DOLAR 33,9407 0.07%
EURO 37,6657 -0.07%
ALTIN 2.813,960,95
BITCOIN 20340993.08584%
Kırklareli
27°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Kaş yapayım derken göz çıkarmak…

ABONE OL
5 Nisan 2018 09:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 Bir Türk halk deyimi vardır:

“Kaş yapayım derken göz çıkarmak.”

Yani bir işi düzelteyim, bir iyilik yapayım derken büsbütün bozmak ve büyük bir zarar vermek…

“Bulgaristan’da yaşayan Türklere iyilik yapayım” derken en büyük kötülüğü yapanlardan birisi de Türkiye Cumhuriyetinin bir önceki Soyfa Büyükelçisi Süleyman Gökçe’dir.

Süleyman Gökçe, 2013 yılının sonunda, Sofya Büyükelçisi görevine atandıktan bir süre sonra, Bulgaristan iç siyasetine kendini o kadar angaje etti ki, Mayıs 2015 yılında Hak ve Özgürlükler Hareketi(HÖH/DPS) Partisinin Cebel’de düzenlediği bir mitingde, aynı partiyi öve öve bitiremedi. 2015 yılında Bulgaristan’da yapılan yerel seçimlerde ise, neredeyse HÖH/DPS militanı gibi çalışmakta bir sakınca görmedi. 

Mayıs 2015: Büyükelçi Süleyman Gökçe, HÖH/DPS mitinginde, aynı partiyi öve öve bitiremiyor.

Mayıs 2015: Büyükelçi Süleyman Gökçe, HÖH/DPS mitinginde, aynı partiyi öve öve bitiremiyor.

2016 yılının başında DOST Partisinin kurulmasından sonra, Büyükelçi Süleyman Gökçe, açıkça DOST Partisini desteklemeye, bu partinin yemeklerinde, gecelerinde boy göstermeye başladığı için, DOST Partisinin Türkiye güdümlü bir oluşum olduğu izlenimini yarattı. Buda Sofya’daki Türkiye Büyükelçiliği, Türkiye devleti, Hükümeti, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlığı vs gibi kurumlar da Bulgaristan iç siyasetinin tarafı haline getirildi ve bu kurumlar, DOST Partisi dışındaki tüm siyasi partilerin sözlü saldırı hedefi oldu.

Büyükelçi Süleyman Gökçe, Bulgaristan iç siyasetine o kadar odaklandı ki, daha önce öve öve bitiremediği HÖH/DPS Milletvekili ve Belediye Başkanlarını çeşitli etkinliklerde karşılaştığı zaman görmezlikten gelmeye, tokalaşmamaya başladı, hatta Türkiye’deki kurumları yönlendirerek, sırf siyasi nedenlerle bunların bazılarına Türkiye’ye girme yasağı koydurdu.

Kimse yanlış anlamasın!…

Büyükelçi Süleyman Gökçe, bunları yaparken Bulgaristan’daki Türklere zarar vermek için yapmadı. Tam tersi, kendince iyilik yapmaya kalkıştı. Yani, “kaş yapayım” derken göz çıkaran birçok kişiden birisi oldu…

Çünkü Bulgaristan’da siyaset yapan DOST Birliği(DOST ve Hürriyet ve Şeref Halk Partilerinin koalisyonu) dışındaki tüm partiler, “Türkiye DOST Partisine destek çıkarak, Bulgaristan’ın içişlerine karışıyor” demeye başladılar ve tüm yasaları çiğneyerek, DOST Birliğinin seçimlerde başarı sağlamasını engellediler.

İlk önce, Türkiye’deki göçmenlerin DOST Birliğini destekleyecekleri düşüncesiyle, -yasayla- Türkiye’deki seçim sandıklarını 136’dan 35’e indirdiler.

Yine seçim döneminde,  Türkiye’deki göçmenlerin DOST Birliğini destekleyecekleri düşüncesiyle, Türkiye’den Bulgaristan’a giriş yapmak isteyen göçmenlere, tüm yasaları çiğneyerek çeşitli engeller çıkarttılar, hatta yaşlı kadınları tartaklamaktan çekinmediler. Bununla da yetinmeyerek, seçimlerden iki gün önce, Türkiye’de oy kullanmak isteyen göçmenlere, sandık görevlilerin huzurunda Kiril alfabesiyle dilekçe doldurma şartı getirdiler.

Burada Nasrettin Hoca’nın “Hırsızın hiç mi suçu yok?” hikayesindeki gibi, etnik milliyetçilerin suçunu hafifletmeye çalışmıyorum.  Bulgaristan’daki Türklerin seçme ve seçilme haklarını çiğneyerek en büyük suçu, Bulgar etnik milliyetçilerin işlediği gerçeği tabi ki ortadadır.

 Ancak, “Türkiye devleti, Bulgaristan genel seçimlerinde DOST Birliğini destekledi” havası yaratılması, aynı siyasi partiye yarardan çok zarar getirmiştir. Hepimiz şahit olduk ki,  Türkiye’deki birkaç göçmen derneği veya bazı şahıslar dışında, Bulgaristan genel seçimlerinde, DOST Birliğine, Türkiye’den ahım şahım bir destek gelmemiştir.

Büyükelçi Süleyman Gökçe’ye dönersek… 

Büyükelçi Süleyman Gökçe, Amerika’nın ve Rusya’nın dahi yapmadığı bir şekilde,  Bulgaristan iç siyasetine gizlemeden, açıkça karışma acemiliğini göstermiştir.

Büyükelçi Süleyman Gökçe,  Bulgaristan gerçeğini ve Bulgaristan’da yaşayan Türkleri iyi okuyamadığı gibi, Anadolu insanını da iyi tanıdığını zannetmiyorum.

Şu, “Biz Cebel’e bir cenaze yıkama aracı temin ettik. Bunlar daha önce cenazelerini nerede yıkıyorlarmış acaba?” gibi, yöre insanımızı küçümseme sorusu, Büyükelçi Süleyman Gökçe’ye aittir.

 Peygamber zamanında veya eskiden Anadolu’da cenazeler nasıl yıkanıyorsa, benim memleketimde de öyle yıkanıyordu. Cenaze evinin bahçesinin bir köşesine teneşir tahtası konulur, çevresi de battaniyelerle kapatılır…

Durmuş Arda  

  

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.