, döndük bir 24 Temmuz’da ki, 22 yıl sonra yine Pazartesi gününe rastladı. Yine 3 gittik, 8 geldik. Ama bu sefer kabrin başına çok kalabalık geldik. Sen yoksun aramızda. Aslında maddi olarak yoksun. Liderler ölmez, sen hep var olacaksın. Bizler olamayacağız ama Sadık Ahmet hep var olacak. Toplumları oluşturan en önemli unsurlardan biri de liderlerdir. Hepimiz öleceğiz, Sen hiç ölmeyeceksin! Torunlarının torunları hayatta olacak ve diyecekler ki, bizim büyük büyük dedemizdi. İşe o sensin Sadık. Belki bizleri kimse hatırlamayacak, ama sen hep hatırlanılacaksın. Neden? 24 Temmuz’da imzalanmış olan Lozan Antlaşması’ndan doğan haklarını arayan Müslüman Türk Azınlığının gür sesi oldun. Ve şimdi bakıyoruz ki, ne kadar çok sevilmişsin, ne kadar güzel hatırlanıyor ve anılıyorsun. Bu da senin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Sen geldin ya kısacık ömrünü yaşadın ve gittin. Aynı zaman içinde gerek Türkiye’de, gerek Yunanistan’da, gerekse dünyada her gün kendinden bahseden politikacılar vardı. Sen geldin ve gitmedin. Sen politika yapmadın. Sen haklı bir davaya ömrünü adamış bir insandın. Bir vatandaştın. Türk ve Müslüman’dın. Benim eşim ve çocuklarımın babasıydın. Torunlarını göremedin, ama torunların işte Sadık Han, işte Mehmet Han, işte İlke Işık. Senin başucundalar. Onlar seni çok seviyor, çok sayıyor ve yaptığın mücadelenin küçük neferleri olarak başucunda duruyorlar. Tıpkı sen gittikten sonra, Türk coğrafyasında senin adının verilmiş olduğu yüzlerce Sadık Ahmet’ler gibi. Her şey geçer zaman kalır. Biz niteliksiz faniler zaman içinde bir anız. Ama hep derler şehitler zaman içinde hep yaşarlar. Onlar fani ve geçici değil, Allah’ın lütfüyle ölümsüz kılınmış kullarıdır. Unutmayalım ki, toplumları var edecek olan ahlaklı, ilkeli, önder liderlerdir. Seninle çok kısa bir süre yaşamış olmama rağmen, çok acılar çekmiş olmama rağmen, Allah’a şükrediyorum. Var ve daim ol. Gönüllerimizde ve sesinin ve gönlünün ulaştığı her yerde; dostluk, eşitlik, barış adına köprü olsun. Mekanın cennet, ruhun şad olsun!”
Törenden sonra, DEB Partisi merkezinde Mevlid-i Şerif okutuldu. Okutulan Mevlid-i Şerife katılanlar parti merkezinin içine ve bahçesine sığmadı.
Bilindiği gibi, 24.07.1995 tarihinde, Yunan asıllı bir çiftçi, Dr. Sadık Ahmet’in sürdüğü hafif binek aracın şoför mahalline traktör ile çarpmıştır. Kaza olayında, Dr. Sadık Ahmet hayatını kaybetmiş olup, aynı araçta bulunan eşi ve çocuklarından birisi yaralanmışlardı.
Batı Trakya’da yaşayan Türkler, bu trafik kazasının Yunanistan derin devleti tarafından kasıtlı olarak yapıldığını, olayın basit bir trafik kazası olmadığına dair kuvvetli bulgular olduğunu iddia etmektedirler.
Haber-Yorum: Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.