Bursa’da gizli veya alçakça misyonerlik faaliyetleri yürüten bir gazete vardır. Adı da “Misyon” dur.
Bu gazetenin arkasında kimlerin olduğunu ve kimler tarafından desteklendiği bilinmemektedir. Fakat kimler tarafından yönetildiği veya kimler tarafından provokasyon yazıları yazıldığı bilinmektedir. Senelerdir Jivkov rejiminin propagandasını yapmış olan Mümin Topçu ile senelerdir Cebel’de aynı rejime hizmet etmiş olan birisinin oğlu olan Gürçay Cem’in, aynı safda buluşmaları hiç şaşırtıcı değildir.
İlk önce Mümin Topçu’nun, Zoran Sokolov adıyla “Ardinski glas”(Eğridere’nin sesi) gazetesinde Jivkov rejiminin propagandacısı olarak çalıştığı 1989 yılının Mayıs ve Haziran aylarındaki kısa bir dönemde yazdıklarına bir göz atalım:
Şimdiki Mümin Topçu ve o zamanki Zoran Sokolov, Türkleri “sodomist”(sapkın) olarak yansıtan Sofroniy Vraçanki adlı bir papaz anısına yazdığı “Bilinç” başlıklı şiirinde şunları yazmaktadır:
“Bin Rodop pınarından su içtim/ fakat susuzluğumu gideremedim/Yurdışı pasaportu istemiyorum/”Bit pazarını” ziyaret etmiyorum…/Ben bir kederli çilekeşin ruhunu arıyorum/Onun ibadet yerinin adı da milli bilinçtir(Bulgar), o da burada bizim toprağımızdadır./Yabancılar onu tanımazlar/ Kuşlar dahi ” bizce, Bulgarca dilinde” şarkı söylese de/ Her yemine inandım…/Daha sonra göçmen kuşların aldandığını fark ettim/ O zaman güneşin doğuşu bana beyaz gömlek giydirdi/Kaleden sardunya topladım ve günahlı ruhumu temizlemek için dikildim kilisenin aydınlatıcı mihrabına, /Baş eğerek sofrasına diz çöktüm, bir ekmek kırıntısı ve bir damla şarap için…”
Şimdiki Mümin Topçu ve o zamanki Zoran Sokolov, o zaman 12 yaşında olan yeğeni adına yazdığı “esere” bir göz atalım:
“Mayıs ayının başlarında, okuldaki sınıfımız, iki günlük bir geziye çıktı, İlk önce Plovdiv(Filibe) şehrinin tarihi kısmını gördük. Yeniden diriliş döneminde(Osmanlının hüküm sürdüğü dönemde) yapılan evlerin sihirli güzelliğinе hayran kaldık. Bu güzel evleri inşa edenlerin soyundan geldiğimiz için hepimiz hayli gururlandık. Daha sonra kentin yedi tepelerinden biri olan Kurtarıcılar(Ruslar) tepesine çıktık, burada Rus askeri Alyöşa’nın endamlı anıtı yükseliyordu.
Pamporovo yolunda, Baçkovo manastırına uğradık. Osmanlı köleliği döneminde, buradaki rahiplerin zulüm ve baskı altındaki Bulgar halkını korudukları gerçeği ilgimizi çok çekti.
Akşamın geç saatlerinde Pamporovo’ya ulaştık, oyunlar ve şenlikler eşliğinde Stara Zagora(Eskizağra)’dan bir grup öğrenci ile unutulmaz bir akşam geçirdik. Ertesi gün, bu dünyaca ünlü tatil merkezinin meşhur yerlerini gezdikten sonra, mutlu olarak okuduğumuz ve yaşadığımız Ardino(Eğridere) kasabamıza doğru yola koyulduk.”(Geçenlerde aynı yeğen,… Neyse… Şimdi 28 sene sonra, Mümin Topçu, aynı yeğeninin 12 yaşındaki oğlu adına, farklı yazılar yazıyor… Tabi ki bunun geçmişini bilmeyenler inanıyor…)
Şimdiki Mümin Topçu ve o zamanki Zoran Sokolov, 1989’un Hazirna ayında dahi Jivkov rejimine sadık bir köpek gibi hizmet etmeye devam ederek, Türkiye’ye göçe hazırlandığı gerkçesiyle, o zamanki Eğridere Orman Dairesi Müdürüne özetle şöyle bir ‘Açık mektup’ yazmıştır:
“… Universite mezunusun ve on yıllardır Orman Dairesi müdürüsün. Sosyalizm düzeninin her ayrıcalığından ve nimetlerinden faydalandın; ücretsiz eğitim ve tedavi, yüksek maaş,devlet lojmanı, ebedi gelişimin için imkanlar yaratıldı vs. Sosyalizmden çok şeyler aldın, seni emziren ve birçok şey veren bu vatana(Bulgaristan’a) evlatlık ve manevi borcun var…”(Bu yazı çok uzun olduğu için sadece Mümin Topçu’nun gerçek kişiliğini öne çıkarmak için bir özetini tercüme ettim. Tabi ki Bulgarca bilenler, yazının tamamından başka şeyler de çıkartabilirler.)
1984-1985 yılları arasında, yani Bulgaristan’da Türklere zulüm edildiği dönemde, Şimdiki Mümin Topçu ve o zamanki Zoran Sokolov imzasıyla, yukarıdakilere benzer onlarca yazı bulunabilir. Ben sadece bunların birkaçını çıkarma gereği duydum.
Gürçay Cem’e gelince…
Cebellilerin iddialarına göre, Gürçay Cem’in babasının Cebel otogarında görevli olduğu totaliter rejimi döneminde, Jivkov rejimine muhbirlik yaptığı, Cebel Otogarında Türkçe konuşanları uyardığı veya milis güçlerine ihbar ettiği iddiaları var.
Bursa’da yaşayanlar ise, Gürçay Cem’in bir park görevlisinin üzerine araç sürecek kadar dengesiz olduğunu, çalıştığı kurumdaki bir hemşireyi taciz ettiğini, ölümlü doğum vakalarına sebebiyet verdiği için, kendisi hakkında kamu davası açıldığını iddia etmektedirler.
İşte bu Mümin Topçu ve Gürçay Cem ikilisi, Ağustos ayında yaptıkları bir Ankara gezisinden sonra, birilerinden cesaret alarak veya kendilerinin Ankara’da birilerine yakın olduğu izlemini yaratarak, Türkiye’deki göçmenleri hizaya ve yurtdışındaki,- özellikle Bulgaristan’daki- siyasi veya sivil toplum örgütlerini ise dizayn etme gayretine giriştiler…
İlk hedefleri, -yolsuzluk yaptıkları gerekçesiyle- Bulgaristan’da faaliyet gösteren DOST Partisinin üç yöneticisi ve bunlarla dolaplar çevirdiği gerekçesiyle Ak Parti İstanbul Milletvekili Aziz Babuşçu oldu(Buradaki hedef, her iki partinin içine nifak tohumları ekmek olmalı. Yani “bir taşla iki kuş” misali). Bunların hedefindeki DOST Partisi yöneticileri Aydoğan Ali, Hüseyin Hafızov ve Şaban Ali Ahmet’dir ve her birisi aynı Partinin Başkan Yardımcılarıdır ve partinin üst yönetiminde sadece bu üçlü, beş vakit namaz kılıyor… Yani misyonerlerin hedefi belli.
Şereften yoksun bu Mümin Topçu ve Gürçay Cem ikilisinin geçmişine ve şimdiki tavırlarına bakılırsa… Bu ikilinin aynı yönde hareket etmeleri bir rastlantı mıdır?
Daha önceki “Dost acı söyler de… Düşman değil, DOST yararlansın diye” (https://www.arda-tuna.com/2017/09/22/dost-aci-soyler-de-dusman-degil-dost-yararlansin-diye/), “Gürçay Cem, “Oğlunu Bilkent üniversitesine aldırmak için kapı kapı dolaşan avantacı kim?” sorusunu, beni kastederek soruyorsa, alçağın ve şerefsizin önde gidenidir!” (https://www.arda-tuna.com/2017/10/11/gurcay-cem-oglunu-bilkent-universitesine-aldirmak-icin-kapi-kapi-dolasan-avantaci-kim-sorusunu-beni-kastederek-soruyorsa-alcagin-ve-serefsizin-onde-gidenidir/) ve “Misyon Gazetesinin algı operasyonlarının arkasında kimler var?” (https://www.arda-tuna.com/2017/10/13/misyon-gazetesinin-algi-operasyonlarinin-arkasinda-kimler-var/) başlıklı yazılarımda bu ikiliyi eleştirmiştim.
Bu eleştirilerimden sonra, bu Mümin Topçu ve Gürçay Cem ikilisi, beni de hedef aldılar, yok “Oğlunu Bilkent Üniversitesine aldırmak için kapı kapı dolaşan avantacı”, yok “Bunlardan en rezil olanı da hani şu oğlunu üniversiteye aldırmak için önüne yatmadığı kimse kalmayan yavşaktır.”, yok hortumcuların soytarılığını yapıyormuşum, yok şuymuş, yok buymuş…
Bu iddialardan sonra, bu şerefsizlerin desteklediği Kırcaali’deki birisi, bana, “Bana şimdiye kadar çocuklarımla saldıran olmadı” dedi. Yani “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” imasında bulundu. Daha önce bu iddiaların yalan olduğunu yazdım, fakat şerefsizler iddialarını sürdürmeye devam ettiler. Hatta kasıtlı olarak, Bulgaristan’daki sosyal faaliyetlerime dil uzatıyorlar… Anlaşılan alçaklığın, şerefsizliğin boyutu daha büyüktür.
Fakat şu iyi bilinsin ki:
Ben şerefsizlere boyun eğecek değilim! O kadar!
İşte benim oğlumun mezun olduğu lisenin resmi sitesindeki “2017 Mezunlarımız” bölümündeki sonuçlar: http://www.tevitol.k12.tr/hakkimizda/mezunlarimiz/685-2017-mezunlar-m-z.html
Bu listede 7’inci sırada bulunan benim oğlumdur; kendi zekasıyla, çalışkanlığıyla sadece Üniversiteye girmeye değil, tam bursun üstü olan kapsamlı burs da kazanmıştır. Bilindiği gibi, Türkiye’deki Üniversite sınavlarına bir milyondan fazla öğrenci girmektedir, bir baba, LYS yerleştirme derecesi beş binlerde olan evladını Üniversiteye aldırmak için kapı kapı dolaştıysa, onun bunu önüne yatıyorsa, vay memleketin haline…
Bu şerefsizlerin inandırıcılığı da o kadar, fakat ortalığı karıştırmaları için yandaşlarına gaz vermeleri de gerekiyor.
Sağ ve sağlığım yerinde oldukça, ortalığı da bu şerefsizlere bırakmaya hiç niyetli değilim.
Bazı dostlar, “acele etme, daha sonra yazarsın” telkininde bulunsa da, bu şerefsiz misyonerlerin iç yüzünü meydana çıkarmaya devam edeceğim!
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.