Gudrun, Hitler’in en yakın çalışma arkadaşı olan Heinrich Himmler’in kızı olarak bilinmektedir…
Yazılanlara göre, babası Himmler’in Nazilerin gizli polis teşkilatı gestaponun devamı olan SS birliklerinin başkomutanı olarak, Yahudi soykırımının baş planlayıcısı ve uygulayıcısı olmasına rağmen, Gudrun, bunlara hiç inanmamış ve babasının dünyanın en sevecen, en iyi, en merhametli insanı olduğuna kendisini inandırmıştır. Çünkü çocukluğundan beri babası Himmler ona hayran bir şekilde sevgi gösteriyor ve “Puppi” diye sesleniyordu(encek, enik anlamında)… Gudrun’da babasına hayrandı ve sevgiyle bağlıydı…
Gudrun, hayatı boyunca nazizme sempati duymaktan hiç vazgeçmemiştir…
Büyüklerinin aile dışındaki bireylere ve topluma yaptıkları kötülüklere inanmayanlara, artık “Gudrun Sendromu” denilmesi gerektiğini düşünüyorum…
Bulgaristan’daki eski rejimin gestaposu sayılan DS ajanlarının yakınlarının bazıları da, resmi olarak ajanlık dosyaları açıklanan yakınlarına toz kondurulmasını istemiyorlar. Halbuki dosyaların içeriğinin açıklanmadığı için, onların yakını olan DS ajanlarına hiç kimse suçlamada bulunmuyor, sadece kafasındaki bazı soruları soruyor.
Şimdiye kadar DS ajanları hakkında yazdığım herhangi bir yazıya, hiçbir DS ajanı tekzip, yani yalanlama göndermemiştır.
Ancak eski DS ajanlarının, Bulgaristan’daki totaliter rejimi döneminde ibadet edilmesin diye cami önlerinde nöbet tutanların, Türkçe konuşanlara ceza kesenlerin, buzdolaplarında kurban etleri arayanların, Türklüğü çağrıştırıyor diye kadınların elbiselerini kesenlerin yakınları veya onlardan nemalananların bazıları beni gördüklerinde, “Neden benim yakınımın DS ajanı olduğunu, Türklere baskı yaptığını açıklıyorsun, benim yakınım ajanlık yapmadı, en büyük ajan falanca, onların yaptıklarını niye yazmıyorsun?” diye çıkışıyorlar. Bende kendilerine, ”DS ajanlarının dosyalarını ben değil, Bulgaristan Parlamentosuna bağlı Dosyalar Komisyonu açıklıyor, belge olmadan hiç kimseyi ajan olmakla suçlayamam. Baskı yapanlarla ilgili ise, bizzat tanık olduklarımı yazıyorum. Ben sadece herkesin sorduğu soruları soruyorum” cevabını veriyorum.
Yazılarımı beğenmeyen totaliter rejimin yanlıları ve DS ajanı yakınlarının bazıları ise, “Bak kanser oldun, Allah’ın sopası yok” demeye getiriyorlar.
Evet, Bulgaristan’da zulümler, eziyetler gören, zorunlu göçün acılarını yaşayan biz yüz binler, kimimiz kanser olduk, kimimiz Türkan bebeğin babası gibi 50’sini bulamadan kalpten, kimimiz kanserden gittik, ortalama ömrümüzden 20-25 sene yitirdik… Fakat DS ajanı olmadık, bir dilim ekmek için köpek gibi kuyruk sallamadık; kardeşimizi, komşumuzu, toplumumuzu, kimliğimizi, kültürümüzü, dilimizi, dinimizi vs satmadık…
Geçenlerde bir yazıda hakkında sorular sorduğum bir eski DS ajanı olan Aynur Güler veya Aynur Ömerov’un damadı olduğu iddia edilen birisi, – aklınca kayınpederine yardım ettiğini, beni ise korkutarak sindireceğini düşünüyor olsa gerek- messenger’den bana şu mesajı yazmış:
Ancak mesajı gönderen bir İlkokul çocuğu yazısı seviyesiyle, kendisini ne güzel tarif etmiş: Hem homofil, hem nekrofil…
Çünkü hemcinslerine cinsel ilgi duyanlara homofil, ölülere musallat olanlara ise nekrofil denilir.
Bir DS ajanına böyle bir damat yakışır… Ancak araştırmalarıma göre, homofillerin ve nekrofillerin sapkınlıklarından dolayı, hiçbir kadına vajinal orgazm yaşatamadıkları bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Onlarla birlikte olan kadınlara yazık… Sonuçta onlar da dünyaya bir kez geliyorlar…
Bizde meydanı hainlere, homofillere, nekrofillere bırakacak olursak, vay halimize…
Ne diyelim…
Allah, DS ajanı yakınlarını, Gudrun sendromundan korusun!
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.