Bugün, Çanakkale savaşı zaferinin 107. yıldönümüdür.
Sami paşazade Sezai bey, Çanakkale savaşını şöyle özetlemiştir:
“Çanakkale savunması, üç mucizeler muharebesidir. Hali/ Hilali kurtardı; maziye hamaset ve azamiyeti iade etti; vatanımızı bir ebedi vatan yaptı.”
Özetlersek… Çanakkale zaferi, Türk ulus bilincinin temellerini atmıştır… Yani Türklerin millet oluşunu…
Çanakkale zaferi, İngilizlerin Rus çarına gerekli yardımları götüremediği için, Bolşevikler, Rusya’da üç yüz sene hüküm süren Romanov ailesine karşı ihtilal yaparak iktidarı ele geçirdi.
Böylece Türkler, 37 sene sonra, Romanov ailesinden 93 harbi(1877-78 Osmanlı- Rus savaşı) yenilgisinin intikamını almış oldular.
Çanakkale Savaşı zaferi ile Türkler, Sovyetler Birliği’nin kurulmasına ve dolayısıyla dünya dengelerinin değişmesine sebep oldular.
Yanya doğumlu Ferik (Tümgeneral)Mehmet Esat (Bülkat), Selanik doğumlu Miralay(Albay) Mustafa Kemal(Atatürk), İşkodra doğumlu Miralay Fahrettin(Altay) gibi onlarca komutan, Balkan Yarımadası kökenliydiler.
Aynı Balkan kökenli komutanlar, Kurtuluş Savaşını da yönettiler. Yani Çanakkale Savaşında olduğu gibi, Kurtuluş Savaşında da Türk milletine ulus bilincini aşılamaya devam ettiler.
Şimdiki Türkiye’de oturan Balkan Yarımadası kökenlilere gelince…
Bilindiği gibi, birkaç gün önce Bursa’da Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin (BAL–GÖÇ) Genel Kurulu vardı…
Bu kurulda, Balkan göçmenlerinin hiçbir konuda anlaşmadıkları haberi alındı; ne Divan Başkanlığı seçimi konusunda, ne de tüzük değişimi konusunda… Genel Kurul, – kavga ve sözlü sataşmalardan dolayı- Yönetim Kurulu seçimine geçilmeden ertelendiği haberiyle çalkalandı.
Tecrübeye dayanarak yazabilirim ki, bazıları için BAL-GÖÇ Genel Kurullarında Divan Başkanlığı seçimi hep çok çok önemli olmuştur! Çünkü BAL-GÖÇ Genel Kurulda seçilen yönetim listeleri, Divan Başkanlığının tutanak listelerinde değişmesi de bir gelenektir.
BAL-GÖÇ olayında kimin haklı, kimin haksız polemiğine girmek anlamsızdır! Al birini, vur ötekine…
Şimdiye kadarki tecrübelerimiz gösterdi ki, BAL-GÖÇ yönetiminde bulunanlar, millet ve devlet için bir şeyler yapmak için değil, kendilerini bir yerlere getirmek, yani bir şeyler olmak için çabalıyorlar.
Bu kısır çekişmelerden dolayı, Balkan Yarımadası kökenliler, neredeyse 80 senedir devlet adamı yetiştiremiyor.
Balkan Yarımadası kökenliler, Atatürk gibi devlet adamları yetiştiremediği sürece, maalesef cemaat adamları başımızda olmaya devam edecek!
Not: Lüleburgaz Müftüsü, bugünkü Cuma namazı öncesi merkezi sistemden okuduğu hutbesinde, Çanakkale savaşı gazi ve şehitleriyle birlikte, Atatürk ve silah arkadaşlarını da saygıyla andığını belirti. Kendisini tebrik eder, saygılarımı sunarım. Atatürk’ü saygıyla anmak, son senelerde Türkiye’deki camilerde duyulan bir şey değildi.
Durmuş Arda
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.